İsmail AY

İsmail AY
@sanatsever
Psikolojik Danışman
Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi
Konya
10 okur puanı
Ağustos 2017 tarihinde katıldı
Birçok şeyi yarım yamalak bilmektense, hiçbir şeyi bilmemek daha iyi! Başkalarının insafına kalmış bir bilge olmaktansa, kendi başına bir deli olmak daha iyi!
Sayfa 252 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Çok çeşitli yollardan ve yöntemlerden vardım kendi hakikatime; tek bir merdivenin üzerinde çıkmadım yükseğe, gözlerimin kendi uzağıma baktığı yere. Ve hiç sevmedim yol sormayı - hep ters geldi bu beğenime! Yolları yollara sormayı ve denemeyi sevdim hep. Bir sorma ve denemeydi benim tüm yürüyüşüm: - sahiden, yanıt vermeyi de öğrenmek gerek böylesi sorulara! Ama budur - benim beğenim: - iyi değildir, kötü değildir, ama benim beğenimdir, ne utanırım, ne de sıkılırım artık ondan. "Budur - işte benim yolum - sizinki nerede?" diye yanıt verdim bana "yolu" soranlara. Çünkü o yol - yoktur zaten!
Sayfa 196 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Sahiden, beklemeyi de öğrendim, hem de yürekten, - ama sadece kendimi beklemeyi. Ve her şeyden önce ayağa kalkmayı ve yürümeyi ve koşmayı ve sıçramayı ve tırmanmayı ve dans etmesini öğrendim. İşte budur benim öğretim: bir gün uçmayı öğrenmek isteyince önce ayağa kalkmayı ve yürümeyi ve koşmayı ve tırmanmayı ve dans etmeyi öğrenmesi gerekir: - uçmak uçarak öğrenilmez birdenbire! İp merdivenlerle kimi pencerelere tırmanmayı öğrendim, tez ayaklarla yüksek direklere çıktım: bilginin yüksek direklerinde oturmak hiç de azımsanacak bir mutluluk gibi gelmedi bana.
Sayfa 195 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Ama asla inanmamıştım ben halka, ne zaman büyük insanlardan söz etse - bunun her şeyin çok azına ve bir şeyin çok fazlasına sahip olan, tersine bir sakat olduğuna inandım hep.
Sayfa 136 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Sahiden, hoşlanmam yufka yüreklilerden, merhamet ederek mutlu olanlardan: utanma fazlasıyla eksiktir onlarda. Merhametli olmam gerekirse, öyle anılmak istemem; eğer merhamet etsem de bunu uzaktan yapmak isterim. Başımı örtüp gizlemeyi severim ve kimseler tanımadan beni çekip giderim: sizin de öyle yapmanızı isterim, dostlarım!
Sayfa 83 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Zerdüşt'e inandığınızı söylüyorsunuz, öyle mi? Ne önemi var ki Zerdüşt'ün? Siz benim müminlerimsiniz: ama ne önemi var ki, tüm müminlerin? Henüz kendinizi aramamıştınız: bu sırada beni buldunuz. Böyle yapar tüm müminler; bu yüzden değersizdir tüm inanışlar.
Sayfa 73 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Yeni bir gurur öğretti bana Ben'im, onu öğretiyorum insanlara: kafasını göksel şeylerin kumuna artık gömmemeyi, aksine, yeryüzüne anlam veren bu yeryüzü-kafasını özgürce taşımayı!
Sayfa 26 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Oysa siz de kardeşlerim söyleyin bana: bedeniniz ruhunuz için ne diyor? Yoksulluktan, pislikten ve sefil bir huzurdan ibaret değil mi ruhunuz? Sahiden, kirli bir ırmaktır insan. Kirli bir ırmağı içine alıp da bozulmadan kalmak için, zaten bir deniz olmak gerekir.
