Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.6
sevgi ULUDAĞ
sevgi ULUDAĞ
@sevgi_uludag23
Her okurun hayali birgün yazar olmaktır.
ziraat muhendisi
lisans
konya
elazığ
193 okur puanı
Kasım 2021 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitaplar
Okuma Hedefleri
Selamlar sizlere yine oğlumla beraber okuduğumuz. Eğlenceli ve öğretici bir çocuk kitabından bahsedeceğim. Kitabın başı bizi birazcık üzdü. Çünkü depremden bahsediyordu, o günleri tekrar yaşadık o dönemde bende oğlumda deprem bölgesindeydik. Bir yandan hatırlamak iyi oldu çünkü bölgede hala daha sarılmamış yaralar var devam eden sıkıntılar var. Tez zamanda sarılması dileğiyle bizlerde elimizden geleni yapalım inşallah.
Kitap Esma öğretmenin öğrencilerine verdiği ödevi konu almış. Her bir öğrenci bir peygamberin hayatını araştırıp sınıfta anlatıyor. Sadece hayatları değil aynı zamanda peygamberlerin sıfatları da anlatılıyor. Her bir paygamber bir vagonu simgeleyerek insanlık trenini oluşturuyor. Benim bile yeni öğrendiğim bilgiler, hikayeler oldu bu kitaptan. Sizde çocuklarınıza peygamberlerimizin hayatlarını ve sıfatlarını eğlenceli bir şekilde öğretmek istiyorsanız mutlaka bu kitabı alın okuyun, okutun. Biz çok sevdik, sizinde seveceğinize eminiz. Şiddetle tavsiye ediyoruz.
Yaz tatilinde ailecek ve kuzenleri ile beraber anneanne ve dedesinin yaşadığı köye giden bir çocuğun maceralarını anlatan bir kitap. Hayvan sevgisini konu alan kitap, hayvanlara ne olursa olsun zarar vermememiz gerektiğini, onları korumamız gerektiğini maceralı ve eğlenceli bir şekilde anlatmış. Karıncadan tutunda sineğe kadar, kertenkeleden kurbağaya kadar tüm hayvanları korumalı onlara zarar vermekten kaçınmalıyız. Üstelik hayvan sevgisi ile ilgili peygamber efendimizin hayatından örneklere de yer verilmiş. Bende oğlum da kitabı çok sevdik. Tavsiyemizdir. Yazarın bir çok çocuk kitabı var. Şimdi sıra başka maceralarda..
Bu kitabı çok uzun zamandır istiyordum. Geçen Yaz almıştım, ancak okuma fırsatı buldum. Aslında konusunu ve sonunu biliyordum ona rağmen heyecanla okudum.
O dünyanın en pis kokan yerinde kokusuz olarak doğmuş olan çöpün, çamurun, kokuşmanın içinden gelen, sevimsiz büyümüş, sıcak bir insan ruhu olmadan sırf inatçılığından ve igretisinin verdiği güçle yaşayan, ufak, kamburu çıkmış, topallayan, çirkin, herkesin sırt çevirdiği, içi de dışı da mendebur Jean Baptiste Grenouille... Paris’in kokuşmuş sokaklarında, en kötü kokan yerde, bir balıkçı tezgahının altında, dunyaya gözlerini pis kokular arasında açan Grenouille… Annesi diger beş çocuğunu da aynı bu şekilde doğurmuş. Onu da balık atıklarıyla beraber çöpe atacakken, Grenouille yaşamayı seçti ve daha dünyadaki ilk sesi ile annesini idam sehpasına götürdü. Onu diger insanlardan ayıran bir özelliği vardı, güçlü bir burun ve keskin koku alma yeteneği. Buna karşın kendi bedeni kokmuyordu. Belki de bu yüzden insanlar onu yok saydı, itip kakti. Grenouille koku yeteneğini avantaja çevirmek istiyordu, kendisinde olmayan o insan kokusunu yaratmak istiyordu. Onda sadece insan kokusu değil hiçbir insani duygu emaresi yoktu. Kokuyu hapsetmeyi öğrenmeliydi, bunun için ünlü bir parfüm ustasının yanına kalfa olarak girdi. Öğrendikleri ile büyüleyici bir parfüm elde etti. Bunun için katil olması gerekse bile, ki katil olup olmamak onun umurunda bile değildi.
