Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Samet Onur

Hava Kuvvetlerinin Savaştaki Gücüne Dair
Fairchild'ın çıkardığı sonuç şöyleydi: "Doğru noktalara isabet eden on yedi bomba tüm metropol bölgesini tümüyle elektriksiz bırakmasa da, enerji dağıtımını önleyecektir!" On yedi bomba! Klasik akla kalsa, tüm şehir bombalanacaktı - bunun üzerine dalga dalga maliyetli ve tehlikeli bombalama akınları eklenecekti. Fairchild'ın göstermek istediği şuydu: Koca bir kenti tek bir darbeyle etkisiz hâle getirmek için aklınızı ve Norden'in bombalama vizörünü kullanmak dururken, buna ne gerek var? Pape bana dedi ki: Kesinlikle tek başına bombacının ya da yalnız hava gücünün savaşı kazanacağına inanıyorlardı. Üstelik savaşı kazanarak, kara ordularının yıllarca çarpışıp durduğu ve insan öğüten siperlerde milyonlarca kişinin telef olduğu Birinci Dünya Savaşı'ndaki gibi bir kitlesel kırımı önleyeceklerini düşünüyorlardı. Donald Wilson'un neden yarı şaka yarı ciddi, Maxwell'de neler döndüğünü bilse Ordu'nun Bombacı Mafya ekibinin tamamını hapse tıkacağını söylediğini şimdi daha iyi anlayabilirsiniz. Bu adamlar Ordu'nun parçası oldukları hâlde, Ordu'nun geri kalanının geçersiz ve eskimiş olduğunu söylüyorlardı. Kanada sınırına, ağır toplar, tanklar ve akla gelebilecek her türlü silahla desteklenen yüzbinlerce asker yığabilirdiniz ama bombacılar bunların ve bütün konvansiyonel savunma hatlarının üzerinden uçarak geçer ve sınırdan yüzlerce kilometre uzakta özenle seçilmiş birkaç hava akınıyla düşmana ağır bir darbe vurabilirdi.
Sayfa 49
Reklam
İkinci Dünya Savaşı'nın En Pahalı 3 Girişimi
İkinci Dünya Savaşı'nın en pahalı süper girişimi Süper Kale diye tanınan B-2 bombardıman uçağıydı. İkinci en pahalı adım ise, dünyadaki ilk atom bombasını icat etmek ve üretmek için o güne kadar eşi görülmedik yoğun çabalarla hayata geçiren Manhattan Projesi'ydi. Peki ya en pahalı üçüncü proje neydi? Ne bir bombaydı, ne bir uçak, ne bir tank, ne bir silah ve ne de bir gemiydi. Norden'in bombalama vizörü . Carl Norden'in müşkülpesent hayal gücüyle tasavvur ettiği yirmi beş kiloluk analog bilgisayardı. Peki, bir bombalama vizörüne neden bu kadar para harcandı? Çünkü Norden savaş tarihinin gelmiş geçmiş en güçlü hayallerinden birini temsil ediyordu: 9.000 metreden turşu fıçısını bombayla vurabilsek, orduya ihtiyacımız kalmazdı. Savaş alanları gençlerimizin cesetleriyle dolmaz, şehirlerimiz yerle bir olmazdı. Savaşı tümüyle dönüştürebilirdik. Hızlı, kesin ve neredevse kansız bir hâle getirebilirdik. Neredeyse.
Sayfa 33
Dinin Günümüzdeki İşlevi Üzerine
Tüm dinler arasında en yaygını olan "popüler din", metafizik ayrımlarla hiçbir zaman çok fazla ilgilenmedi ve çağlar boyu ana prensip olarak hayatın kaygılarından, hastalıktan, felaketlerden, sefalet ve açlıktan kurtulmak adına gerçekçi yollar bulmaya odaklandı. Antik dönem Zenginlik Tanrısı Tsai Shen'in ideolojik trendlerden
Sayfa 121

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Hoşgörü Günümüzde Daha mı Fazla?
18.Yüzyılda İngiltere Kilisesi, üyelerinin şahsi inançların sorgulamayı bıraktı ve bir “özgür düşünce platformu” haline geldi; ayin, doktrin ve kilise organizasyonuna dair ince detayların yalnızca ahlaki davranışları önemseyen Tanrı nazarında “fark yaratmayacak unsurlar” olduğu hükmüne varılmıştı. ABD'de kendi döneminin en ünlü vaizi Henry Ward Beecher (1833-77), hayırseverliğin inançtan daha önemli olduğunu söylüyor ve inançsızlığı dışlamanın da Hıristiyanlık olmadığını öne sürüyordu. Günümüzde insanlık, kendini daha “hoşgörülü” hale geldiği şeklinde tasavvur ediyor olabilir; ancak eski bir geleneği bulabileceği her yerde kutsal olanı bulma geleneğini kaybediyor. Birçok dogma, bir zamanlar olduğundan daha yoğun ve daha katı.
