Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Homo Sapiens - Dilin gelişimine dair
"İkinci bir teori, dilimizin dünyayla ilgili bilgi paylaşımıyla zaman içinde evrildiğini öne sürer ve elbette en önemli bilgiler, aslan ve bizonlarla değil insanlarla ilgili olanlardır. Bu teoriye göre dilimiz dedikodu yapma aracı olarak evrilmiştir ve Homo sapiens her şeyden önce sosyal bir hayvandır, sosyal işbirliği hayatta kalma ve üreme için kritik öneme sahiptir. Kadın ve erkek bireyler için aslanların ve bizonun yerini bilmek yeterli değildir, asıl önemli olan kabilede kimin kimden nefret ettiğini, kimin kiminle ilişkiye girdiğini, kimin dürüst ve kimin hilebaz olduğunu bilmektir."
Kolektif Kitap
Okuyalım okutturalım
Fikri Sahada Materyalizme ve İslam'a Göre İnsan / Muhammed Kutub İslam'ın Etrafındaki Şüpheler / Muhammed Kutub Biz Müslüman mıyız? / Muhammed Kutub İnsanlık Tarihinde Gelişme ve Duraklama / Muhammed Kutub İslam'da Sosyal Adalet / Seyyid Kutub Dünya Barışı ve İslam / Seyyid Kutub İslam Düşüncesinin Özellikleri / Seyyid Kutub İşte
Reklam
Seyit Kutub’un hezeyanları!
Seyit Kutub’un Hazreti Osman efendimiz hakkındaki akıl almaz iftiraları ile zekât konusundaki İslam’a zıt, sosyalizm benzeri sözlerini iki yazımda kaleme almıştım. Pek çok okuyucum Seyit Kutub’u böyle bilmediklerini ifade ederek başka hatalarının olup olmadığı konusunda sorular sordular. Bu itibarla kendisi hakkında bir yazı daha almaya karar
Jrnerasyon fenomenini bir teori olarak ilk ele alan 1923 yılında yazdığı "Kuşaklar Sorunu" makalesiyle Karl Mannheim olmuştur. Mannheim'a göre insanlar ebeveynlerine benzediklerinden daha çok yaşadıkları zamana benzerler. Bir başka deyişle Mannheim, kuşakların döngüselliğini değil, tarihin ve sosyal olayların kuşaklar üzerindeki etkilerini dile getirmiştir..
Sayfa 25 - Mundi KitapKitabı okudu
Görülüyor ki, Marksist teori biçimsel olarak on dokuzuncu yüzyıl Avrupa'sındaki sosyal ve siyasal çatışmaların karakterini yansıtmaktayken, işlevselci teori de, aynı açıklıkla, hiçbir zaman bir emekçi sınıfı ideolojisi geliştirmemiş; hiçbir zaman bir emekçi sınıfı hareketine tanık olmamış; sosyal hiyerarşinin, büyük ölçüde, gevşek bir doku içinde ilintileştirilmiş ve üyelikleri kişisel yeteneğe bağlı sayılan örgütlü statü gruplarından oluştuğuna inanılan ABD'deki toplumsal durumu yansıtmaktadır (Bottomore, 2000: 225).
Harika bir akşamdı...
