Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Ümit Turgut

Sabitlenmiş gönderi
Allah düşmanlarınızı sizden daha iyi bilir. Gerçek bir dost olarak Allah yeter, bir yardımcı olarak da Allah kâfidir.
Sayfa 85 - Nisa 45
Reklam
330 syf.
10/10 puan verdi
·
14 günde okudu
Uçurtma Avcısı
Uçurtma AvcısıKhaled Hosseini
9.2/10 · 164,2bin okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Ve okurken sanki o Kalaşnikof dostumun ensesine bastırılıyor
Sürekli 1974 yılındaki o günü, hastane odasını, Hasan'ın dudak ameliyatından sonraki uyanışını düşünüyordum. Baba, Ali, Rahim Han onun yatağının çevresinde toplaşmış, bir el aynasında yeni dudağını inceleyen Hasan'ı izlemiştik. O odadakiler şimdi ya ölmüştü ya da ölmek üzere. Ben hariç. Sonra, bir şey daha gördüm: Çizgili kumaştan bir yelek giymiş bir adam, Kalaşnikof'unun namlusunu Hasan'ın ensesine bastırıyor. Patlama babamın evinin bulunduğu sokakta yankılanıyor. Hasan asfalta devriliyor; karşılıksız bağlılığa adanmış yaşamı ondan ayrılıyor, hızla uzaklaşıyor; tıpkı kovaladığı, rüzgâra kapılmış uçurtmalar gibi.
Sayfa 199Kitabı okudu
Hasanın Rahim Han'a Emiri sorması
Çaylarımızı yarılamıştık ki, Hasan seni sordu. Amerika'da olduğunu, bundan fazlasını da bilmediğimi söyledim. Hasan'ın senin hakkında öğrenmek istediği çok şey vardı. Evlenmiş miydin? Çocukların var mıydı? Boyun ne kadardı? Hâla uçurtma uçuruyor, sinemaya gidiyor muydun? Mutlu muydun? Bamiyan'da dost olduğu bir Farsça öğretmeninin ona okuma-yazma öğrettiğini anlattı. Sana bir mektup yazsa, eline geçmesini sağlar mıydım? Peki mektubunu yanıtlar mıydın? Seni, babanla yaptığımız birkaç telefon görüşmesinden tanıdığımı, dolayısıyla bu soruların çoğunun yanıtını bilmediğimi söyledim. O zaman bana babanı sordu. Duyunca da, yüzünü ellerinin arasına gömdü, ağlamaya başladı. Gecenin sonuna kadar, bir çocuk gibi, hıçkıra hıçkıra ağladı.
Sayfa 188Kitabı okudu
Reklam
Son cümlenin ağırlığı sadece kitabı okuyanlar anlyabilir
Rahim Han'ın aradığı gece karanlıkta yattım, gözlerim panjurların arasından sızan ayışığının duvarlara çizdiği koşut, gümüş çizgilere diktim. Bir ara, galiba şafaktan hemen önce, uyuya kaldım. Ve rüyamda Hasan'ı gördüm; karda koşuyor, yeşil çapan'ının ucu yere sürtünüyordu; siyah, kauçuk botlarının ezdiği kar çıtırdıyordu. Omzunun üstünden geriye bağırdı: Senin için, bin tane olsa yakalarım!
Sayfa 176Kitabı okudu
Gözlerimi bavullarımıza çevirdim. Bu görüntü, içimi Baba'ya karşı acımayla doldurdu. Yaptığı, tasarladığı, uğruna dövüştüğü, kaygılandığı, düşlediği onca şeyden sonra yaşamının özeti işte buydu: Tepeden tırnağa bir haval kırıklığı olan bir oğul, iki tane de bavul.
Sayfa 116Kitabı okudu
Oysa bu, benim görülen değil bakılan, duyulan değil dinlenen biri olabilmek için tek şansımdı.
"Çocuklar boyama kitabı değildir. Onları en sevdiğin renklere boyayamazsın."
Ümit Turgut
Bir kitabı okumayı düşünüyor
Dil Belası
Dil Belasıİmam Gazali
9.4/10 · 7,2bin okunma
Reklam
Ondan sonra olanları doğru dürüst anımsamıyorum. Yalnız bütün gördüğüm, Danyar'ın koca çuvalın altında iki büklüm yukarı tırmandığıydı. Başını öne iyice eğmiş, dudaklarını sımsıkı kapatmıştı. Ağrıyan bacağını güçlükle atarak, yavaş yavaş yürüyordu. Her yeni adımın ona ne büyük acı verdiği her an duraklayıp başını silkeleyişinden belliydi. Üstelik yukarı çıktıkça yana doğru yalpalaması da artmıştı. Onu böyle yalpalatan sırtındaki ağır çuvaldı. Duyduğum korku ve utançtan boğazımın kuruduğunu anımsıyorum. Sanki Danyar'ın sırtındaki koca çuvalı ben taşıyormuşum, o dayanılmaz ağrı benim bacaklarımdaymış gibi korkudan katılıp kalmıştım. İşte gene sendeledi, bacağının sancısından başını salladı. Onunla birlikte ben de sendeledim, gözlerim karardı, toprak altımda gidip gidip gelmeye başladı...
Ancak onlardan tek bir ricam olacak: Beyler, oğullarım yetişkin olduğunda, paraya ya da başka bir şeye erdemden daha fazla önem verdiklerini görürseniz, benim sizi rahatsız ettiğim gibi sizler de onları rahatsız edin cezalandırın. Bir hiç oldukları hâlde kendilerini bir şey sanır, yapmaları gerekenleri yapmaz ve hiçbir değerleri olmadığı halde bir değerleri olduğunu düşünürlerse, benim size yaptığım gibi onları eleştirin. Böyle yaparsanız, hem ben hemde oğullarım, sizden hak ettiğimiz karşılığı almış oluruz. Artık ayrılma vakti geldi çattı, ben ölmeye, sizler de yasamlarınızı sürdürmeye gidiyorsunuz. Hangisinin daha iyi olduğunu sadece tanrı bilebilir,
Sokrates'in alaycılığı yargıçları kızdırır ve bu kez daha büyük bir oy farkıyla onu ölüme mahkûm ederler. Sokrates, cezanın kesinleşmesinden sonra, haksız yere mahkûm edildiğine inandığını söyler ve konuşmasını şöyle bitirir: "Artık ayrılma vakti geldi çattı, ben ölmeye, sizler de yaşamlarınızı sürdürmeye gidiyorsunuz. Hangisinin daha iyi olduğunu sadece tanrı bilebilir.
889 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.