İnsanlığın mutluluğunu sağlamak için Tanrı’nın bir gün bize sonsuz sevinçler vereceği umuduyla bedenin güzelliğini hor görmek, güçlerini azaltmak, hızını durdurmak, iştahlarımızı oruçla köreltmek, kısacası tabiatın nimetlerini tepmek, yüksek bir din çabasıdır; ama araçsız, boş bir erdem kuruntusuyla ya da belki hiç gelmeyecek yoksulluklara önceden alışmak kaygısıyla insanın bedenine eziyet etmesi, nefsini köreltmesi, aşırı bir deliliğe düşmek, kendine yok yere zulüm, tabiata karşı nankörlük etmek, Tanrı’nın verdiklerini ona borçlanmak istemez gibi çiğnemektir.
…Lucas, şuna inanıyorum ki bütün insanlar dünyaya en azından bir kitap yazabilmek için gelmiştir, başka bir şey için değil. İster sıradan ister çok özel olsun, önemi yok, yazmayan kişi yitik insandır, iz bırakamadan gelip geçer.