Okur Takip Önerileri
HAYVAN ÇİFTLİĞİ - GEORGE ORWELL
George Orwell’in Fabl türündeki bu eseri aslında Stalinizm ve Siyasal eleştiri kitabıdır. Stalinizm bir ideolojiden çok bir yönetim şeklini tanımlar. Stalin ideoloji olarak Marksizm-Leninizmi benimsemiştir. Bu açıdan Stalinizm, Marx ve Lenin'in fikirlerinin bir yorumu, toplumun değişen ihtiyaçları karşısında yeni uygulamalara gidilmesi olarak tanımlanabilir.
Kendisi de bir solcu olan Orwell, bu romanında SSCB'nin kuruluşundan itibaren meydana gelen önemli olayları kara mizah yoluyla ve mecazi bir dille anlatır.
Romandaki karakterlerinden Koca Reis (domuz) hayvanlara barış dolu bir dünya vadeden Karl Marx veya Vladimir Lenin'i, Snowball (domuz) Lev Troçki'yi, Napolyon (domuz) Josef Stalin'i temsil eder.
Bey Çiftliği’nin hayvanları çiftlik sahibinin yaptığı eziyetlere daha fazla dayanamazlar ve yönetimi ele geçirip çiftlik sahibini yani Bay Jones’i çiftlikten kovarlar. Artık kendi kendilerini yönetmektedirler. Yönetimin başına ise okuma yazma bilen ve diğer hayvanlardan daha zeki olan domuzlar geçer. Başta konulan katı kurallar zamanla yumuşatılır, her başa geçen kendi çıkarına göre kuralların maddelerini değiştirir. Kitap her ne kadar SSCB‘yi eleştirmek amacıyla yazılmış olsa da bana günümüz Türkiye’sine çok benzediğini hissettirdi. Özellikle domuzların çıkarlarına göre kurallar çıkarması ve koyunların tüm sloganları sorgulamadan tekrarlaması aşırı tanıdık geldi. Yıllardır kitaplığımda durduğu halde neden bu kadar geciktim bu kitabı okumak için bilemiyorum ve kendime çok kızıyorum. Zamansız bir kitap ve mutlaka herkesin okuması gereken bir kitap.
Leyla’nın dedesinden ona kalan yalıdan atılması ile başlıyor kitap. Daha önce başka hiçbir evde yaşamamış olan Leyla Hanım yalıyı yeni alanlar tarafından sokağa atılıyor. Ne yapacağını bilemez halde yalının önünde, valizinin üstünde otururken mahallenin gençlerinden Yusuf onu evine götürmeyi teklif ediyor. Leyla istemeye istemeye kabul ediyor ve orada başlarda zor günler geçiriyor. Fakat güçlü karakteriyle oradaki insanlarla uyum sağlıyor. Onlarla, insanlarla ilk kez bağ kuruyor.
Birbirini tanımayan ve çok başka hayatlar yaşayan birkaç insanın Leyla’nın evinden atılması üzerine birleşen ya da çarpışan hayatlarını konu alan bir kitap. Romanda tüm karakterlerin hayatları ve duyguları o kadar güzel aktarılmış ki, elinizde olmadan karakteri anlıyor ve neyin niçin yaptığını biliyorsunuz. Leyla hanım, Roxy(Rukiye),Yusuf, Ali Yekta bey, Ömer, Necla, hatta Cemile, hatta Yüzbaşı baba, paşa dede, anne ve anneannenin herbirinin hikayesini tek tek okuyorsunuz. Ben keyfle okudum sizlere de tavsiye ederim. Ben Livaneli’nin kalemini çok beğeniyorum bana göre çok güçlü bir kalemi var ve ona Türk edebiyatına katkılarından dolayı minnettarım. Kitaplarla ve sevgiyle kalın hoşça kalın.
