Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bu ne yaman çelişki ?
Avrupa’nın modernliğine insanlığa verdiği değere dikkat çekip öyle olmak istiyoruz, onların elli yıl önce yaptığı şeyleri şimdi yapınca, ülkemizin parasını mültecilere yedirmiş oluyoruz. Bu ne pis siyasettir böyle. Hem Avrupalı olmak iste, hem Ortadoğulu gibi eleştir. “Rıza, birdenbire inen bu darbenin sersemletici etkisin­den kurtulmaya çalıştığı o anda, annesini lsveç'te en iyi koşullarda ameliyat ettirebileceğini düşündü. Bu ülkeye gelişi­nin en büyük yararı bu olacaktı. İsveç tıp alanında çok ileriy­di ve annesinin ameliyat, tedavi masraflarini da karşılardı. Akıl almayacak kadar insancıl bir tutumları vardı sağlık ko­nusunda.
Sayfa 164Kitabı okudu
Bir devlet savaş alanında kaybettiği ölülerini kendi halkına göstermemek için sansür uygulamaya başladığı an, o devlet savaşı bu kararın alındığı tarihten itibaren kaybetmiştir.
Reklam
İşte Irak! Bir balyoz indi. Kime? Çoluk çocuk, kadın, yaşlı, öksüz, yetim 750.000 insana. Bir medeniyet yok oldu. Canlı ve cansız, tam bir kıyım.
Tarihimiz bir sömürüler, göçler, savaşlar, sürgünler ve her türlü kökün yok edilişi tarihi.
vazgeçme, dışarı adım atmadır.
Çocukluğumuzdan beri bize söylene gelen şeyin aksine, zekâ uyum sağlamayı bilmek anlamına gelmiyor– ama öyle bir zekâ türü varsa bile bu köleliğin zekâsıdır.
Reklam
" Dünyadaki bütün karanlıklar, çok küçük bir mumun ışığını ve nurunu dahi söndürmeye kâdir değildir."
Churchill'in de Goeben'in kaçışını Yakın Doğu ve Orta Doğu halklarına büyük felaket getirecek bir sürecin başlangıcı olarak tanımlamış olmasına hiç şaşırmamak gerekir. Liberal emperyalist anlatı, zaten bu yollarla kökleri savaş öncesine dayanan Yakın Doğu ve Orta Doğu'ya ilişkin İngiliz tasarım ve niyetlerini kesif bir sis perdesinin ardına atmayı başarmıştır.
Sayfa 326
“Somut olan, elle tutulup gözle görülebilen, her zaman kitleye soyut olandan daha kolaylıkla nüfuz eder; onun içindir ki bir ideal yerine somut nitelik taşıyan, yöneltilebilen, başka bir sınıfa, ırka ya da dine dönük düşmanlığı dile getiren sloganlar siyaset pazarında daha çabuk benimsenir. Çünkü bağnazlığın öldürücü ateşini körükleyebilecek en büyük güç, nefrettir.”
Reklam
İngiliz Deniz Kuvvetleri Bakanı Winston Churchill, Avrupa'nın uçurumun en kenarında dolaştığı, fakat Birinci Dünya Savaşı'nın henüz patlamadığı, İngiltere'nin de savaşa taraf olmadığı bir tarihte, 28 Temmuz günü verdiği bir talimatla, yapımı tamamlanmış olan Sultan Osman ve Reşadiye'yi teslim almak üzere İngiltere'de bulunan 1.300 Türk denizcisinin zırhlılara çıkmasının ve gemilere Osmanlı bayrağı çekilmesinin engellenmesi talimatını vermiştir. Sancak çekme töreninin yapılmasına sadece yarım saat kala verilen bu emrin sonucunda, Osmanlı subaylarının protestolarına karşın İngiliz deniz piyadeleri güvertelere çıkmış, kaptan köşklerine el koymuşlardır. İngiliz hükümeti de Churchill'in Osmanlılar için inşa edilmiş iki zırhlının İngiliz donanmasına katılması yolundaki görüşünü hiç duraksama göstermeksizin benimseyecek, 31 Temmuz günü yani Osmanlı İmparatorluğu'yla Almanya arasında ittifak anlaşmasının imzalanmasından iki gün önce, tüm bedelleri ödenerek büyük fedakârlıklarla Osmanlılar için satın alınmış olan zırhlılara el koyma kararı alınacaktır. Böylece, Sultan Osman I bir çırpıda HMS Agincourt, Sultan Mehmet Reşat ise HMS Erin olup çıkar.
