Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.13
Pınar'ın Kitabı
Pınar'ın Kitabı
@sapiens_kitapligi
MEB Öğretmen ve İş Güvenliği Uzmanı
255 okur puanı
Mayıs 2020 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitaplar
Okuma Hedefleri
Güzel bir okuma olacağını biliyordum ama bu kadar da eğleneceğimi bilmiyordum. Kitapta Halley Kuyruklu Yıldız'ın dünyaya çarpacağı dedikodusu yayılıyor ve kadınlar tarafindan istediği gibi sevilemedigi icin onlardan nefret eden ve onları tiye almak icin kuyruklu yıldız olayını firsata çeviren İrfan Galip Bey ve cevresinde gelişen olayları anlatılıyor.
İrfan Galip Bey kadınları tiye almaya çalışıyor ama bir kadın tarafından da ağzının payını çok tatlı bir sekilde alıyor.
En çok sevdiğim yerini ise yazamıyorum her bir olayı, konusu ayrı güzel. Ama özellikle İrfan Galip Bey ve Feriha Hanım arasındaki diyaloglar ile kadınların konfrenslarda konudan konuya atladığı kısımlarını cok severek okudum. Halkın cahilliğini de çok güzel dile getirmiş.
Hiç mi sıkıcı yeri yok diye sorulursa?!!! Tabiki de var. Astronomiyle ilgili verdiği bilimsel bir cok bilgi var icerisinde. Meraklisi sevebilir ama meraklı olmayan işte tam oralarda sıkılır.
İcten, eglenceli, sürükleyici, güldüren ve düşündüren bir kitaptı cok sevdim
Kuyrukluyıldız Altında Bir İzdivaçHüseyin Rahmi Gürpınar · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202117,4bin okunma
Yazardan ilk olarak Sıcak Kafa kitabının dizisini izlemistim, çok sevmiştim. Yazarın zekasına hayran kalmıştım. Bu zekadan böyle güzel bir kurgu çıktıysa Kübra da eminim guzeldir diye düşünerek okumaya başladım veee tam da düşündüğüm gibi oldu.
Harika kurgu, harika nüanslar...
Toplumumuzun en cok kanayan yarasından vurmuş bizi. Yapay zeka ile sorgulamayan körü körüne inanan zekanın birleşimi sonucu ortaya çıkan kurgu ancak böyle güzel anlatılabilirdi.
Tek bir sayfasinda bile sıkılmadan heyecanla okudum. Hele ki o son bölümlerinde nefesimi tuttuğumu bile soyleyebilirim.
Dizisi de cekilmis ama kitabına göre daha farklı ilerliyor diyorlar. Belki sonra dizisini de izlerim ama kitabın etkisini verir mi bilemiyorum.
Şair Evlenmesi'nin bir çok ozelligi var, bunlardan bazıları şunlardır;
* Türk edebiyatının Batılı tarzda ilk tiyatro eseri olarak kabul edilir.
*Bir konunun metne dayalı olarak giriş, gelişme, sonuç biçiminde aktarıldığı yeni bir tiyatroya geçiş bu eserle olmuştur.
* Görücü usulü evlilik geleneğini eleştirmektedir.
* Eser, klasik Fransız tiyatrosunun ve özellikle Molière’in etki ve izlerini de taşımaktadır.
*Şair Evlenmesi piyesi Türkçede noktalama işaretlerinin kullanıldığı ilk eserlerden biridir.
***Bir çırpıda bitirdiğim kısacık ve eğlenceli bir oyundu. Kitabın sonunda ise şair evlenmesi oyunundan daha uzunca Şinasi'nin hayatı ele alınmış. Ve en çokta o kısımları severek okuduğumu söyleyebilirim. Bir insanın ömrünü okumak .. Doyamadigim konulardan birisidir...
Okur Takip Önerileri
Simyacı'yı okumayı hep erteledim. Sebebi de herkesin çok sevdiği bir kitabı okurken bende seveceğimi düşündüğüm için değer verip en rahat okuyacağım zamanda her cümlesini anlayarak okumak istememdi.
Sonunda o gun geldi ve bir çırpıda okudum. Yalniz bir çırpıda okumam aşırı beğendiğim için olmadı. Cok kolay okunuyor, akıcı, konular merak uyandırıcı ilerliyor ama sona doğru bi hayal kırıklığı yaşadım. Belki de Simyacı ya benzer kitaplar okuduğum için bu kitap bana enteresan gelmedi. Ve ya fazla beklentiye de girmiş olabilirim.Olaylar çok basit ve üstünkörü anlatılmış hissine de cok kapıldım. En sevdiğim bölümü Billuriyeci ile yaşadığı zamandı. Mesnevi den ornek alınan ve herkesin çok sevdiği hikayeyi anlatan bölümüde eskiden bir yerlerden duymuştum, bildiğim bir hikayeydi. Sanırım kitabı okumaya geç kalmışım.
