Ama doğum günüm falan gibi nedenlerle öyle efkârlıydım ki içimde bunca efkâra yer olmasına bile şaşırmıştım. Tek başıma kaldıramayacağım kadar çok insan vardı içimde.
Çoluk Çocuk kadar olmasa da keyifli bir kitaptı. Yine şarkılarla, fotoğraflarla, yazarlarla, kitaplarla, mekânlarla, kayıplarla ve her şeye rağmen yaşamla, nostaljiyle dolu bir anlatı. Bir sırt çantası hazırlayıp yollara düşesi geliyor insanın okurken, tabii hayaller/hayatlar... Bu kez rüyalarla da zenginleşen bir tarzı var ayrıca ama bu kitaba mistik bir yan katmış ve o kısımlar bana çok fazla tat vermedi, onun dışında severek okuduğum gayet güzel bir anı kitabıydı. Seviyorum Patti'nin sanatçı ruhunu.
Sayfa 188'den bir alıntı bırakayım buraya:
"Yorgun ama mutluyum, bir şekilde şehrin gizemini çözdüğüme inanıyorum. Komidinin çekmecesinde resimli bir cep haritası var, küçük bir Sabrosa rehberi; Macellan'ın doğum yeri. Mutfak masasında dünyayı çevreleyen bir gemi çizdiğimi hatırlıyorum hayal meyal. Babam kahve yapıyordu, bir yandan da ıslıkla Lisbon Antigua'yı çalıyordu. Kahve cezvesinden çıkan sese karışan notaları duyabiliyorum neredeyse. "Sabrosa" diye fısıldıyorum. Biri emniyet kemerimi bağlıyor. Odanın köşesindeki ahşap yatak almış başını gitmiş sanki, her şey pek de ehemmiyeti olmayan kısa bir aradan ibaret."
Maymun YılıPatti Smith · Domingo Yayınevi · 2020175 okunma
6.5/10
"İnsan güzel bir kitap okuduğu yerden nasıl ayrılabilir?" (sayfa: 68)
Bir iz bırakmaz, hatta okuduğun ânda bile öyle seni vurmaz bu öyküler. Ama yaşadığın hayatın sıradanlığı ile barıştırabilir. Öyle sıradan ânlardan oluşuyor ki çünkü; trafiğe takılmış bir belediye otobüsünde sıkılmış insanlar, arkadaşlarınla bir yerde oturup başka bir arkadaşınızın tuhaflıklarını konuşurken bir şeyler yiyip içmek, gıcık olduğunuz bir komşunuzun size güzel bir aşure getirmesi gibi basit şeyler bu öykülerde anlatılanlar. Bir cafede geç kalan arkadaşını beklerken ya da trafiğe takılmış bir otobüste okunup hoş vakit geçirilecek bir kitap bence. Fazlasını beklemezsen sende hoş bir his bırakabilir. Bilmiyorum, bana iyi geldi okumak. Ya da "Barış Bıçakçı'yı seviyoruz kardeşim, yalan mı söyleyelim"?
7.5/10
Tam yağmurlu bir hafta sonu battaniyenin altında kahve eşliğinde bir çırpıda, güzel hislerle okunacak bir kitap. Eğlendiren, hüzünlendiren, azıcık da düşündüren gayet hoş bir dostluk/aşk öyküsü.