"Hızlıca iyileşmek için kendimizi o kadar çok hırpalarız ki, otuzumuza geldiğimizde artık tükenmiş oluruz. Her yeni başlangıçta karşımızdaki insana verecek daha az şeyimiz kaldığını fark ederiz. Ama artık canımız acımasın diye kendimizi hissizleştirmek de ne büyük kayıp!"
"İyi anne ya da baba, kendini yaşayabilen kişidir. Çünkü yaşamak iniş ve çıkışları içerir. Ana-babasının bu dalgalanmaları yüreklice göğüsleyebildiğini gözlemleyen çocuk da ileriki yaşamındaki inişleri dünyanın sonu gelmişçesine algılamaz."
Sevgili Doğan hoca, tabir-i caizse, tam bir sevgi pıtırcığı kitabı yazmış. Okurken alıntı hikayelere sıranın gelmesi için sabırsızlandım. Fakat gerçekte eğitim camiasında bahsi geçen tavrı sergilemek ne kadar mümkün? Bundan emin değilim. Öğretmenliğe kutsiyet atfedip, öğretmenleri gerçek mağduriyetleri olma durumundan bu denli uzak tutmak da 'bence ütopik' dersem kızmazsınız bana umarım. Öncelikle mesleki saygınlık kriterini tazelemek ve sonrasında eğitimci kimliği ve tavrını irdelemek gerektiğine inanıyorum. Bu fikir ayrılığına rağmen okurken yine de tatlı üslubundan çıkan satırları okurken keyif aldım. Bol okumalar...
Söyleyebileceğim iki şey var bu kitaba yönelik:
*Kitap kesinlikle çiçeği burnunda ebeveyn olunan süreçte ve lohusalık sürecinde okunmamalı. Aksi halde sarsıcı olabiliyor. Zira çoğunlukla baba oğul çatışmasını göreceksiniz. Ve çetin bir arena izlerken bulabilirsiniz kendinizi.
*Anne baba tutumları bilgisi yetişkinlere aktarılmaya çalışılırken daima ebeveyn açısından yaklaşılan kitaplar tercih edilir gibi geliyor bana, fakat bu kitapta aksine çocuğun gözünden ebeveyn tutumuna yönelik ortaya çıkan tepkileri gözlemek mümkün.
Özetlersem kitap sakin bir zamanda ve aile ilgili birtakım durumlarla yüzleşmeye hazır bir anda okumaya başlanmalı bence.
Babaya MektupFranz Kafka · Can Yayınları · 201940,2bin okunma