Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

müverrih.

müverrih.
@selcuk_
Ana rahminden geldik pazara, Bir kefen aldık döndük mezara.
Diyar-ı Rûm / Anadolu
Türkler Anadolu topraklarında yerleştikleri andan itibaren bu coğrafyanın ve iklimin, tarihsel atmosferin özellikleriyle hemhal oldular. Bu hemhal oluş zihniyet dünyalarına, dolayısıyla düşünme ve algılama alışkanlıklarına, davranışlarına yansıyarak Anadolu'ya mahsus bir tip ortaya çıkardı. Bu Müslüman tipine başka Müslüman ülkelerde rastlayamazsınız. Rumî denilen bu Müslüman tipini Anadolu Selçukluları ve Osmanlılar temsil ettiler. Ama başka bir şey daha oldu: Akdenizlileştiler.
Sayfa 62 - Ahmet Yaşar Ocak röportajından
Reklam
Osmanlı Devletine, "Üçüncü Roma" diyebilir miyiz?
Yönetim sistemi, bazı kurumları, militarist merkeziyetçi yapısı göz önüne alındığında bunda gerçeklik payı olduğunu da kabul etmek gerekir. Ama bunu söylerken yalnız buna vurgu yapmak eksik bir yaklaşım olur. Çünkü bununla birlikte Osmanlı'nın esas itibariyle bir İslam devleti olduğunu unutmamak da icap eder. Biliyorsunuz kaynaklarda Osmanlı sultanı hep "Padişah-ı İslam" diye zikredilir. Yahut söyle diyebiliriz: Osmanlı "Müslüman Roma"dır.
Sayfa 63 - Ahmet Yaşar Ocak röportajından
Biraz sonra siyah cübbeli ve ak saçlı, gürbüz, altmışlık bir papaz bize doğru geldi ve "Müslüman Türk hanginiz?" diye sordu. Kendimi takdim ettim. "İyi ya, mademki Müslümansınız, o halde dinlisiniz, mesele yok. Bizim bu devirde düşmanımız, hangi milletten olursa olsun, dinliler değil, dinsizlerdir. Buyurun misafirimiz olun," dedi. Ben nasıl bir geniş görüşlü insan karşısında bulunduğumuzu anladım.
Sayfa 13 - Yağmur Yayınları, Osmanlıca baskısıKitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Peygamber Efendimizin, Tevrât'ta anlatılan vasıfları
Abdullâh bin Abbâs (r.a.) , birgün Kâ'b el-Ahbâr'a: " ─ Tevrât'ta Rasûlullâh (s.a.v.)'in vasıfları nasıl anlatılır?" diye sorduğu zaman, Hazret-i Kâ'b -rahimehullâh-, bu suâle şöyle karşılık vermiştir: " ─ O'nun vasıfları hakkında Tevrât'ta şunlar yazılıdır: Muhammed bin Abdullâh, Mekke'de doğacak, Tâbe'ye (Medîne'ye) hicret edecek, Şam'a hâkim olacaktır. Kendisi ne kötü söz söyler ne de çarşılarda yüksek sesle konuşur. Kötülüğe kötülükle karşılık vermez, bilâkis affeder ve bağışlar. Ümmeti de bollukta, darlıkta ve her yerde Allâh'a hamd eder. O'nu yüceltirler. Bellerine izâr bağlarlar. Kollarını yıkarlar (abdest alırlar). Savaşta saf oldukları gibi namazlarında da saf tutarlar. Mescidlerinden arı uğultusu gibi (Kur'ân ve zikir) sesleri gelir. Ezan sesleri âfâkı doldurur." (Dârimî, Mukaddime, 2)
Sayfa 72 - Erkam YayınlarıKitabı okudu
Hazret-i Mevlana'dan:
"Bu can bu tende oldukça Kur'an'nın kölesiyim; Muhammed Muhtar -sallallahu aleyhi ve sellem-'in yolunun toprağıyım. Birisi sözlerimden, bundan başka bir söz naklederse, o kişiden de bizarım, o sözden de..."
Erkam YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Rasulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- buyurur:
"Muhakkak ki ben, güzel ahlakı tamamlamak üzere gönderildim." (Muvatta', Hüsnü'l-Huluk, 8)
Erkam YayınlarıKitabı okudu
Sen Beyaz Bir Kadınsın
(...) felsefe okudumsa iktisat okudumsa gece yarıları boğazım kurumuş içim bir kalabalık sıcacık mısralar okudumsa yunus'dan senin için okudum geceyarıları sen beyaz bir kadınsın uzaktaki gözlerin aklımdan çıkmıyor sen beyaz bir kadınsın (...)