Sayfa 120
Dinin Dönüşümü
Din eskiden şiirseldi. Ancak baskılar altında nesre dönüştü. Bilimle aynı boks ringine girdiğini düşündü ve tanınmaz hale geldi.
Sayfa 118
Reklam
Dinin Amaçlarından Biri
Dinin başlıca amaçlarından biri, insanların daha eğitimli hale geldikçe daha çok şüphe sahibi olmaları karmaşasını hafifletmektir.
Sayfa 112
Merak Bilgiyle Birleşmeli
Bir keresinde İran'ın önde gelen Şii liderlerinden biriyle bir görüşmem olmuştu. Yaklaşık bir saat boyunca batı dünyasının işlediği kabahatlere verdi veriştirdi. Sözlerini bitirdiğinde öfkesi kaybolmuştu; gülümsedi, elini bana attı ve “tekrar görüşmeye gelmeliyim” dedi. “Neden?” diye sordum. “Çünkü sen beni dinledin.” Bu iyi niyet gösterisi, bu bir tek yorum, ilkeler yüzleştiğinde genellikle saklı kalan insani bir pencere açtı. Anlaşmazlığı hemen o anda meraka dönüştürdü. Ancak tek başına merak duymanın yalnızca bir kapının açılması, bir başlangıç olduğunu biliyorum; merak, bilgiyle birleştirilmediği sürece hiçbir yere götüremez bizi. Dinlemek yeterli değil; anlamak, bilgi toplamayı, okumaya ve incelemeye dayanan bir hazırlık gerektirir, böyle insan anlayışsız bir yabancı olmaktan çıkar. Anlaşılabilmek için kaygıları açıklığa kavuşturan fikirler sunmak ve yaklaşımını paylaşmadığımız kişilerin düşünceleriyle bir ahenk yaratmak gerekir. Anlamak, anlaşmazlığı ortadan kaldırmaz, ama anlaşmazlığı zenginlik veren bir deneyime dönüştürür; insanda, insanlığın çeşitliliğinin gizemli dünyasına kabul edildiğine ve yalnızca kısmen yaşıyor olmaktan kurtulabileceğine dair bir his yaratır. Dinler içindeki ve arasındaki tüm acı münakaşalara rağmen, Şii geleneğinin en temel özelliklerinden birinin kişisel yargılara saygı duymak olduğunu ısrarla söyleyen Şii liderle yaşadıklarıma büyük değer veriyorum. İdealler çok ender gerçekliğe dönüşür; ancak bu düşünce, göz ardı edilmemesi gereken bir yol göstericidir aslında.
Sayfa 110-111
Dinlerin Rakip Olması
Peki bu, farklı dinlere mensup dindarların birbirlerini takdir edebilecekleri ve ortak yönlerini fark edebilecekleri anlamına mı gelir? Hayır, insanların dinini değiştirmeyi inancın önemli bir bölümü haline getirmiş dinler, yürekleri ve zihinleri ele geçirme yarışında birbirlerine rakiptirler.
Sayfa 109
Dindar ve Dindar Olmayanlar Arasındaki Mizaç Farklılığı
İslam ve Hıristiyanlık arasında bir medeniyetler çatışması yok aslında, her birinin kendi içinde hayaller çatışması var. İkisir de, ideallerini nasıl yorumlayacaklarına dair kendi içlerin sonsuz çatışmaları var; çünkü çok büyük bir mizaç çeşitliliğine sahipler. Çoğu medeniyet ve çoğu din, içsel olarak iki vizyon arasında çatışma yaşamıştır. Bunlardan biri, medeniyeti şehir-kale olarak gören yaklaşımdır, duvarlarla çevrilidir, kendisini barbarlara karşı korur ve dış dünyanın kötülüklerini reddeder. Diğer yanda ise şehir-liman yaklaşımı vardır, her daim sahip olmadığı şeyin peşindedir, yabancılarla ticaret yaparak da iyi bir yaşamın yollarını arar ve nereye götüreceği konusun fazla endişeye kapılmadan yenilikleri ithal eder. Bu, yaşamı basitleştirilmiş halde isteyenlerle, yaşamı farklılık ve karmaşık karışımı olarak kabul edenler arasındaki ayrımdır. Kendilerinden ne beklendiğini bilmek isteyenlerle kendi çözümlerini üretmek isteyenler, itaat edilmesi gereken temel yasalar ve metinlere sahip olmaya değer verenlerle sorgulayan, tartışan ve direnenler arasındaki ayrımdır. Diğer yandan, insanların farklı durumlarda değişken yaklaşımları olduğu için, ayrıca yaptığı, söylediği ve düşündüğü her şeyde tamamıyla dindar veya tamamıyla dünyevi davranan çok az kişi olduğu için, aralarındaki çatışmalar çarpışmadan ziyade birlikte ama uyumsuz çalan çanlar gibidir.