DOĞU EKSPRESİNDE CİNAYET - AGATHA CHRİSTİE
Agatha CHRİSTİE bu romanı İstanbul’da Pera Palas Otel’de yazmış. Kitabın konusuna gelecek olursak. İstanbul’dan hareket eden lüks tren yolda kara saplanıyor ve hemen akabinde trende bir cinayet işlenmiş olduğu anlaşılıyor. Trende bulunan yolculardan biri dünyaca ünlü bir dedektif olan Hercule Poirot’dur. Bu olayı çözmesi için onu görevlendiriyorlar. Trendeki yolcuları tek tek sorguya alarak olayı çözmeye çalışıyor. Ve tabi sonunda çözüyor. Yine katilin kim olduğunu asla tahmin edemedim ve yine sonunda çok şaşırdım. Şaşmaz Agatha romanı hep böyle olur zaten. Yazarın okuduğum ikinci kitabıydı daha önce “on kişiydiler” i okumuştum. Çok güzeldi kitap ama bu biraz daha polisiye değil de daha çok dedektif romanı gibi geldi bana başlarda. Ama kitap bitince dedim ki yok bu bir polisiye roman. Polisiye be dedektif roman severlere şiddetle tavsiye ediyorum. Çok iyiydi hele sonları Efso.
Bu kitabı okuyanlar genelde sıkıcı bulmuş, evet ben de birtık sıkıcı buldum ama çok değil birtık. Kitabın ilk yarısı biraz sıkıcı ama sonra akıyor.
Kitapta çok fazla karakter var. Karakter popülasyonu fazla bir kitap. Anne, baba Bennet ve beş kızları dışında daha bir çok karakter var. Anne Bennet kızlarını iyi birer koca ile evlendirmek istiyor. İyiden kastım zengin ve soylu. Baba Bennet ise sessiz bir karakter. En büyük kız Jean uysal bir kız, ikinci kız Elizabeth dikbaşlı ve zeki bir kız diğer üç kız kardeşi koca düşkünü, evlenme meraklısı kızlar. Derken Bennetlerin evine yakın bir malikaneyi soylu, zengin ve bekar olan Bay Bingley kiralıyor ve bu bay yanında kendinden daha zengin, soylu ve bekar arkadaşı olan Bay Darcy’i de getiriyor. Bay Bingley bir balo düzenliyor ve bu balo da Bay Bingley Bennetlerin en büyük ve en güzel kızları Jane ile ilgileniyor fakat Bay Darcy Elizabeth ile ilgilenmiyor.
Burada Elizabeth ön yargıyı Bay Darcy ise gururu temsil ediyor. Aralarında çekişmeli bir aşk başlıyor. Biri gururunu öne sürüyor diğeri önyargılı davranıyor, falan.
Biliyorsunuz bu kitap bazı yayınlarda Aşk ve Gurur olarak da geçiyor. Ama bence Gurur ve Önyargı daha yerinde bir isim olmuş. Bu kitap sadece aşk kitabı değil aynı zamanda dönemin İngiltere’sinin sosyal yapısını çok güzel bir şekilde anlatıyor. Batıda kadın olmak daha kolay sanırdım ben oysa bu kitap sayesinde anladım ki kadın olmak her yerde zor. Betimlemeleri yerinde bir kitap Ben genel olarak beğendim evet belki biraz sıkılabilirsiniz ama, ben gene de okumanızı tavsiye ederim.
Kilit-Anahtar-Kapı üçlemesinin son kitabı “Kapı” ile selamlar.
İlk kitapta (kilit)sırların peşine düşüp, ikinci kitapta (anahtar) şifreleri kırmaya çalıştılar. Üçüncü kitap (kapı) da ise zincirleri kırmaya çalışarak kapıyı aralıyor, Demir ve ekibi. Demir ve ekibini yine zorlu bir yolculuk bekliyor, kapı aranıyor.
-Dünyanın her yerinde dönen oyunlar.
-Dinin siyasi amaçları için kullanılması.
-Orta Doğu üzerinde hain planlar.
-Ekonomik kriz ile dünyanın dengesini bozulmaya çalışılması.
Artık iki tarafta düşmanının kim olduğunu biliyor. Elitler yani dünya üzerinde kötü emelleri olanlar, kendi içlerinde, tabiri caizse bir taht kavgası içine düşüyorlar. Demir ve ekibi Elitlere karşı durmaya devam ediyor. Tüm kirli emelleri yok etmek için adeta bir savaş veriyor.
Yazarın zekasına ve bilgi birikimine ne kadar hayran olduğumu ilk iki kitap incelemesinde de bahsetmiştim ve bu hayranlık her kitapta biraz daha arttı. Bu üçleme size hayatı yeniden sorgulatacak. Macera ve heyecanın hiç bitmedigi akıcı ve sürükleyici aynı zamanda bilgi ve kültür dolu bu Seriyi herkese tavsiye ediyorum.