Sayfa 319
384 syf.
·
Puan vermedi
·
107 günde okudu
En kaba haliyle antropoloji yani insanbilimi, geçmiş ve günümüz toplumunda yaşayan insanların çeşitli yönlerini inceleyen bir bilimdir. Bu kitap ise devlet, bürokrasi, siyaset ve antropoloji, devlet antropolojisi, antropolojide tarım ve köylülük, kent calismalari ve antropiloji, is antropolojisi, feminist antropoloji, antropolojide Müslüman kadın ve faillik, antropolojide etnik azjnlik ve konar-gocerler, spor antropolojisi, dil antropolojisi, medya ve iletişim antropolojisi, sağlık antropolojisi başlıklarında ve başlıklardan da anlaşılacağı üzere bir çok temada antropolojik bir inceleme olarak karşımıza çıkmaktadır. Her bir bölüm kendine has çok değerli bilgiler, önemli tartışmalar ve yanıt bekleyen bir takım sorular barındırmaktadır. Özellikle birçok çalışma ve kaynağa atıflarda bulunması devam okumalar icin merak ve ilham uyandırmaktadır. Benim değerlendirmem bu kitap okunması gereken önemli bir kaynaktır.
Kültür Denen Şey
Kültür Denen ŞeyKolektif · Metis Yayıncılık · 201830 okunma
Küba devriminden sonra JFK yönetimi tarafından CE­PAL'in "kalkınmacı" fikirlerinin benimsenmesiyle, 1960 yılında Milli Birlik Komitesi'nin reformculuğu ve 1960-1980 sürecinde başlıca ekono­mik model olarak ithal ikameci sanayileşme modelinin benimsenmesi ara­sında doğrudan bir ilişki vardır. Aynı ilişki 80'li yılların sonunda gözlem­lenir, ama taban tabana zıt yönde. Bu kez liberal yeniden ekonomik yapı­ lanma programlarında karar kılan 1980 darbesi generalleri merkez ülkele­rindeki Fordizmin krizi ve Amerikan hükümetinin sıkı para politikalarıyla karşı karşıyadır; bu uluslararası konjonktür 1960'taki albayların giriştiği "ilerici" ve "reformcu" macera için hiç de elverişli değildir.
ABD ambargosu ve Türk silah sanayisi:
Türkiye'nin askeri teçhizat konusundak i bu bağımlılığı ancak 1974'te Kıbns Banş Harekatı esnasında acı bir şekilde hissedilir. Çıkartma sırasında kendi askeri teçhizatının kullanılmasına karşı çıkan ve Amerikan askeri yar­ dımlarının, Kongre' de oylanan yasa uyarınca "ABD başkanının onayı olmak­ sızın amaçları dışında kullanılmaması" gerektiğini ileri süren ABD, Türki­ye'ye askeri ambargo koyar. Bu gelişmeler Türk askeri çevrelerinde Ameri­ka'dan bağımsız olma isteği uyandırır. 8o'li yıllarda TAİ, NUROL gibi kuruluşlar eşliğinde "ulusal " bir silah sanayisinin kurulmasıyla bu alanda öneml adımlar atılır. Ancak bu sanayi de bir anlamda ABD'ye bağımlıdır; zira söz konusu olan, lisans anlaşmaları çerçevesinde teknoloji transferidir.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.