Türkler Anadolu topraklarında yerleştikleri andan itibaren bu coğrafyanın ve iklimin, tarihsel atmosferin özellikleriyle hemhal oldular. Bu hemhal oluş zihniyet dünyalarına, dolayısıyla düşünme ve algılama alışkanlıklarına, davranışlarına yansıyarak Anadolu'ya mahsus bir tip ortaya çıkardı.
Bu Müslüman tipine başka Müslüman ülkelerde rastlayamazsınız. Rumî denilen bu Müslüman tipini Anadolu Selçukluları ve Osmanlılar temsil ettiler. Ama başka bir şey daha oldu: Akdenizlileştiler.
Yönetim sistemi, bazı kurumları, militarist merkeziyetçi yapısı göz önüne alındığında bunda gerçeklik payı olduğunu da kabul etmek gerekir. Ama bunu söylerken yalnız buna vurgu yapmak eksik bir yaklaşım olur.
Çünkü bununla birlikte Osmanlı'nın esas itibariyle bir İslam devleti olduğunu unutmamak da icap eder.
Biliyorsunuz kaynaklarda Osmanlı sultanı hep "Padişah-ı İslam" diye zikredilir. Yahut söyle diyebiliriz: Osmanlı "Müslüman Roma"dır.
Tarih insanı bilge kılar, şiir iç zenginliği, matematik titizlik, doğal bilimler
derinlik, mantık ile söz söyleme sanatı ise tartışma yeteneği kazandırır.
"Yeni şeylerin, bilinmeyen zevklerin, adı konmamış duyguların özlemi çekilmekte, ama bunlar ulaşılır ulaşılmaz bütün çekiciliklerini yitirmektedirler."