Sen birine kendini ne kadar yakın hissedersen o da sana o kadar yakın hisseder. Oysa hissedilen yakınlık başkaydı, gerçekte olan başka. İki insan arasında her zaman iki yol vardı. Sen onu yanında sanırken o seni köprülerin ardından izleyebilirdi. Herkes kendi aklının içinde yaşıyordu. Ve gerçeği bilemezdin. Neredeyse hiçbir zaman...
Léon:
- Bilmem size de hic oldu mu?.. Bazen insan bir kitapta kendisinin de aklından geçmiş bir fikre, ta derinden hatıra gelen silinmiş bir hayale rast gelir ki bu, en ince hissinizi anlatıyor sanırsınız.
Anlayışınızla övünüyorsunuz ama bir yandan da tereddütlerle dolusunuz, çünkü kafanız işlediği halde kalbiniz ahlaksızlıkla kararmış; halbuki temiz kalpli olmayan kimsenin idrakı tam değildir.
Gerçekten bir söylemek istediğiniz var, fakat korkudan son sözlerinizi daima kekeleyip duruyorsunuz, çünkü bunu açıkça söyleyecek kadar metin değilsiniz; sizinki korkak bir arsızlıktan ibaret.
Çocuklarınız sizin değildir. O çocuklar hayatın kendine duyduğu özlemin oğulları ve kızlarıdır.
Onlar sizinle birlikte gelir bu dünyaya. Ancak sizinle birlikte olsalar da size ait değillerdir. Zira kendi düşünceleri vardır onların.
Onların ruhlarını değil, bedenlerini barındırabilirsiniz. Zira onların yarınlarda ve hayal bile edemeyeceğiniz bir yerde yaşar.