Benimle yapılan röprtajlarda ödüllerle ilgili soru soruldukça,” Her şeyden önemli olan, iyi okurlardır. Hangi tür edebiyat ödülü, madalya, iyi niyetli yorum olursa olsun bunlar, kitabımı satın alıp okuyan okurla karşılaştırıldığında gerçek bir anlam taşımaz” diye yanıtlarım.
Bir zümre, bir aile ve bir kişinin değil, milletin hakimiyetine dayanan yönetim biçimi. Dilimize Arapçadan geçmiştir. Halk manasına gelen cumhur kelimesinden türetilmiştir.
🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷
Bugün içimde belirsiz
bir yıldız ürperişi var,
ama silinip gidiyor
yolum sisin varlığında.
Kanatlarımı kırdı gün
ve üzüntümün acısı
ıslattı tüm anıları
düşüncenin kaynağında.
.....
“Düşünen insanın yaşamı bir semboller sistemidir...... Pagan inançlardan yek tanrılı dinlere, Budizm’den Şaman dinine, Marksizm’den Nazizm’e, milliyetçilikten enternasyonalizme, dinsel ya da ideolojik ne kadar İnanç varsa hepsi sembollerle, simgelerle konuşur, simgelerle etkiler ve insanlar inançlarının simgeleri için birbirinin gözlerini oyarlar. İnançlar simgeleri yaratır ve simgeler inancın yerine geçmeye başlar. Çoğu zaman inançlar uğruna değil, semboller uğruna savaşılır.
Kurtarmak için kayıp ruhunu şehrin
Gizli, viran bir kapıdan giriyor
Erguvan kapısından
Başında erguvan tacı,
Erguvan giyinmiş,
Yaraları erguvan
Münkir bir keşişin gölgesininin ardından
Kutsal bilgeliğe doğru yürüyor
Holmes, Watson’la kamp yapmaktadır. Gecenin geç bir saatinde Holmes uyanır ve Dr.Watson’ dürter. “ Watson, göğe bak ve bana ne gördüğünü söyle”
“Milyonlarca yıldız görüyorum, Holmes” der Watson. “ Peki bundan ne sonuca varıyorsun Watson?” Watson biraz düşünür, sonunda” şey” der” astronomik açıdan milyonlarca galaksi ve muhtemelen milyarlarca gezegen bulunduğu sonucuna varıyorum. Astrolojik açıdan Satürn’ün aslan burcuna girdiğini görüyorum. Zamansal açıdan saatin yaklaşık üçü çeyrek geçtiğini kestirebiliyorum. Meteorolojik açıdan yarının harika geçeceğini düşünüyorum. Teolojik açıdansa Tanrı’nın herşeye gücünün yettiğini ve bizim minnacık olduğumuzu çıkarabiliyorum. E, peki sen ne sonuca vardın Holmes?”
“ Birisi çadırımızı çalmış, dostum.”
İnsanın eşi benzeri görülmemiş ve son derece mantıksız bir şekilde yıldırıldığında en basit inancı konusunda bile bocalamaya başlaması ender görülen bir durum değildir. Hatta çok gariptir ama belli belirsiz de olsa, bütün doğruluğun ve bütün haklılığın karşı tarafta olduğundan kuşkulanmaya meyleder.
Kanatlarıyla havayı yararken devamlı havanın direncinden şikayet eden ve boşlukta çok daha iyi uçabileceğini zanneden Kant’ın güvercini gibiydi; halbuki tam aksine kuşu destekleyerek havada süzülmesini sağlayan o ters rüzgarların gücüydü.
İyi düşünmek için esasen yalnız kalmak gerekir. Maalesef Türklerin böyle bir kabiliyeti yoktur.Türkler, yalnız olmamanın getirdiği garantiye, yani tehlikeden uzak yaşamamın konforuna güvenir ama bu da yaratıcılığı öldürür.
Tavsiyeleri işe değil, kişiye bakan insanlardan almalısınız. Bu tipte insanlar sizin kim olduğunuza, nasıl bir birikimle geldiğinize, neye ihtiyaç duyduğunuza bakar. Yoksa ezbere tavsiye vermek çok kolaydır.