Sayfa 86 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
Muhammediler Dünya'nın bu sadık dostuna nasıl bir gönül borcuyla bağlı bulunduklarını anlamış, aylarını onun dolaşımına göre düzenlemişlerdir.
Sayfa 33 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Oysa, şimdilik düşünülen şey, sadece ona (Ay'a) bir mermi fırlatmaktı; bu da, bir gezegenle bile olsa, ilişki kurmanın pek kaba bir biçimiydi, ama uygar uluslar arasında pek yaygındı.
Sayfa 20 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
XXII
Üç tür insan vardır; 1- Kimileri kendiliğinden anlar, 2- Kimileri anlayandan öğrenir 3- Kimileri de ne kendisi anlar, ne de başkasının dediğinden anlar.
Sayfa 88 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Hükümdar başarılı olmak ve devleti tutmak için elinden geleni yapmalıdır. Başvurduğu yollar saygın ve övgüye değerdir, çünkü kalabalıklar görünüşe aldanır ve başarıya bakar, dünyada sıradan insanların üzerine çıkacak kimse yoktur, dayanak noktalarını bulan çoğunluğun karşısında söz hakkı olmaz.
Sayfa 68 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
XVIII / Hükümdarlar Sözlerinde Nasıl Durmalıdırlar?
Öyle bir izlenim vermeli ki onu duyan, onu gören herkes ne kadar merhametli, sözünde duran, dürüst, insancıl, dindar demeli. Dindar görünmesi hiçbir şeyin gerekli olmadığı kadar gereklidir. Genellikle insanlar ellerinden çok gözleriyle yargılarlar; çünkü herkes görür, ama çok az kişi ne olduğunu duyumsar. Çok kimse sen nasıl görünürsen seni öyle görür, ama gerçekte ne olduğunu çok az kişi bilir; o çok az kişi de iktidarın gücünü arkasında bulan çoğunluğa karşı koyamaz.
Sayfa 68 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
XVIII / Hükümdarlar Sözlerinde Nasıl Durmalıdırlar?
Hayvan kimliğine bürünmeyi bilmesi gereken bir hükümdar hayvanlardan tilki ve aslanı yeğlemelidir. Çünkü aslan tuzaklardan, tilki de kurtlardan korunamaz. Bu nedenle tuzaklardan korunmak için tilki, kurtlara karşı koymak için aslan olmak gerekli. Yalnızca aslan olarak kalmak isteyenler bu işten anlamayanlardır.
Sayfa 67 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
XVIII / Hükümdarlar Sözlerinde Nasıl Durmalıdırlar?
İki ayrı savaşım yolu olduğunu bilmek gerekir: Biri yasalara uyarak, diğeri zora başvurarak. İlki insanlara özgü, ikincisi hayvanlara. Ne ki çoğunlukla birincisi yetmediği için ikincisine başvurulur. Bir hükümdarın her iki yolu da iyi kullanmayı bilmesi gerekir.
Sayfa 66 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
XVII / Zalimlik ve Merhamet Üstüne
Bu noktada şunu tartışmalıyız: Hükümdar korkulacak biri olmaktan çok sevilecek biri mi, yoksa tersi mi olmalı? Buna verilecek yanıt şudur: Hem öyle hem böyle. Ama ikisini bir arada bulundurmak zor olduğu için, ikisinden birisi olmadığında sevilecek biri olmaktansa korkulacak biri olmak yeğdir. Çünkü genel olarak insanlarla ilgili şu söylenebilir: İnsanlar nankör, değişken, içten pazarlıklı, riyakar, korkak ve çıkarcıdırlar; iyilik yaptığın sürece yanından ayrılmazlar; gerekmediğinde sana kanlarını, canlarını, mallarını, mülklerini, dahası evlatlarını bağışlarlar. Oysa gerektiğinde hepsi arkasını döner. Her şeyini insanların sözlerine bağlayan ve başka hiçbir hazırlığı olmayan hükümdar batar.