Sayfa 7 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Gerçekten ihtiyaç duyulan şey, yaşama yönelik tutumumuzdaki temel bir değişmeydi. Yaşamdan ne beklediğimizin gerçekten önemli olmadığını, asıl önemli olan şeyin yaşamın bizden ne beklediği olduğunu öğrenmemiz gerekiyordu. Yaşamın anlamı hakkında sorular sormayı bırakmamız, bunun yerine kendimizi yaşam tarafından her gün, her saat sorgulanan birileri olarak düşünmemiz gerekirdi. Yanıtımızın konuşma ya da meditasyondan değil, doğru eylemden ve doğru yaşam biçimdinden oluşması gerekiyordu. Nihai anlamda yaşam, sorunlara doğru çözümler bulmak ve her birey için, kesintisiz olarak koyduğu görevleri yerine getirme sorumluluğunu üstlenmek anlamına gelir.
Sayfa 92 - Okuyanus YayınlarıKitabı okudu
Kim zamanın kutsal kıldığı bir kanunu değiştirmeye cüret edebilir ki? Eskiye dayanan bir istismar kadar saygın bir şey olabilir mi? - Akıl daha eskidir, diye cevap verdi Sadık.
Sayfa 39 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Hayatı idrak etmeye çabalayan özgür ve derin düşünce, saçma dünyevi kaygıları tamamıyla hor görme; işte bu iki şey, insanın daha yükseğini göremeyeceği iki lütuftur. Üç demir parmaklığın ardında yaşasanız da bunlara sahip olabilirsiniz. Diyojen de bir fıçının içinde yaşıyordu, ancak dünyadaki bütün krallardan daha mutluydu.
Sayfa 33 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Akıl, hayvanlar ve insanlar arasında keskin bir sınır çizer, insandaki ilahi yöne ışık tutar, hatta bir dereceye kadar gerçekte olmayan ölümsüzlüğün yerini tutar. Buradan yola çıkarak şunu söyleyebilirim ki akıl, elimizde olan yegâne zevk kaynağıdır. Etrafımızda akla dair hiçbir şey görmüyor ve duymuyoruz, bu da zevkten mahrum olduğumuz anlamına geliyor. Gerçi elimizin altında kitaplar var, ama bu canlı bir sohbetin, karşılıklı ilişkinin yerini tutmuyor. Çok da doğru olmayan bir kıyaslama yapmama müsaade edecek olursanız, bence kitaplar notaya, sohbet ise şarkı söylemeye benziyor.
Sayfa 22 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Modern Batılılar, ırk hiyerarşisi fikriyle dalga geçmek üzere eğitilirler. Siyahların beyazların mahallesinde yaşamasını, beyazların okullarında okumasını veya beyazların hastanelerinde tedavi görmesini engelleyen yasalar onları şok eder. Ancak zenginlerin diğerlerinden ayrı ve daha lüks mahallelerde yaşamalarını, yine ayrı ve daha prestijli okullarda okumalarını ve diğerlerinden farklı olarak daha iyi donatılmış hastanelerde tedavi görmelerini öngören zengin-fakir arasındaki hiyerarşiye pek çok Amerikalı ve Avrupalıya gayet normal gelmektedir. Oysa pek çok zengin insanın zengin bir ailede doğduğu için zengin olduğu ve pek çok fakirin de fakir bir ailede doğduğu için hayatları boyunca fakir kalacağı kanıtlanmış bir olgudur.
Sayfa 144 - Kolektif KitapKitabı okudu
Atalarımızın doğayla uyum içinde yaşadığını iddia eden doğaseverlere inanmayın. Sanayi Devrimi'nden çok önce, Homo Sapiens en çok bitki ve hayvan çeşidini ortadan kaldıran tür olma rekorunu elinde tutuyordu. Biyoloji tarihindeki en ölümcül tür olmak gibi şaibeli bir özelliğimiz var.
Çocuklarınız sizin çocuklarınız değil. Onlar Hayat'ın kendine duyduğu hasretin oğulları ve kızları. Onlar sizin sayenizde gelir ama sizden değildir. Sizinle birlikte olsalar da size ait değildir. Onlara sevginizi verebilirsiniz ama düşüncelerinizi değil... Zira kendi düşünceleri var onların. Onların bedenlerini barındırabilirsiniz ama ruhlarını değil... Çünkü ruhları geleceğin evinde, sizin düşlerinizde bile ziyaret edemeyeceğiniz o yerde yaşar. Onlar gibi olmaya çalışabilirsiz, ama onları kendinize benzetmeye çalışmayın.
Sayfa 9 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Zihnî ve ahlakî büyüme, hiç de maddi iyileşmeden daha az gerekli değildir. Bilgi, ölüme karşı bir çeşit kutsal ilaçtır; düşünmek en gerekli ihtiyaç; hakikat, ekmeklik buğday gibi bir gıda... Bilime ve hikmete aç bir akıl, zayıf düşer. Yemeyen zihinlere de, tıpkı yemeyen midelere acıdığımız gibi acımalıyız. Ekmeksizkten can çekişen bir vücut kadar acıklı bir şey varsa, o da aydınlığa olan açlığından ölen bir ruhtur.
Sayfa 209 - İletişim Yayınları 2.CiltKitabı okudu
Reklam
Gençliğin şahane bir gururla insanın göğsünü kabarttığı bir yaşta, gözlerini birçok defalar delik potinlerine indirmek zorunda kaldı, sefaletin haksız utançlarına, yüreğe bıçak gibi saplanan yüz kızartmalarına maruz kaldı. Bunlar hem makul hem de korkunç sınanmalardır. Bu sınanmalardan zayıflar alçalarak, güçlüler yücelerek çıkarlar. Bunlar, kaderin bir cani ya da yarı ilah elde etmek istediği her defasında insanoğlunu içine attığı potadır.
Sayfa 781 - İletişim Yayınları 1.CiltKitabı okudu
Işık sağlığa kavuşturur. Işık aydınlatır. Toplumun bütün bereketli ışımaları bilimden, edebiyattan, sanattan, öğretimden çıkar. İnsanları yetiştirin, yetiştirin insanları. Onları aydınlatın ki sizi ısıtsınlar.
Sayfa 680 - İletişim Yayınları 1. CiltKitabı okudu
Hurafeler, ham sofuluklar, yobazlıklar, peşin hükümler yaşayanlara eziyet etmek için ortalıkta dolaşan ölü hayaletleridir, ama ölü hayaletler olmalarına rağmen hayata yapışmaktan bir türlü vazgeçemezler; dumandan varlıkları içinde dişleri, tırnakları vardır, onlarla göğüs göğüse çarpışmak, savaşmak gerekir, hem de hiç aralıksız. Çünkü insanlık, hayaletlerle ezeli ve ebedi bir cebelleşmeye mahkûmdur; onun alınyazılarından biri de budur.
Sayfa 600 - İletişim Yayınları 1. CiltKitabı okudu
Binlerce şeyi ilk ve son defaymışçasına görmekten daha melankolik, daha derin ne olabilir? Yolculuk etmek, her an yeniden doğmak ve ölmektir.
Sayfa 313 - İletişim Yayınları 1. CiltKitabı okudu
Elmaslar ancak toprağın karanlıklarında, gerçekler de ancak düşüncenin derinliklerinde bulunur.
Sayfa 296 - İletişim Yayınları 1. CiltKitabı okudu
Hayatımızın esrarlı mermer kitlesini biz istediğimiz kadar en güzel şekli vererek yontmaya çalışalım, kaderin siyah damarı mutlaka bir yerden kendini gösterir.
Sayfa 264 - İletişim Yayınları 1. CiltKitabı okudu
Reklam
Hayatın en yüce mutluluğu, sevildiğinden emin olmaktır. Sırf kendisi için sevildiğinden ya da daha iyi bir deyişle, kendisine rağmen sevildiğinden insanın emin olması.
Sayfa 226 - İletişim Yayınları 1. CiltKitabı okudu
Yaşamak için çalıştı; sonra gene yaşamak için sevdi, çünkü gönül de acıkır.
Sayfa 179 - İletişim Yayınları 1. CiltKitabı okudu
Söylemesi acı ama, felaketine neden olan toplumu yargıladıktan sonra, toplumu yaratan Tanrı'yı da yargılayıp mahkûm etti.
Sayfa 146 - İletişim Yayınları 1. CiltKitabı okudu
Bugünlerde insanlar her şeyin fiyatını çok iyi biliyor ama hiçbir şeyin değerini bilmiyorlar.
Everest Yayınları
Ahlakın temelinde toplum korkusu, dinin temelinde Tanrı korkusu yatıyor ve bizi bu iki korku yönlendiriyor.
Sayfa 26 - Everest Yayınları