İçerik olarak çok benzemesede felsefi ve mistik olarak benzeyen Âmâk-ı Hayal, Puslu Kıtalar Atlası, Siddhartha, Ölümsüz Kardeşin Gözleri kitaplarını daha cok sevdim. Belki bunlardan önce Simyacı'yı okusaydim herkeste bıraktığı o etki bende de olurdu.. bende eksik kalan bir kitap oldu.
Ama herkesin kolaylıkla okuyacağı akıcı ve sürükleyici bir kitap olduğunu rahatlikla soyleyebilirim.
Müthiş Psikoloji'den Seni Yoran Her Şeyi Bırak Kitabı birçok konuya değiniyor ama benim en cok dikkatimi çeken kısmı, manipülasyona uğrayıp uğramadığını o durumun içinde olan, yaşayan tam bilemez, kitap bu durumu farkedebilmemiz için başkalarının hayatlarından örnekler göstererek kendi hayatımızla kiyaslamamizi sağlıyor. Çevremizdeki insanlarin bize olan davranışlarını doğru yorumlamamız için bize yol gosteriyor. Sıkılmadan dinledim. Psikolojik bakış açısı olarak farkındalığı arttıracak kitaplardan diyebilirim. Özellikle kendini her şeyin suçlusu görenlerin okuyacağı bir kitap.
Seni Yoran Her Şeyi Bırak - Duygusal Manipülasyondan Kurtulma ve Korunma MetotlarıMüthiş Psikoloji · Destek Yayınları · 20223,323 okunma
Dönemin kadın erkek ilişkisinde kadının aldatılmasını kabul etmeyen, eşler arasinda guveni ve eşitliği savunan bir kadının hikayesi. Dönemindeki haksızlıklara baş kaldırabilen, güçlü karakterli kadınları konu alan kitapları seviyorum.
Roma'nın sonunu daha farklı isterdim ama olsun, verilmek istenen mesaj gayet açık ve güzeldi. Sürükleyici ve bir çırpıda okuduğum tiyatro eseriydi.
Farklı bir içeriğe sahip güzel bir kitaptı.
*Atom bombasının acısını yaşayan bir çocuğun büyüyüp Japonya'dan Fransa'ya, Amerika'dan Arjantin'e, İngiltere'den İspanya'ya doğru uzanan ve Japonya da büyük tsunami felaketini de yaşadığı hayat hikayesini konu alan bir kitap..
Roman, baş karakterimizin hayat hikayesini konu alırken ülkelerin yaşam koşullarını, ekonomilerini, siyasetlerini, insan ilişkilerini de gözler önüne seriyor ve teknolojinin gelişimini, insanlarin değişimini ince ince işliyor.
* Yalnızlığı da gerçek anlamda ele alan bir kitaptı. Sevdim....
Mikrobiyatamız bizim için mi yaşıyor yoksa biz mikrobiyatamız için mi yaşıyoruz? Kim bu mikroorganizmalar? Kim kimi yönetiyor? Bağırsağımdaki bakterilerin benim sosyal hayatımla, seçimlerimle, ruh durumumla hatta yemek istediğim yemekleri secmemle ilgili ne alakaları var? Hücrelerim bana ne anlatıyor. Ya virusler?
Bunlar gibi bir cok soruya cevabı olan daha çok bedenimizi, davranışlarımızı, ruhsal durumumuzu ve sağlığımızı daha iyi anlamamız için yazılmış en ufuk açıcı kitaplardan birisiydi benim için. Son zamanlarda bu tarz kitaplara daha çok yöneldim ve her birisinde kendimi, biyolojimi daha iyi anlamamın meyvelerini almaktan cok mutluyum. Çok akıcı ve eğlenceli ilerleyen bu kitabı, nokta atışı olarak kendini tanımak isteyenlere şiddetle tavsiye ederim.