Sayfa 64 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
XVI / Cömertlik ve Cimrilik Üstüne
Cömertlik kadar kendi kendini yiyip bitiren bir şey yoktur. Cömert olduğun sürece cömertlik yapacak gücün kalmaz, ya yoksul ve aşağılık biri olursun ya da yoksulluktan kaçmak için açgözlü ve iğrenç. Bir hükümdarın nitelikleri içinde dikkat etmesi gereken, iğrenç ve aşağılık biri olmamaktır. Cömertlik insanı ikisine de sürükler. Adı cömerte çıkacak diye nefret uyandıran iğrenç bir açgözlü olmaktansa, nefret uyandırmayan iğrenç bir cimriye çıkması daha akılcıdır.
Sayfa 62 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Reklam
XV
İlginçtir, sana kusursuz gözüken bir yol felaketin olurken, tam tersine, kusurlu gözüken bir yol sana güven ve esenlik sağlayabilir.
Sayfa 60 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
İlimlerin Açıklanması
İnsanlara kızmak ve onlara yönelmek Tevhid'in dışında kalır. Zira her şey Yüce Allah'tan olduğunu bilen kimse başkasına ne kızar, ne de bir şey umarak yönelir. İşte Tevhid'in gerçek makamı budur. Bu makam sıddıkların makamıdır.
Sayfa 114 - Karaoğlu YayıncılıkKitabı okuyor
İlimlerin Açıklanması
... Bu,sabahleyin erkenden abdest alarak kıbleye dönüp, "yüzümü Allah'a yönelttim" dediği halde kalbi Allah'tan habersiz olan kimsenin her gün yalan söyleyerek namaza başlamasındaki iflas durumuna benzer. "Yüzümü Allah'a yönelttim." diyen kimsenin "yüz" kelimesinden amacı bu bildiğimiz yüz ise çok kötü. Zira yüzünü gerçek olarak Allah'a değil, diğer yönler gibi bir yön olan Kabeye çevirmiştir. Kabe ise Allah'ın bulunduğu yer değil ki, oraya yüzünü dönen gerçekten Allah'a yönelmiş olsun. Allah yön ve herhangi bir yerde bulunmaktan münezzihtir.
Sayfa 114 - Karaoğlu YayıncılıkKitabı okuyor
İstanbul Ağrısı
... eğer sen yine İstanbulsan kirli dudaklarını bulut bulut dudaklarıma uzatan Sirkeci Garında tren çığlıklarıyla bıçaklanıp intihar dumanları içindeki Haydarpaşadan Anadolu üstlerine bakıp bakıp ağlıyan
Sayfa 12 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
VI
... Beliğ'in "Canımı vererek bu alemden ucuz kurtuldum" sözünü tekrar ederek, mezara girenler ne kadar bahtiyardır.
Sayfa 43 - Anonim YayıncılıkKitabı okudu
IV
Gençlik zamanında aşktan neden utanmalı. O tuhaf tavırlar gençlik günlerine hastır.
Sayfa 33 - Anonim YayıncılıkKitabı okudu
Reklam
IV
İnsan her adımını mezardan uzaklaşmak için atar. Yine her adımda mezara bir adım daha yaklaşır! (Nitekim her nefesi hayatı uzatmak için alır. Yine her nefeste hayatından bir nefeslik zamanı alır!!!)
Sayfa 38 - Anonim YayıncılıkKitabı okudu
Hak'tan gelen şerbeti, İçtik elhamdulillah. Şol kudret denizini, Geçtik elhamdulillah. Şol karşıki dağları, Meşeleri, bağları, Sağlık safalık ile,
BİR GEZ GÖNÜL YIKTIN İSE
Bir gez gönül yıktın ise, Kıldığın namaz değil. Yetmiş iki millet dahi, Elin yüzün yumaz değil.
"... sağduyulu olanlar her zaman büyük insanların geçtiği yollardan geçmeli ve öykünülmeye gerçekten değer insanlara öykünmelidir. Öyle ki o büyük insanın becerisine ulaşamıyorsa, hiç olmazsa onu andırsın. Tıpkı usta okçuların yaptıkları gibi. Vuracakları yerin çok uzak olduğunu ve yaylarının gücünün ne olduğunu bildikleri için, vurmak zorunda oldukları yerin çok üstüne nişan alarak vuracakları yere ulaşmanın yollarını ararlar. Amaçları oklarıyla o çok yükseklere ulaşmak değil, o çok yükseklere nişan alarak düşündükleri yeri vurmaktır."
Sayfa 20 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu