Kitap heyecan verici ama çabuk sıkılan biri iseniz bir süre sonra bırakabilrisiniz.Çünkü yazar çok detaylı anlatıyor herşeyi. Örneğin dağcılık ile ilgili anlattıklarını okuduktan sonra bir dağcıdan tek farkınız pratik yapmamış olmanız olur.Hatta yazar orjinal kitapta insan öldürmenin yollarını anlatmış ama çevirmen çevirmemiş. Bunuda belirtmiş.Ayrıca roman kahramanı da çok karizmatik. Anti amerikan propagandası cabası.Ayrıca japon kültürüne de doyuyorsunuz.
kitabı uzun uğraşlar sonucu bulup başladım acaba değicekmi diye düşündüğüm ama konusu ve yazarın anlatış tarzıyla kendimi kaybettiğim bir kitaptı helin dağcılık fobisi ayrıntısıyla anlatıldığı kısımlar beni biraz sıksada kitap harikaydı hele sonu neydi öyle kitabı bir taraftan okurken kendiniz bir taraftan olayları ve yaşadığımız dünyadaki benzerliklerini düşünür bulucaksınız kesinlikle okunması gereken bir kitap ve nicholai hel tanınması gerek bir kitap karakteri
Müthiş bir kitap. Bu kitap sayesinde "go" oyunu hakkında epey bilgi sahibi oldum. Kurgusu, akıcılığı harika. Siznde bir kitaplığınız varsa mutlaka edinmelisiiniz .
İnsanı en mutlu eden şey, ihtiyaçlarıyla varlıkları arasında bir denge olmasıdır. Bütün sorun, bu dengenin nasıl sağlanacağı. İnsan bunu belki varlıklarını yükseltip ihtiyaçlarının düzeyine çıkararak yapabilir ama bu, budalalık olur. Bunu yapmak, arada bir sürü doğa dışı şeyler yapmayı da gerektirir. Pazarlık etmek gibi, çalışmak gibi, çabalamak gibi… Öyleyse? Öyleyse akıllı bir adam dengeyi, ihtiyaçlarını azaltarak, yani onları varlıklarının düzeyine indirerek sağlar. Bunu yapmanın en iyi yolu, bedava olan şeylerin değerini bilmektir. Dağların, kahkahanın, şiirin, bir dostun verdiği şarabın, yaşlı ve şişman kadınların. Bakın bana! Ben elimdekilerle mutlu olmayı çok iyi bilen biriyim.
Kitap sinema perdesinden izleyiciye yansıtılmış gibi kurgulanmış. Kitabın ana karakteri Nikko'nun analiz edildiği ve hikayesinin anlatıldığı kısımlar ilginçti, bu kısımlar kitabın yarısından fazlasını kapsıyor. Ondan sonra klasik Amerikan, cıa ajan hikayesine döndü. Hikayenin girişi güzeldi, kitap derinliği varmış gibi başlıyor, ana karakterin hapishane dönemleri fena değildi, hikayenin gelişme ve sonuç kısımları ise yüzeysel ve tipik olmuş, şaşırtıcı değildi. Bitirdiğimde okumasam da olurmuş dedim.
Trevanian iyi bir edebiyatçı, başka bir romanını daha okumak isteyeceğimi sanmıyorum bana yetti. Kötü değil. Bu tarzı sevenler için öneririm.
Ustalaşma, sadeleştirme ve bununla beraber zerafet katmak, Japon geleneklerinde Şibumi olarak ifade ediliyor. Şibumi’nin asıl anlamı “ham hurmanın buruk tadı” imiş.