Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Serap Ertaş

Aynı anda, sokaklarla ilgili anılarım canlandı, çünkü biraz ileride lise vardı, her sabah ve öğleden sonraları sokaklarında yürüdüğüm yerleşim bölgesi ve öylesine sık yalnız kaldığım ev oradaydı, öyle vurgundum ki onlara canım yanıyordu.
Reklam
Naten Konser Salonu’nun girişinde yaşlı insanlardan oluşan birkaç grup toplanmış sohbet ediyordu. Ayda bir kez onlar için dans geceleri düzenleniyordu, yaşları altmış ile seksen arasında değişen erkekler ve kadınlar en iyi giysileri içinde ve sürüler halinde akın ediyorlardı, ve onların heyecanlı ve mutlu bir şekilde sıraya girişini izlemek ruhumu derinden yaralıyordu. Özellikle içlerinden bir tanesi beni çok etkilemişti. Açık sarı bir takım elbisesi, beyaz spor ayakkabıları ve başında hasır şapkasıyla, bir eylül gecesinde titrek adımlarıyla David Bagares Sokağındaki kavşakta belirdi önce, ama onu diğerlerinden ayıran şey giysileri değildi, daha ziyade yaydığı ışıktı, çünkü diğerlerini bir grubun parçası olarak algılıyorken -eşleriyle iyi vakit geçirmeye çıkmış yaşlı erkekler, birbirlerinin öyle tıpatıp aynısıydılar ki bakışlarımı başka tarafa çevirdiğim anda zihnimden kayboluyorlardı- o yalnızdı, dışarıda başkalarıyla sohbet ederken bile. Ama en dikkat çeken özelliği ondan yayılan irade gücüydü, bu topluluğun içinde benzersizdi. Kalabalık fuayeye hızlı adımlarla yürüdüğü sırada bir şeyin peşinde olduğunu, ama onu orada bulamayacağını, ve muhtemelen hiçbir yerde bulamayacağını anladım. Zaman avuçlarından kayıp gitmişti, ve beraberinde dünya da.
Nasıl ki kalp hangi hayat için attığını umursamıyorsa, şehir de içindeki muhtelif işlevleri kimin yerine getirdiğini umursamaz. Bu şehrin orasında burasında dolanan herkes bugün ölse, misal bundan yüz elli yıl sonra bile, insanların geliş ve gidiş sesleri aynı eski örüntüyü takip ederek çınlayacaktır. Yeni tek şey, bu işlevleri yerine getiren insanların yüzleri olacaktır, kaldı ki bu çok da yeni bir şey olmayacaktır zira hepsi bize benziyor olacaktır.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Nisan ayında bir sabah ağaçların dallarında tomurcuklar biter ve sararmış çimin üzerinde yeşil izler belirir. Nergisler ortaya çıkar, beyaz ve mavi anemonlar da. Sonra, sıcak hava tepelerdeki ağaçlarla oynaşır. Güneşli bayırlarda tomurcuklar patlar, orada burada vişne ağaçlarına çiçekler düşer. Ve eğer on altı yaşındaysanız tüm bu olanlar sizi etkiler, size bir iz bırakır, çünkü bu farkına vardığınız ilk ilkbahardır, tüm duyularınızla bunun ilkbahar olduğunu bilirsiniz, ve de sonuncusudur, çünkü sonradan göreceğiniz tüm ilkbaharlar buna kıyasla daha solgun görünecektir. Hele ki aşıksanız, işte o zaman... iş sadece tutunmaya bakar. Bütün mutluluğa tutunmak, bütün güzelliğe, her şeyin içinde barındırdığı tüm geleceğe tutunmak.
Serap Ertaş
@serapertas·Bir kitabı okumaya başladı
Gulliver'in Seyahatleri
Gulliver'in SeyahatleriJonathan Swift
8.2/10 · 7,1bin okunma
Reklam
136 syf.
·
Puan vermedi
·
88 günde okudu
Beowulf
BeowulfAnonim
8.4/10 · 638 okunma
Gerçekten ne düşündüğümü asla söylemem, asla gerçek fikrimi beyan etmem, ama her kimle konuşuyor olursam olayım anlatılanlara ama az ama çok katılırım, sanki anlatılanlar beni ilgilendiriyormuş gibi yaparm, içtiğim zamanlar hariç tabii, o zaman da çoğu kez aksi yönde ölçüyü kaçırırım, ta ki bu sınırı aşmış olmanın verdiği dehşet duygusuna uyanana kadar; kaldı ki bu, etkisi seneler içinde giderek artan, şimdilerde ise haftalarca sürebilen bir duygu. İçtiğim zaman bayılırım ya da hareketlerimin kontrolünü kaybederim, ki çoğu kez umutsuz ve aptalcadırlar, ama kimi zamanlar da umutsuz ve tehlikelidirler. Bu yüzden artik içmiyorum. Kimsenin bana yakınlaşabilmesini, kimsenin beni görmesini istemem, ve böyle de olmuştur: Kimse bana yaklaşmıyor ve kimse beni görmüyor.
Dünyaya bakış açınız genişledikçe, bunun sadece size verdiği acı değil, anlamı da azalır. Dünyayı anlamak, onunla aranıza belirli bir mesafe koymayı gerektirir.
Serap Ertaş
@serapertas·Bir kitabı okumaya başladı
Kavgam
KavgamKarl Ove Knausgaard
7.4/10 · 513 okunma
Reklam
Bütün zamanların en önemli casuslarından biri kabul edilen Harold Adrian Russel (Kim) Philby, “İhanet etmek için önce ait olmak gerekir, ben hiç ait olmadım” der.
Yazdıklarında hep bir diklik, alaycılık, keskin bir eleştiri, "espri komik" olan, satırlarında acıma, gönül kırıklığı, yalnızlık acısı, hüzün gibi duygulara pek rastlanmayan Hüseyin Rahmi Gürpınar'ın ölmeden önce son sözü: "Kedilerimi iyi doyurunuz!" olmuş.
Sayfa 174Kitabı okudu
2024 OKUMA HEDEFİ
8/30 kitap - %27 tamamlandı
8 kitap okudu
30 kitap
974 sayfa
0 inceleme
17 alıntı
11 günde 1 kitap okumalı.
728 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.