Bu akşam çok sevdiğim sosyalist bir abimle muhabbet ettik. Bana çağımızın ideolojisinin anarşizm olduğunu söyledi ve kendisinin bir sosyalist olarak bir anarşist gibi yaşadığını ifade etti. Anarşizmi teorik olarak anlayanların onu pratiğe dökemediğini ve pratiğini yaşayanların da teoriden bihaber olduğunu söyledi. Türkiye'de okuduğunu anlama probleminin olduğunu ve bütün dünyada da belli bir ideolojiye sahip olan insanların mücadele vermekten ziyade demokratik dairede dönüp dolaştıklarını ve bu yüzden de herhangi bir aksiyonun bir yerde neşet edemediğinden dem vurdu. Teori ve pratiğin bütünleşik şeyler olduğunu ve ona göre bir hayat tarzı benimsediğini ifade etti. Gençlerin sorunlar karşısında sahada aktif olarak sorumluluk almaktan çekindiklerini de ifade etti. Atatürk ile herhangi bir probleminin olmadığını fakat felsefe okuyan birçok insanın neden ulusalcı söylemde ayak dirediğini anlayamadığını söyledi. Ve özel olarak çevresel problemler ile ilgilendiğini ve bu noktada insan kazanma ve aksiyon bağlamında nasıl bir seyir izlediğinden bahsetti. Daha birçok konu hakkında konuştuk... Türkiye'nin gelecekte; sosyal demokratlar, muhafazakarlar ve liberaller arasında şimdiden geçişkenliklerinin arttığı için Ekrem İmamoğlu'nun cumhurbaşkanlığı döneminde halkın tepesine uzun dönemler bir kez daha binileceğini düşündüğünü ifade etti. Kırmızı kitap ve devlet güvenliği mevzusuna da değindikten sonra olaysız ayrıldık. Bu arada sağ olsun hesabı o ödedi. 😂🙏💯✌️🔥
Reklam
Velayet-i Fakih (Fakih’in velayeti veya yönetimi) ilkesi İran İslam Cumhuriyetinin temelini teşkil eden kuruma ve kurumun başında bulunan Veliy-i Fakih’e işaret eden bir kavramdır. Fakihlerin yönetimi teorisi, esas olarak Şii İslam anlayışı ile Sünni İslam anlayışı arasındaki temel farktan ve Şiiliğin Sünnilikten ayrıldığı noktadan mülhem ortaya
Sayfa 52 - Velayet-i Fakih: Makam-ı Muazzam-ı Rehberi (Büyük Önderlik Makamı)Kitabı okudu
Tanzimat devresindedir ki, bazı işlerle, bazı yazılar, Avrupa'da kaynıyan hukukî, siyasî, sosyal, edebî bazı fikirlerin nihayet müslüman Osmanlıların kafalarına kadar gelip yetiştiğini gösterir. Genellikle Türklerin milli psikolojisini inceledik, iddiasında bulunanlar, bu kavmin fikriyattan çok fiiliyâta (işe) değer verdiğini söylerler... Bu hüküm pek de hatalı olmasa gerek: Gerçekten Türklerin teori ve düşünme ile uğraşıp yorulmaktansa, başkalarının teorik düşüncelerinden çıkan pratik sonuçları uygulama ile işi kolaylaştırmayı seçtiklerini gösteren tarihî olaylar pek çoktur...
"Toplum bir tiyatrodur," "Sosyal hayat dağılmış rollerin icrasıdır." Sosyolojideki "teori" (theory) ile edebiyattaki "tiyatro" (theater) kelimeleri, Grekçedeki hakikat anlamına gelen alethia kelimesiyle etimolojik olarak yakından ilişkilidir. Bu kelime, meydana çıkarma, açığa çıkarma, gizinden arındırma anlamına gelir. Hem teorinin hem de tiyatronun peşinde oldukları şey, insana ve topluma dair görünmez olanı meydana çıkarmaktır.
Sayfa 99 - Pinhan YayıncılıkKitabı okudu
Eyyy dedikodu! Sen nelere kadirsin.
İkinci bir teori, dilimizin dünyayla ilgili bilgi paylaşımıyla zaman içinde evrildiğini öne sürer ve elbette en önemli bilgiler, aslan ve bizonlarla değil insanlarla ilgili olanlardır. Bu teoriye göre dilimiz dedikodu yapma aracı olarak evrilmiştir ve Homo sapiens her şeyden önce sosyal bir hayvandır, sosyal işbirliği hayatta kalma ve üreme için kritik öneme sahiptir. Kadın ve erkek bireyler için aslanların ve bizonun yerini bilmek yeterli değildir, asıl önemli olan kabilede kimin kimden nefret ettiğini, kimin kiminle ilişkiye girdiğini, kimin dürüst ve kimin hilebaz olduğunu bilmektir.