Kitabımız bir araştırma inceleme kitabıdır. Yazarımız da bir psikolog. Yazar kendi tecrübelerinden yola çıkarak bir takım araştırmalar yapıyor ve bu araştırmalar sonucunda bu kitabı yazıyor bazı duyguların aslında bize ait olmadığını atalarımızdan bize kalıtsal gen aktarımı ile geçtiğini anlatıyor. Kitabında hastalarında uyguladığı ve sonuç aldığı
Selammmmm
Kilit- Anahtar- Kapı üçlemesinin ikinci kitabı “Anahtar” incelemesi ile geldim.
Birinci kitapta olan bazı karakterler ikinci kitapta yoklar. Yeni dahil olan bazı karakterler var.
Kilit Demir ‘in şifreyi çözmedi ile bulundu. Anahtar ise şifreli metin ve parola çözüldüğünde bulunacak. Bakalım “Kapı”yı açabilecek miyiz?
Çözülen şifre yani “Kilit” üst sınıfın işini bozunca, Dini kötü emellerine alet etmeye başlıyorlar. Dini kullanacak kendilerini masum göstermeye çalışıyorlar. Hepiniz din siyasetini duymuşsunuzdur.
Okudukça anladım ki aslında bir çok kurumun amacı ve işlevi göründüğünden çok daha farklı. Bize bazı şeyleri o kadar farklı gösteriyorlar ki deli hibi desteklediğimiz şeyler aslında bizim sonumuzu getirmek için tasarlanmış oyunlar.
Yazarın donanımı beni yine ikinci kitapta da ve yeniden kendisine hayran bıraktırdı. Şiddetle tavsiye ediyorum. Herkesin ama herkesin bu üçlemeyi okuması ve uyuduğu uykudan uyanması şart bence. Bende hız kesmeden son kitaba başlıyorum. Sevgiyle ve kitaplarla kalın
SANA GÜL BAHÇESİ VADETMEDİM - JOANNE GREENBERG
İyileşmek ve tekrar savaşmak üzerine yazılmış bir kitap ve kitabın asıl vermek istediği mesaj bu: Dünya, çekilmez bir yer, seni hasta etti (edecek) ama sen iyileş ve yeniden savaş. Okurken tüyleriniz diken diken olacak. Özellikle alıntılar çok anlamlı ve vermek istediği mesajlar çok güzel. Kitap şizofreni teşhisi konan, Deborah adında, 16 yaşındaki bir kızın akıl hastanesinde yaşadıklarını anlatıyor. Bu yarı otobiyografik diyebileceğimiz bir kitap. Çünkü yazar da tıpkı kaleme aldığı karakter gibi şizofreni hastasıdır. Tamamen kendi hayatını aktarmıyor fakat, yaşadıklarından yola çıkarak yazıyor. Kısaca kendi hayatından çıkardığı dersleri hikayeleştirerek aktarıyor. Yazar kendisi de benzer duygular yaşadığı için olsa gerek, karakterin duygularını okuyucuya çok güzel yansıtıyor. Deborah’ın doktoruyla konuşma sahnelerinde iyileştiğini fark ettiğini ve bunun ona mutluluk verdiğini anlatması gözlerinizi dolduracak. Akıcı ve sürükleyici bir roman değil hatta sıkıcı bile sayılır ama ders çıkarılması gereken bir roman. Özellikle atlatmak istediğiniz Ama atlatamadığınız, psikolojik bir durumunuz varsa, takıntı olur, başka bir durum olur, mutlaka okuyun sizi anlayan birilerinin olduğunu göreceksiniz.
Kilit, Anahtar, Kapı üçlemesinin ilk kitabı Kilit incelemesi ile geldim. Öncelikle yazarın kitaplarına yansıyan zekası ve geniş çaplı bilgi birikimi beni kendisine hayran bıraktı. Kalemiyle tanıştığım için çok mutlu olduğum yazarlardan biri kesinlikle. Kitabı çok beğendim ve ara vermeden ikinci ve üçüncü kitapları okuyacağım.
