Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Müslüman'ın hedeflediği ve düşmanlarına karşı müdafaasını üstlendiği vatan, rastgele bir toprak parçası değildir. Müslüman milliyeti, herhangi bir hükümranlık milliyeti değildir. Müslüman'ın içerisinde barındığı ve yabancılara karşı müdafaa ile mükellef olduğu kabilesi, kan ve soy bağının bir araya getirdiği kabile değildir. Müslüman'ın, altında yaşamaya razı olduğu ve uğrunda şehid olduğu bayrak, bir ulusun bayrağı değildir.
Sayfa 171 - Beka YayınlarıKitabı okuyor
"Anadolu deyince hep bu görüntüyü anımsayacağım artık. Toprak ve gökyüzü, geceleyin boşluğu bir anda dolduran yıldızlar, yeşille sarının uyumu. Mavinin çağrıştırdığı umut ve özgürlük."
Reklam
Annelik nedir, ne değildir...
Bir çocuk düşünün hayatı boyunca ihtiyacı olacak sevgiyi, güveni ve teslimiyeti annesinden öğrenmiş bir çocuk. (Anne: Baba olabilir, büyükanne/ büyükbaba ya da ücretli bir bakıcı olabilir, hepsini aynı tanım için kullanacağım.) Herhangi bir zaman diliminde çocukluğunu güzel anılarla hatırlayan bir yetişkin varsa, o çocuğa hayatın gerçek
Paranın hammaddesi olan gümüş ve altın ancak gerçek değeri kadar itibar görüyor, o da elbette demirinkinden daha az. Tıpkı ateş ve su gibi, demir de insanlar için elzem; oysa kıtlık değeri gibi aptalca bir kavrama takılmasak gümüş ve altın olmaksızın hayatımızı pekâlâ sürdürebiliriz. Çünkü Tabiat Ana, toprak, hava ve su gibi en büyük nimetlerini şevkatle ve bile isteye burnumuzun dibine koymuş, işimize yaramayan şeyleri de gözümüzden saklamış.
Sayfa 81 - CanKitabı okuyor
Toprak elementimiz eksik olabilir Köklenip bağlanamama sebebimizin nedeni bu olmalı Zamansız yağan Nisan yağmurunu Burnunun direği sızlayana kadar ruhuna ulaştırmak Güzelliğin bedenimdeki rengi olmalı Bitmesin istersin bazı hislerin beklersin sabırsızlıkla Mayamız toprak o yüzden seviyoruz belki de toprak kokusunu Suyun fazlasının çamur yaptığı
Saki, yüzün Cemşid'in kadehinden güzel; Uğrunda ölmek sonsuz yaşamaktan güzel; Işık saçıyor ayağını bastığın toprak, Bir zerresi yüz binlerce güneşten güzel.
Sayfa 108Kitabı okudu
Reklam
“Bu elementlerin fonksiyonlarını kaybetmeleri doğal ve gizemli dediğimiz iki şekilde meydana gelir. Doğal fonksiyon kaybı dört farklı ölüm biçimine neden olur. Eğer vücut bir yaralanma neticesinde kan kaybederse su elementi azalmış olur ve sonuç ölümdür. Eğer birinin boğazını sıkarsak ya da bir şekilde nefes almasına mani olursak bu durumda da onu hava elementinden mahrum etmiş oluruz. Kişi boğularak can verir. Eğer donarsa ateş elementinden mahrum kaldığı için ölür. Eğer vücudu bir şeye çarparak parçalanırsa da toprak elementi dağılmış olur. Bu durumda da ölüm kaçınılmazdır.
KORİDOR YAYINCILIK - 183Kitabı okuyor
“Allah, Âdem’i dört maddeden yaratmıştır. İlk olarak toprağı kullandı ancak toprak sertti ve kolayca ufalanıyordu. Toprağı toz haline getirerek ikinci element olan suyla karıştırdı. Bu toz ve su karışımını yoğurarak ona insan biçimini verdi. Ama bu figür çok dayanıksızdı ve her dokunuşta şekil değiştiriyordu. Bu yüzden üçüncü element olan ateşi yaratıp insan figürünün dış kabuğunu kuruttu. Böylece esnek bir tene sahip olmuştu. Ama çok ağırdı. Bu yüzden göğüs kısmına koyduklarından bir kısmını oradan aldı. Kalan boşluğun da sonra çökmemesi için orayı dördüncü element olan havayla doldurdu. Böylece insan vücudu tamamlanmış oldu. Artık dört temel elementten oluşan bir varlıktı insan. Toprak, su, ateş ve hava
KORİDOR YAYINCILIK - 183Kitabı okuyor
...Dalların altında, hava toprak toprak, taze taze kokuyor, insanın ağzında da kaynak suyu tadı bırakıyordu.
Sayfa 266 - Metis Yayınları, Yedinci Basım: Temmuz 2023Kitabı okuyor
Hı?
17. yy.'da Jan Baptista van Helmont adında son derece fiyakalı bir isme sahip Belçikalı bir bilim adamı vardı. Günün birinde, büyükçe bir saksının içinde yetiştirdiği bir söğüt ağacını tarttı. Tam beş sene sonra aynı işi yeniden yaptı. Söğüt ağacı bu beş yıl içinde büyümüş ve 75 kilo almıştı. Ama ortada çok tuhaf bir durum vardı! Ağacın saksısındaki toprak sadece üç-beş gram azalmıştı!!! Söğüt ağacı, bu 75 kiloyu nereden almıştı peki!
Sayfa 180Kitabı okudu
Reklam
Belki
Belki bir gün bulursun beni Aklında, yüreğinde,ruhunda Ömrüm ömrüne denk gelir belki Sonsuzluğu buluruz gözlerimizin içinde Belki bir gün Bitmeden gün Üstümü örtmeden gece Toprak kokusuyla Belki güleriz yine Göz bebeklerimizin kahkahasında Belki... O sevgiliye... Sonsuz sevgilerle... Onur Özkaya
Ben gönlünü toprak sandım taş imiş. Meğer taşa tohum ekilmez imiş...
Kendini kaybetmek mi, visalin son bedeli? Mahrem çizgilerine baktıkça örtünen sır; Belki de benliğinden kaçabilene hazır. Hatıra küpü, devril, sen de ey hayal, gömül! Sonu gelmez visalin gayrından vazgeç, gönül! O visal, can sendeyken canını etmek feda; Elveda toprak, güneş, anne ve yâr elveda!
Gündönümünde hayal tükenince ne olur? Toprak anlamayınca kalbimden geçenleri?
Türk Fırtınası diyor ki;
Siyasi partiler, sermaye, tarikat ve cemaatler ile medya bir milli güvenlik sorunu haline gelmiştir. Toplumunun sorunlarına çözüm bulmak yerine mevcut sömürgeci düzenin sürdürülebilir olması adına oyunu değil oyuncuyu değiştirme gayretleri bunun en geçerli delilidir. Yabancılara mülk, toprak, maden ruhsatı ve yurttaşlık satışı ile ülkeye getirilen mültecilerin ülkede kalması yönünde ki çabaları diğer önemli bir sebeptir. Toplumdan kopuk kendi gizli niyetlerine uygun çabalarını topluma dayatma ve hukuksuz devlet yönetme ve halka hizmet edeceklerine sömürgeci sermaye yararına halktan yetkiyi aldıktan sonra halkı unutan bir zihniyetin sonu gelmiştir. Çaresi devrimdir. Önder Karaçay
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.