Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Oturup müzik dinlerken hayatımın düşündüğüm kadar aptalca ve amaçsız olmadığına dair bir his oluşmuştu. Parçalar yerine oturdukça yavaş yavaş şekillenen, çok iyi düzenlenmiş kocaman bir bilmece gibi gelirdi. Dinlediğimde beni mutlu eden ve sakinleştiren bir duygu akımı olurdu sanki. Beraberinde ümit taşır ya da bir şeylerin geleceğini işaret ederdi.
Zihnimle gözlerimle gördüklerimden fazlasını görüyordum. Bazen saatlerce yatak odamda oturur, resim veya hiçbir şey yapmadan sadece oturup, kendi dünyamın içine dalar ve sıradan dünyamı oluşturan her şeyin ötesine geçip uzaklaşırdım.
Reklam
Değişiyordum. O sıralar bunun farkında değildim; ama yeniden mutlu olmak ve beni mutsuz eden şeylerin bazılarını unutmak için yeni bir yol bulmuştum. Hepsinden önemlisi kendimi unutmayı öğrenmiştim.
Konuşamamak, insanlarla sıradan ilişkiler kurmamda her zaman en büyük engel olmuştur. Bana en acı veren engelimdi; çünkü konuşamazsa insan kaybolmuş gibi olur, milyonlarca şey söylemek isterken bir kelime bile edemez. Yazmam gayet iyiydi, fakat sadece yazılı kelimelerle anlatılamayan, "hissettirilemeyen" bazı duygular da vardır. Yazmak, ölümsüzleştirebilir ama sesin yaptığı gibi iki insan arasındaki boşluğu kapatan bir köprü kuramaz.
Sayfa 164
Tony, bana dünyadaki her şeyi Tanrı'nın bîna ettiğini söylediğinde ona pis bir yalancı olduğunu söylemiştim çünkü babam, evleri sadece duvar ustalarının yapabileceğini söylemişti ve Tanrı'nın bir duvar ustası olmadığını biliyordum.
Pederlerin neden bütün duaları Latince okuduğunu ara sıra kendime sorardım. Kardeşim, bunun bütün azizlerin sadece Latince konuştuğundan ve Tanrı'nın İngilizce anlamadığından kaynaklandığını söylemişti.
Reklam
Müzik dinledikçe beni mutlu eden ve umutlandıran bir duygu akımı oluşuyordu adeta. Müzik, beraberinde bir şeylerin olacağına dair vaatler ve umutlar getiriyordu.
Hayatımda yeni bir gün diye bir şey yoktu, her gün bir öncekinin tekrarıydı. Hiçbir değişiklik ya da değişiklik umudu söz konusu değildi.
Kitaplar evimizde pek sık görülmezdi. Ekmeğin daha önemli olduğu düşünülürdü. Karnımızı doyurmak zihnimizi doyurmaktan daha önemli bir işti.
Reklam
Sol Ayağım
Dünyamın temeli sarsılmış gibiydi. Hayatın tadı kaçmıştı. Herşey gördüğümden ve hissettiğimden farklıydı.
Herkesin yapacak bir şeyi vardı. Onları meşgul edecek, zihinlerini ellerini faal tutacak şeyler. Hayatlarını bir bütün kılacak ilgi alanları, faaliyetleri ve amaçları vardı. Bütün bunlar enerjilerine doğal bir kaynak ve doğal bir ifade ortamı sağlıyordu. Benimse yalnızca sol ayağım vardı.
Sayfa 81
Eskisi gibi umursamaz ve mutlu olmak istiyordum.  Ama çocukluğun sona erdiğini biliyordum. Çocukluğun neşeli umursamazlığı ile yetişkinliğin acısı ve hayal kırıklığı arasında asılı kalmıştım.
Sayfa 80
Yaşandı,beni mutsuz etti,bir dönem acı verdi,fakat sonunda kendi içimde daha güçlü olmamı sağladı.
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.