Gelelim kitaba: Çok geniş bir olay örgüsüne sahip. Dünyanın farklı yerlerinden bir araya gelmiş bir grup insan, dünyada var olan sistemi yani bu kötü düzeni bozmak adına bir araya gelerek, yapılan yolsuzlukları, savaşları, ve birçok kötü amaca hizmet eden sistemleri yok etmektir. Her birinin farklı üstün özellikleri bulunmakta. çok beğendiğim ve beni çok heyecanlandıran kitaplarda genelde istemeden spoiler veriyorum. Bu yüzden fazla detay vermek istemiyorum. Bir çok alanda bilgileneceğiniz, hayatınızı çokça sorgulayacağınız, iyi ile kötünün mücadelesini göreceğiniz bir kitap.
Ortada bir kilit(şifre) var. Bu kilidi çözebilecekler mi?
Tehdit altında olan dünyayı kurtarabilecekler mi?
Mutlaka okuyun, şiddetle tavsiye ediyorum. Kitaplarla ve Sevgiyle kalın.
Renklerin krallığını fethedecekti. Kaç günaha mal olacaksa olsun…
Bir çok anlama gelen “BOHEM” burada sanatçı anlamında kullanılmıştır.
Cihangir, doğuştan tam renk körüdür. Yani her şeyi siyah, gri yada beyaz olarak görmektedir. Ailesinin serveti ve ressam kimliği
İle tanınan Cihangir’in tabloları eskisi gibi rehavet görmediği için psikolojisi bozulur.
Bir gece Paris sokaklarında boş boş dolanırken bir soyguncu ile karşılaşır ve ona direnir. Çıkan arbede sonucunu kazara soyguncuyu öldürür. Her şeyi arayıp polise anlatacakken bir anda vazgeçer. Cesetten akan kanın rengini gören Cihangir gözlerine inanamaz bu rengi ilk kez görür ve onun kırmızı olduğunu anlar. Bu güne kadar gri beyaz ve siyahtan başka renk görmemiş olduğu için bu rengin karşısında büyülenir. Bir kaç gün sonra bir kadınla tartışır ve kadını trenin altına atar ve bir renk daha görmeye başlar.
Sizce Cihangir tüm renkleri görmek uğruna bir seri katile dönüşecek mi?
Yoksa kaderine razı olup normal hayatına devam mı edecek?
Siz Cihangir’in yerinde olsanız ne yapardınız?
Yada en çok hangi rengi görmek isterdiniz?
2020 yıllarının başlarında dünyayı kasıp kavuran covid-19 namı diyar corona hayatımızı yaşanılmaz bir hale sokmuştu. Kitapta o yıllarda yaşadığımız zorluklar Yıldız’ın hikayesi ile harmanlanarak anlatılmaktadır. Küçük yaşta babası tarafından terk edilen Yıldız annesi Selma ile yaşamaktadır. Kişilik bozukluğu tanısı olan Yıldız, Lilith ile dost Havva’lara düşmandır. Lilith’yi bilmeyenler için söyleyeyim kendisi Ademin cennetteki ilk eşidir. Çocukken babasının boğazındaki Ademelmasını çok severdi Yıldız . Tıpkı babası gibi Ademelması olan Doktor Ersin ile güzel giden bir ilişkisi varken Corona patlak verir ve mesafeler aşkı öldürür. Ersin evlidir, Yıldız onu karısından kıskanır ve intikam alır. Tam aşktan vazgeçmişken Psikoloğunun aracılığı ile Derman’la tanışır. Fakat Yıldız terk edilme korkusundan bir türlü kurtulamamaktadır. Bu korku ona babası ve Ersin tarafından verilmiş bir cezadır. Bu korku yüzünden ani ruh değişiklikleri yaşamaktadır.
Peki sizce sonu nasıl bitti?
Yıldız yine terk edildi mi ?
Yoksa artık iyileşme zamanı geldi mi?
Kırkaltı farklı yazardan kırkaltı öykünün derlemesini, değerli yazar Hatice Dökmen üstlenmiş. Kibele Sanat Yayınları’ndan çıkan bu güzel hikaye kitabı kısa hikayelerden oluşuyor. Her birinin farklı konusu var. Her biri çok güzel konulara değinmiş. Kadına şiddet, yazar olmanın zorlukları, geçim sıkıntısı, aşk acısı gibi bir çok konuya değinilmiş. İçinde çokça acı barındıran hikayeler var. Zaten yaşamanın kendi değil mı acı? Bence herkesin okuması gereken bir kitap. Eminim ki kendinizden bir şeyler bulacağınız hikayeler okuyacaksınız.
