eğer büyük bir aşk hissetmeseydim ölüme
ağrılar, acılar ve işkenceler beni öldürürdü
sana duyduğum şeytani arzu
varlığımı, yokluğun serin kabrine dönüştürürdü
sen benim hiçbir şeyimsin
yazdıklarımdan çok daha az
hiç kimse misin bilmen ki nesin
lüzumundan fazla beyaz
sen benim hiç bir şeyimsin
varlığın yokluğun anlaşılmaz
galiba eski liman üzerindesin
Ağlasam sesimi duyar mısınız,
Mısralarımda;
Dokunabilir misiniz,
Gözyaşlarıma, ellerinizle?
Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel, Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu
Bu derde düşmeden önce.
Bir yer var, biliyorum;
Her şeyi söylemek mümkün;
Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum;
Anlatamıyorum.
Orhan Veli KANIK
Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da hatta sevda yüzünden ölmek de ayıp değil, bütün iş Tahir'le Zühre olabilmekte yani yürekte.
Mesela bir barikatta dövüşerek
mesela kuzey kutbunu keşfe giderken
mesela denerken damarlarında bir serumu ölmek ayıp olur mu?
Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da hatta sevda yüzünden ölmek de ayıp değil.
Seversin dünyayı doludizgin
ama o bunun farkında değildir
ayrılmak istemezsin dünyadan
ama o senden ayrılacak
yani sen elmayı seviyorsun diye
elmanın da seni sevmesi şart mı?
Yani Tahir'i Zühre sevmeseydi artık
yahut hiç sevmeseydi
Tahir ne kaybederdi Tahirliğinden?
Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da hatta sevda yüzünden ölmek de ayıp değil
Nazım HİKMET
-1-
Bir kuş tanıyordum ki, baharda,
Salkımlar açan bahçemin üstünde uçar da Akşamların ürperdiği bir sesle öterdi.
Besbelli, bu iklime yabancı,
Nerden koparak geldiği meçhül,
Endâmı uzun, tüyleri parlak, sesi vahşi
Bir kuş.
Akşamla yatan köyde sadâlar durulunca, Mehtaba yakın, gölgeli bir nokta bulunca, Hicranla kısılmış, heyecanlarla