Bundan yaklaşık 20 yıl önce Mor ve Ötesi solisti Harun Tekin herkesin söylediği bir sözü herkesten farklı söyledi: Bir Derdim Var... İnsan olmanın doğası dert kavramı ile iç içe tabii ki ama bu dile getiriş tarzındaki içtenlik ve derinlik bir dert olsun eksilmemize yardım etti belki de.
Dertli insanların ortak dertlerinden biri de sadece kendi dertleri ile dertlenmemeleridir diye düşünmüşümdür her daim. Bir yerde beş yüz yaşında bir zeytin ağacı kesilmiş kesilmiş, bir anne kedi açık bırakılan bir pencere yüzünden kaybolmuş, bir fotoğraf sanatçısı çektiği fotoğraf sebebiyle intihar etmiş, bir çocuk yetimhanede günlerce işkenceye maruz bırakılmış... gibi gibi
Gök Mavisi Denizdeki Ev bu dertlerden biri üzerine fazlasıyla neşeli ve fazlasıyla karamsar renkleri o kadar başarılı bir biçimde birleştirmiş ki benim için yazarın tüm kitapları artık okuma listesine eklendi.
Her karakter üzerine verilmiş fazla mesai, araya sıkıştırılmış basit görünümlü her cümlenin ikincil anlamlarının düşündürücülüğü, kapaktaki renkli çizimin aslında uçurum kenarını resmetmesinin zıtlığı bir okur olarak aldığım keyfi en tepe noktaya koymada ayrı ayrı birer destek.
Bir Derdim Var... hatta birden çok derdim var fakat bu kitap o dertlerden biri değil.
Okuduğunuz için teşekkürler.
Üst kalite fantastik eser ortaya koyabilmek kesinlikle kolay bir başarı değil, anlıyorum ama bile isteye seviyeyi bu kadar düşürmek de okur olarak kalp kırıcı.
Birinci kitap bir hazırlık kitabıydı. Anlattıkları değil anlatacakları olan bir kızın arz-ı endamı bir nevi. Kabul edip okuduk.
İkinci kitap yer yer üst seviye keyifti. Katilleri tanımak, katillerin arasında kendi özünü öldürmek pahasına katil olmak zorunda olanları tanımak, katil olmayanları tanımak... Gladyatör bölümleri ayrıca mutluluk vericiydi.
Peki ya üçüncü kitap... O kadar bekleyip de sayfaları zor zor çevirip okunan üçüncü kitap...
Bir video vardır, bilinir. Oraya kocaman çorbacı yazmışsın. Ne var, diyorum... Mercimek, diyor. Hayallerimle oynadın. Kelle lazım, paça lazım... Mercimek ney? İşte üçüncü kitap o mercimek çorbasıdır.
Spoiler...
Hele kitabın sonu. Tanrının iki gözünü kör edip tek güneş, tek ay... eşittir denge denilerek okurla alay edilen. Ben yazdım, böyle olacak işte denilerek... Dert ki ne dert... Üç cisim problemi misin sen? Kaos çağı mı oluyor, dengesiz çağlar mı gelip gidiyor üç güneş olunca?
Okuduğunuz için teşekkürler.