Reklam
Postmodernite ve Sosyal Teori
Postmodern yazarlara göre, bir bilim olarak sosyolojinin içinde doğduğu modern çağ kapanıyor ve onun yerine postmodern bir çağa geçiyoruz. ...Postmodern dönemde kişi, Aydınlanma projesinin hayal ettiği gibi, hakikat ya da bilgiye ulaşmak için değil, haz için yazar. Benzer şekilde okuyucu da hakikate ya da bilgiye ulaşmak için değil, haz için okur. (62) ...Postmodernistlere göre hakikat diye bir şey yoktur. Hakikat Aydınlanma'ya ait bir değerdir ve çoğuldur. ...Postmodern perspektiften sosyolojik teori, ne rasyoneldir, ne de doğru. Postmodern sosyologlar, düşünsel disiplin ve düzen telkin eden kişiler değillerdir. ...Bazı postmodern sosyologlar temsil krizini aşmak için, teori inşa etmekten bütünüyle vazgeçmek yoluna gitmişlerdir. ...Postmodernlere göre dünya karmaşık, kaotik ve arapsaçı gibidir: Bugün Pekin'de kanat çırpan bir kelebek, gelecek ay New York'daki rüzgar sistemini değiştirebilir (65). ...Artık medyanın gerçekliği yansıtıp yansıtmadığı sorun değildir; onlar gerçeklik olmuştur. Yani biz gerçekliğin olmadığı veya hipergerçeklik durumunu yaşıyoruz. (62) Rosenau, P.M.; Post-Modernizm ve Toplum Bilimleri, Çevre. T.Birkan, Ark yay. Ankara, 1998, s.55-80. (65) Age. s. 155-221
Sayfa 56 - Ekin Yayınları, 17. BaskıKitabı okuyor
Hayatın Anlamı
1.kısım Hayatın anlamı nedir?" sorusu hakiki bir soru mu yoksa yalnızca hakiki gibi görünen bir soru mudur? Tanrı, stratejik bir amaçla dünyayı yaratmış göksel bir mühendis değildir. O, dünyayı yalnızca kendi memnuniyeti ve yaratma hazzı uyarınca yaratmış bir sanatçıdır. Philosophical Investigations" gibi bir çalışmada
56 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Anarşist Banker
Portekizli yazar Fernando Pesso'nın kült eseri Huzursuzluğun Kitabı'nı okumadan önce yazarı tanımak için okudum bu kitabı. Anarşist Banker, ince bir kitap olmasına karşılık savunduğu fikrler açısından hayli düşündürücü bir kitaptı. Soru cevap şeklinde ilerleyen anlatıda sade ve anlaşılabilir dil kullanmış yazar. Kitabın konusu; doğal
Anarşist Banker
Anarşist BankerFernando Pessoa · Can Yayınları · 20201,483 okunma
LIBYA: KADDAFİ'NİN İSLÂM SOSYALİZMİ
Albay Muammer Kaddafi 1 Eylül 1969'da kansız bir darbeyle Kral Idris es-Sunusi'yi tahttan indirip Libya'yı bir cumhuriyet olarak ilan etmesiyle iktidarın dizginlerini eline geçirdi. Sonrasında, Kaddafi Arap dünyasının İslâmcı reformist bir mesaj taşıyan radikal bir lideri haline geldi. Yönetiminin ilk evresinde, 1 Eylül
Sayfa 243 - İzKitabı okudu
Peki ama Goffman sembolik etkileşimci değil miydi? Öyle yazmıyor muydu üniversite yıllarımızda bizlere giriş derslerinde okutulan kitaplar? Üstelik bu kitapların kendileri de yine Anglosakson kökenli giriş kitaplarının çevirileri değil miydi? Becker da Heretik'ten çıkan bir diğer kitabında "etiketleme teorisi" ifadesinin talihsiz
851 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.