"Seçkin, saygın, güç beslemiş olan yiğit kağanına ihanet etti. Üstte Tanrı, kutlu yer, su; eçim kağanın devletini kabul etmedi olacak, Dokuz Oğuz budun yerini, suyunu terk edip Çin'e gitti."
Orhun Anıtları, Bilge Kağan Bengütaşı, Doğu Yüzü.
Büyükler nasıl yaşıyordu? Acaba niçin yaşadıklarını bir an olsun düşünmüşler miydi? Tanrı bilir. Düşünseler de bu soruya ne karşılık verirlerdi? Herhalde hiç karşılık vermezlerdi. Her şey o kadar basit, o kadar açık ki! Yaşamanın güç olacağı, bazı insanların dertten , kaygıdan bunalacağı, ömürlerinin bitmez tükenmez çalışmalar içinden geçeceği hatırlarına bile gelmezdi.
Sayfa 144 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarKitabı okudu
Mesela deniz.Tanrı eksik etmesin ama bizden uzak olsun daha iyi. İnsana hüzün vermekten başka şeye yaramaz. Baktıkça ağlayacağınız gelir. Bu uçsuz bucaksız su kitlesi önünde ruh ezilip büzülür. Hiç değişmeden, alabildiğine uzayıp giden bu güzel manzarada yorulan göz, dinlenecek bir yer bulamaz.
Sayfa 119 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarKitabı okudu
İşi latifeye dökecek olursak, kentimiz uyanıp kendine gelmesi için bir at sineğine ihtiyaç duyan, soylu ama iri ve hantal bir ata benziyor. Bana öyle geliyor ki, tanrı beni hiç ara vermeden peşinizden koşarak her birinizi uyandıracak, nasihat edecek ve azarlayacak bir at sineği olarak kentin başına sarmış.
Sana bu geride kalmış dertlerimi anlatmamın sebebi , seni kelimelerle ifade edemeyecek kadar çok sevmem ve bu mutluluğum için Tanrı 'ya şükrediyor olmam .En kabına sığmayan düşlerimde bile senin yanında olduğum kadar mutlu olduğumu ve ileride bizi bekleyen güzel günleri hayal edemezdim .
Sayfa 245 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
başımızın üstündeki gök aşkına, taptığımız
tanrı aşkına
o uzak Cennet'te kavuşacak mı ruhum
meleklerin Lenore dediği o kutsal kıza? –
meleklerin Lenore dediği o güzel, ışıklı kıza?"
yanıtladı Kuzgun "Asla"
-Peki Tanrı beni neden cezalandırmadı? Karokep ısrarla bildiğini okuyordu.
-Çok basit, çünkü siz Tanrı olmadığınız gibi, Tanrı da siz değilsiniz. Tanrının ve sizin savaşma tarzı, hedefleri, duyguları farklıdır. Siz nefretle yaşıyordunuz, Tanrı ise sevgi demektir. Siz Tanrı’yı öldürmek istiyordunuz, Tanrı
ise sizin ne zaman ruhen canlanacağınızı bekliyordu.
Sefahat düşkünü bir kimsenin ahlaken düşük dürtülerle hareket ettiği açıktır. Ancak ekonomik alanda değerlendirdiğimizde, “onun müsrifliği, terzilere, hizmetçilere, aşçılara ve hayat kadınlarına iş imkânı sağlarken, tüm bu kişiler ise fırıncıların, marangozların vb. iş hacimlerini artıracaktır”.
Sefahat düşkününün doyumsuzluğunun topluma yarar sağladığını söyleyen Mandeville daha da ileri giderek, kişisel ahlaksızlıklara dayanmaksızın refaha kavuşmuş ve güçlü hâle gelmiş bir ülkenin var olmadığını söyler.
Dönemin İngiltere’sini hicveden Arılar Meseli, refah içinde yaşayan ama ahlaken kokuşmuş, yolsuzluklara bulaşmış bir arı kovanını anlatır. Yozlaşmadan rahatsızlık duyan mitolojik tanrı Jüpiter, bu kovana ahlaklılığı ve erdemliliği benimsetmesi için bir kraliçe arı gönderir. Gerçekten de, yeni kraliçe arının yönetimi altında arılar bu kez; azla yetinen, gösterişten, lüksten uzak duran, elindekini başkasıyla paylaşan mütevazı, hırslardan uzak, erdemli hayatlar sürmeye başlarlar. Ne var ki bu kezde yükselme, lüks yaşama hırslarını kaybeden arılar daha az çalışmaya başlarlar ve kovan giderek daha yoksul bir yere dönüşür ve zamanla eski refahtan eser kalmaz.
"Din diye adlandırılanların çoğu, hayata karşı bilinçsiz olarak düşmanca bir tavır taşımıştır. Gerçek din, yaşamın Tanrı'nın gözüne hoş görünen hazlarla dolu olduğunu ve eylemsiz bilginin boş olduğunu öğretmelidir. Herkes, dinin kurallar ve ezbere dayalı öğretisinin büyük ölçüde aldatmaca olduğunu görmelidir. Doğru öğretiyi kolayca fark edersiniz. Onu yanılmaksızın tanırsınız çünkü içinizde, bunun daima bildiğiniz bir şey olduğu duygusunu uyandırır."
Bir şeyi çok fazla istemek iyi değildir .Bazen şans ters de dönebilir yoksa .Ayarında istemeyi bilmeli kişi ,Tanrı ile ya da tanrılarla iyi geçinmenin yolunu bulmalı .