Niçin bir kızın alnına daha annesinin karnindayken mutlu olmak yazılıyor da; ötekini, yaşı dolunca " Bundan böyle başının çaresine kendin bak " diyerek öksüzler yurdundan çıkarıyorlar? Gerçekten, çoğunlukla Keloğlan 'in payına düşer mutluluk.
Iclal Aydin okuyucusu kitaplarinin sicakligini bilir. Diğer kitapları gibi sıcacık , kahve tadinda bir kitap. Okuyanın kendinden mutlaka birseyler bulacağı aşikar. Herkese keyifli okumalar dilerim.
Ahşap zemindeki ayak seslerinin dışında duyulan tek ses , yanlış düşündüğümü , zaman diye bir şeyin mevcut olduğunu , hatta anbean bizi tükettiğini kanıtlayan bir saatin ölümcül tiktaklarıydı.
İclal Aydın tanıyan onun ne denli Ege aşığı bir kadın olduğunu bilir. Zaten kitap kapağından da anlaşılacağı üzere kitabın gidişatı da tam bu şekilde. Bitmesin diye yavas yavas okudum resmen o kadar tatli bir roman olur mu dersiniz :) Olur :) Zeytinler , limonlar , Bağlar, bahçeler:) bazı yerlerde insan üzülerek devam etse de bir yerlerde ferahlatıyor yazarımız okurunu :)
Siyasi olaylara deyinerek zamanin zorluklarını o dönemin insanlarının çaresizliklerini ama umutlarını kaybetmeyislerini ( Nona'nin annesinin Atina'ya gitmesi ) anlatıyor. Ki bunun gibi bir sürü örnek. Nona'yi seslendirmesi müthiş. Oktay'ı betimlemesi. Hele Gülin! Sanırsınız en yakın arkadasiniz.
Düğün salonu süslemeleri günümüzdeki organizasyonlar yapabilir mi bilmiyorum okurken bu kadar gülümseten ve Tanju Okan'i tanıyamadan bizlere sevdiren bir sonra ki kitabını sabirsizlikla bekleten İclal Aydın Yine muhteşemdi:)