Kitabı okurken en çok düşündüğüm, bu kitabın isminin neden Anna Karenina olduguydu. Anna Karenina yerine "Konstantin Dimitriyeviç Levin" daha çok uyardı sanki. Çünkü bana göre kitabın %50'si Levin %35'i Anna Karenina %15 ise diğerleri şeklinde ilerliyordu. Ve kitapta en çok ilgi çekici olan da Levinin hayatıyla düşünceleriydi. Kitabı okurken kitabın yasak aşk ve masum aşkı karşılaştırarak bize daha çok kamu spotu vermeye çalışıyor izlenimini aldım :) tabi kitap aşktan ibaret değildi. Benim icin en çekici yanı Levin'in varoluşsal sancilarının yanında savaş, politika, köylü, tarım ve asimile etme politikalarının yorumlandığı kısımlardı. Muazzam bir kitap okudum cok etkilendim diyemeyeceğim. Bir sefiller, Suç ve Ceza, Jane Eyre veya Uğultulu Tepeler etkisi yapmadı bende. Ama uzun zamandir aklımda yer kaplayan bir eserdi. Bir an önce okuyup filmini izlemek istiyordum. 2024'e de bu planımla giriş yapıp tamamladığım için çok memnunun. Filmi de güzelden öte farklıydı. Sanat izler gibiydi. Sahnelerin geçişleri, dansları, opera havası çok etkileyiciydi çok beğendim. Konu olarak ise Anna Karenina merkeze konulmuş, kitaptaki ayrıntılardan arındırılmıştı. Levin ise çok az sahnelendirilmişti. Kitabı okumayan filmden bir sey anlar mı pek emin değilim veya memnun kalır mı bilemem! Film kesinlikle kitap okunduktan sonra izlenmeli. Ama sanatsal değişik görseller, geçişler, dönemler görmek istiyorum diyorsanız hemen izleyin derim.
Zülfü Livaneli'den okuduğum 3. Kitap oldu. Ve bu 3 kitabin ortak yani ideolojiler, siyasetler ve dinler içindeki bagnazlik yüzünden aci ceken, yok olan insanlarin hayat hikayelerini en ayrıntısıyla çok güzel bir sekilde anlatması...
Zülfü Livaneli'nin her kitabında yeni bir farkindalik ve bilgi kazaniyorsunuz..
Huzursuzluk kitabinda da Mezopotamya'nin bizim topraklarimizin payına düşen kısmını da içine alarak insanlarin dinlerdeki mezheplerin ve kültürlerin birbirlerine nasıl aci cektirdigini ozellikle kadinlarin ve çocukların yaşadığı insanlık dışı kan donduran hayatlarını bize aktardığı bir kitap olmuş. Soluksuz okuyorsunuz. Herkesin eline tutusturup okumasını isteyeceğim bir kitaptı. En kötü yanıda kitaptaki hayat hikaye felsefelerinin de, yaşam bicimlerinin de gerçek olması...
Mehmet Rauf insan psikolojisini çok güzel sözcüklere dökebiliyor. Ozellikle Eylül romanını okuduğumda bunu yoğun olarak hissetmiştim. Ve o romanını çok severek okumuştum. Bu kitabinda da yine edebiyatı olsun, yalınlığı- akıcılığı olsun harika bir anlatım çıkarmış. Konusu da dikkat çekici ve ilerleyen bir konuya sahip.
Amaaaaaa kitaplarda en sevmediğim mesaji vermeye çalışan bir havası vardı. Ozellikle yazarlar o mesaji içten hissediyorsa ve bize kitaplarıyla bunu dayatmaya calisiyorlarsa sinir oluyorum.
Yazarın vermek istediği mesaj ise "Kadinlar sadece namusluysa değerli olurlar. Erkeklerin namusu onemli değildir. Kadın bir çok şeyi başarabilir, zeki akıllı olabilir ama onlar o kadar önemli değildir. Kadının önemlisi sessiz evinde üsturubuyla oturan, erkeklerle geçmişi olmayan, kocasına hizmet eden klasik (yok) olan kadın değerlidir. Digerleri müsvettedir.
Kitap bas bas bu mji bagiriyordu. Sinir olarak bitirdim diyebilirim. Kadını insan olarak ne zaman görecek bu zihniyetler acaba!!!
Bir cok romanda kadinlar aşağılanır ama orada yazarların mesajlari bellidir. Kadının çektiği acıyı okura hissettirmek ve ne kadar zor durumda olduklarını göstermektir.
Bir de böyle Böğürtlen romani gibi kadını erkeğin alt tabakası olarak gösteren ve gerçekten buna inanan bunun dogru olduğunu düşünen bir kisim var. Peyami Safa'nin kitaplarini okudugumda da bunu yoğun olarak hissederim. Alafranga alaturka kavgasını hep kadınlar üzerinden yapar.....!!!! Daha neler yazarimda simdilik burada birakmak istiyorum yazdıkça sinirleniyorum çünkü
Kitap, Nurcin-Okan Çağlar ciftinin önsöz kısmı ile başlayip sonraki sayfalarinda da beslenmeyle ilgili yapilmasi gerekenler, beslenmeye eklenmesi ve beslenmeden çıkarılması gerekenler gibi onemli nokta atış bilgiler içeriyor. Yemek yerken ve günlük rutin hayatımıza devam ederken neyi yanlış yaptığımızı çok güzel gösteriyor. Devaminda ise Canan Karatay diyeti kitabını okuyup hayat felsefesi haline getirenlerin iyileşme süreçlerini ele aliyor. Her sayfada kendi yaşadığı süreci anlatan çeşitli yaşlarda insanlar var. Kesinlikle motive edici bir kitap bu konuda da. Cok severek pür dikkat merakla okudum. İyikilerimden...
Son zamanlarda okuduğum kitapların arasında en iyi konuya sahip olan bir kitapti. Zaten Ayn Rand deyince okuyucuya güzel bir okuma bekliyor demektir.
🪻"16 Ocak Gecesi" diyaloglar eşliğinde ilerleyen bir oyun. Gercek hayattada sahnelerde yerini alan bir kitap.
🪻Ortada intihar mi cinayet mi belli olmayan bir vaka var. Bu vakanın çözümü için sanıkları, davalilari, taniklari, avukatlari ve zanlıyı tek tek dinliyoruz. Kitabin sonunda da kimin suçlu olduguna biz yani okuyucular karar veriyor. Tiyatrosuna gidenlerde ise seyirciler arasından seçilen jüri üyeleri kararlarını veriyorlar. Elimizde iki sonuç var hangisini seçersek ne olacağı hakkinda da bir açıklama var.
🪻 Bir solukta okudum. Heyecanlı ilerleyen güzel bir kitaptı.
Son zamanda okuduğum en iyi kitaplardan...
**Yediğimiz içtiğimiz paketli gıdaların tarihlerini, nereden geldiklerini, ne amaçla geldiklerini, bize ne yaptıklarını, bizi laf cambazlığı ve süsler püslet ile nasıl kandirdiklarini en ince ayrıntısına kadar incelenip en sade ve anlaşılır bir dille yazılmış olan bu kitap sayesinde gercek anlamda farkındalığım arttı .
**Artık marketlerde gezerken ürünlere eskisi gibi bakamiyorum. Bir cok paketli gıdayı hayatımdan çıkardım.
İçerik okumadan kesinlikle bir ürünü almıyorum ve içerikte artik ne istediğimi çok iyi biliyorum... **Çocuklarıma bunca zaman bu yiyecekleri nasil yedirmisim diye kendime de kızıyorum. Ama doğal denilen seylerin nasilda doğal olmadığını artık öğrendiğime göre zararin neresinden dönersek kardır diyorum ve onlara da icerik okumayi öğretiyorum ne yediklerini bilen insanlar olarak yetistiriyorum.
**Bu kitabı okuyan kendine ve ailesine büyük iyilik yapmış olur ve gercek anlamda farkındalık kazanır o kadar net söylüyorum
Doğan Hocamızın İcimizdeki Çocuk ve İçimizdeki Ana-Babayı derinden incelediği bu kitabi yeri geldi zorlanarak yeri geldi farkındalığımı arttırarak ve bol bol düşünerek bitirdim.
Kitabın mantığı; Bir insan içindeki çocuğunun farkına varmadan kendisini bulamaz. İcindeki Çocuk ve İçindeki Ana-Babayı dengeye oturtmadan, onlari birbiri ile barıştırıp uyum içinde tutmadan sağlıklı, mutlu, huzurlu bir yaşam sürdüremez.
Peki bu ikisi neden çatışma halindedir?
Bu ikisinden birisi neden daha ağır basmaktadır?
Bunun gibi daha bir çok sorunun cevaplarını hikâyeler üzerinden de ayrıntılı bir şekilde kitapta okuyorsunuz hatta kitap sizi bazı testlere tabi tutuyor ve kendinizi nasil daha iyi bulabileceğinizi, istenilen dengeyi nasıl sağlayabileceğinizi farkettirmek icin güzel bir yönlendirmeyle değerli bilgilerin yanında günlük yapmanız gereken görevlerde veriyor.
Bana farkındalık katan bir kitap oldu. Kendi iç dünyama daldım ve çocuklarıma olan davranışlarımda onlari nasıl olumlu veya olumsuz etkileyebileceğimi görmemi sağlayan güzel bir kitap oldu.