Sayfa 107-108
En Hüzünlü İntihar: Minnet Duygusunun İntiharı
Ancak tüm intiharlar arasında en hüzünlü olanı, minnet duygusunun intiharı. Kıskançlık, açgözlülük ve kibir gibi ortadan kalkması mümkün görünmeyen kronik hastalıklar, ancak minnet duygusuyla kontrol altında tutuluyordu. Bir zamanlar toplumları bir arada tutmuş bağ buydu ya da en azından insanların kırgınlıklarını yatıştırmıştı: tanrılara, atalara, ebeveynlere, öğretmenlere, komşulara, doğaya duyulan minnet. Ancak toplum daha eşit olmak peşinde koştukça, minnete daha az yer kaldı; minnet, bağımsızlığa karşı bir hakaret ve özsaygının reddi olarak algılandı. “Minnetin bedeli yüksektir” demişti Gib bon. “Minnet bir yüktür” demişti Diderot. “Minnet, köpeklerin muzdarip olduğu bir hastalıktır” demişti Stalin.
Sayfa 100
Reklam
İntihar Ümidini Kaybetmektir
Nazik insanlar, nezakete yer olmayan meslekler yaptıklarında intihar ediyor. İntiharın en sık rastlanan biçimi, ümidini kaybetmek.
Sayfa 100
Yaşarken İntihar Etmenin Yolları
İnsanın başka insanlara, mekânlara veya fikirlere duyduğu ilgiyi kesip atması sonucu dünyasının her küçülüşünde bir intihar gerçekleşmiş olur. Hayatını, “buna yaşamak mı denir” dedirten işlerde çalışarak kazanan her insanda yavaş, uzun soluklu bir intihar gerçekleşir. Bazı insanlar gönüllü olarak kendi kendilerini kötürüm bıraktıkları izlenimini verseler de, onları buna iten, genellikle ait oldukları kurumlardır.
Sayfa 90-91
Yeterince Para Hiçbir Zaman Var Olamaz
Para icat oldu olalı hiçbir zaman herkesin istediğini veya ihtiyaç duyduğunu almasına yetecek kadar olmadı. Yeterince para hiçbir zaman var olamaz. İnsan hakları ve demokrasi üzerine yapılan tüm o konuşmalarda, dünyadaki servetin %85'inin yalnızca nüfusun onda birinin elinde olmaya devam etmesini önlemek adına hiçbir şey söylenmedi. Sömürgeciliğin sözde sona erişi, her yıl yüz milyarlarca doların yoksul ülkelerden zengin ülkelere akışını durdurmadı. ABD'de bile nüfusun beşte dördü tüm servetin hâlâ yalnızca %15'ine sahip; en zengin %1 ise yaklaşık üçte birine. Sanayileşme, ilk aşamalarında düzenli olarak zengin ettiğinden daha fazla kişiyi fakirleştirdi. Finans kriteri bakımından Afrika başarısının modeli olan Botswana -yirmi yıl boyunca %7'nin üzerinde ekonomik büyüme kaydetti, gayrisafi milli hasılasını altı katın üzerine çıkardı - nüfusunun yarısı hâlâ günde bir doların altında gelirle yaşıyor. Daha bile etkileyici bir ekonomik büyümenin ardından Hindistan'ın şehir nüfusunun %55'i 5.5 metrekareden daha küçük bir alanda yaşıyor; bu rakam ABD hapishaneleri için belirlenmiş minimum alana denk.
Sayfa 68-69
Sohbetin Dünyayı Değiştirme Gücü
İki kişi karşılıklı saygı çerçevesinde sohbet ettiğinde ve farklı bir bakış açısını anlamak için gerçek bir ilgiyle birbirlerini dinlediklerinde, kendilerini bir başkasının yerine koymayı ve onların bedenine bürünmeyi denediklerinde yalnızca tek bir dakikalığına bile olsa dünya farklı bir yer haline gelir.
Sayfa 45
2.826 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.