Keyfe bağlı bir yönetimin yasal bir yönetim olabilmesi için, halkın onu kabul etmeye ya da etmemeye yetkisi olmalıdır. Ancak o zaman yönetim keyfe bağlı olmaktan çıkar.
Dünya iki yüzlülükte altın çağını yaşıyor. Hemen her alanda bir ikiyüzlülük almış başını gidiyor. Araştırmaların, bilimin bunca ilerlemesine, üniversite mezunlarının, akademisyenlerin bunca çoğalmasına karşın en önemli sosyal konular içerik olarak köydeki Dilber teyzenin seviyesini aşmıyor çoğunlukla.
Mesela şiddet mevzu. Tüm dünyada yükselen
"...kim olursa olsun, bir adamın kendi başına verdiği buyruklar; hiçbir zaman yasa olamaz. Hatta egemen varlığın bile, özel bir konuda verdiği buyruk yasa değil, sadece kararnamedir; bir egemenlik işi değil, bir yönetim işidir."
Sayfa 36 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
DİPÇE :
Hans Kohlhase(1500-1540) yılları arasında yaşamış, bir Sakson asilzadesinin keyfi bir uygulaması sonucu haksızlığa uğradığından, adaleti kendi sağlamak üzere Saksonya eyaletine karşı mücadeleye girişmiş bir tüccardır...
Yazar H.V. Kleist bu gerçek hikayeyi Michael Kohlhaas adıyla 1800'lü yıllarda kaleme aldığında adalet kavramı
“İyi yönetilen bir devlette cezalar azdır. Bunun nedeni bağışlamaların çokluğu değil, suçluların azlığıdır: Çökmekte olan bir devlette suçların çokluğu cezasız kalmalarına yol açar.”
Politik yaşamın ilkesi egemen güçtedir. Yasama gücü devletin yüreği, uygulama gücü de beynidir; bütün öbür parça lara canlılık sağlar.
Beyin felce uğrasa bile insan yine yaşaya bilir. İnsan aptal kalır ama, yine de yaşar. Ama yürek görevi ni göremez olunca, canlı varlık da ölür.
*****
Sayfa 97 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
İnsan özgür doğar, oysa her yerde zincire vurulmuştur. Falan kimse kendini başkalarının efendisi sanır ama, böyle sanması, onlardan daha da köle olmasına engel değildir.