Öncelikle bizi andıran bir hikayeyi okuduğunuz kanısına varıyorsunuz kitabı son sayfasını çevirdiğinizde. İtalyan yakın tarihinden ayırt eden farkımızın bizim 2. Dünya savaşında taraf olmamamız dışında tabi ki. Fakat baktığımızda 1945 sonrasında emperyalist savaşın ortasında kalan her ülke de olduğu gibi İtalya da gladio nun etkisinde kalıyor. 80lere yaklaşınca da sağ sol tartışmaları onlarda da alevleniyor. 80 sonrası ise tüketim toplumun bütün yasaları uygulanıyor. Yazar bize bir gazete projesi üzerinden bizlere dayatılmak istenen her türlü algının nasıl da organize edildiğini aktarıyor. Umberto Eco hep merak ettiğim biriydi. Bir türlü fırsatım olmamştı baştan sona bir kitabını okumaya. Sanırım çok şeyler kaçırmışım.
Sıfır SayıUmberto Eco · Doğan Kitap · 20151,117 okunma
TANPINAR'IN kitabında bahsetmiş olduğu zamanın sahnesi oldukça büyük bir alan ve zaman dilimi. Bazen betimlemeler de bizi kaybetse de oldukça akıcı ve sürükleyen bir hikayeyi okudum. TANPINAR okurken tarihsel meraklarımızın çoğaldığını hissediyoruz. Diğer eserlerinin bir kısmını da okuyup yaptığım gözlemlerde, Şark ile garp arasında sıkışlığın güzel bir anlatıcısı olmuştur her zaman.
Rahmet ile anarak başlıyorum öncelikle. Benim gibi edebiyat ve dil kavramlarının kıymetini bilmeyen birine bir nebze olsun aydınlanma ya da farkındalık sağladığı için teşekkür ediyorum. Kitap da yer alan birçok görüş mevcut. Türklük kavramının kesin olmayan başlangıcından tutunda, harf inkılâbına dek. Sayın DURALI, Müslüman olan Türk toplumuna büyük görevler adletmiş, bu coğrafyada varolan bu toplumun islam ile tekrar yükseleceğini analiz etmiştir. Ahlâk üzerine kurulmayan her toplumun kötüye gideceğini de vurgulamıştır. Alfabe değişimi görüşüne her ne kadar katılıyorsam, monarşinin yıkılmasının dünyanın sonu olduğu görüşüne de bir o kadar karşı çıkmaktayım. Kendisinin vermiş olduğu bir örnekte Rusya'nın devrimden sonra harf inkılâbına girmediğini vurguluyor, ama yönetimin değiştiğini söylüyor. Demek ki yönetim değişikliği dilin tekrar düzeltilmesi için elzem değilmiş.
"El ele, gönül gönle vererek gösterdikleri ortak çabadan dolayı, gâzî ile veliyi yahut alp ile ereni, tasavvuf edebiyatımızın en çalışkan araştırmacılarından Abdülbaki Göl- pınarlı (1900-1982), alperenler şeklinde deyimlendirmiştir
Bu maksat doğrultusunda kırımın en akıllı ve kökten olanına başvurulmuştur: Binyüz küsür yıllık yazısının iptâliyle Türklüğün tarih-kültür hâfızası silinip boşaltılmış, millî kültür bilinci yokedilmiştir. Bu, tarihte eşine menendine rastlamadığımız bir ‘tragedya’dır. Böyle bir çılgınlığa devrimciliğin yıldızları ‘Maximilien Robespierre’ —Fransızcanın o korkunç mantıksız, çetrefil, ama evvelAllah pek zarîf imlâsını değiştirmeği dahî düşünmedi mi acaba?—, ‘Lenin’ ile ‘Mao’ bile kalkışmamışlardır.