" Günlük hayatımız günlük değil de ömürlük yaşanan bir yorgunluk ve kırıklık olarak akşamları üstümüze çöküyor, bir günü daha yuvarlamış olmak daha ne kadar ve neler kaldığını bilmemekle manâsız bir bitiriş olarak, yemediğim meyvenin soyulmuş kabuğu gibi önümde, yanımda duruyordu."
Bana derler ki "Verilenler, günahları örter, perdeler." Ben de derim ki "Örtülüp, perdelenecek şeyleri azaltmak daha iyi değil mi?"
Bana derler ki "Verenin malı artar." Ben de derim ki "Malım artsın diye vermek, vermek midir, almaya hazırlık mı?"
"Size öldü dendikten sonra gözünüzün görmeye devam ettiğini düşünebiliyor musunuz? Merak ediyorum, göz kaç yıl yaşar diye. Vücudun gören kısmı ölmese, daha doğrusu vücudun ölen kısmıyla birlikte gözlerimiz de ölüme mahkum edilmeyip başka birisine nakledilse acaba 300 yıl daha yaşar mı gözlerimiz? Ya da 500 yıl? Ya kalbimiz?
"Yeni ülkeler bulamayacaksın, bulamayacaksın yeni denizler.
Hep peşinde, izleyecek durmadan seni kent. Dolaşacaksın aynı sokaklarda.Ve aynı mahallede yaşlanacaksın
ve burada, bu aynı evde ağaracak aklaşacak saçların."
"Öncesiz ve sonrasız, bağlantısız ve belgesiz tükenivermek bir ağacın, bir evin, bir pabucun hakkıdır. Bir insanın, bir insanın ama, bir Rosa'nın niçin eskidiğini bilmem gerek, yeni Rosa'yı bunun üstüne kurmam gerek."