Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

İlayda

341 syf.
·
Puan vermedi
Kendimizi değiştirebilir miyiz?
Merhaba, bugün üzerinde çokça konuşulan bu kitap hakkında ben de bir şeyler söylemek istiyorum : Atomik Alışkanlıklar. Son zamanlarda, özellikle de sosyal medyada birçok kez paylaşıldı ve çok beğenildi. Aslında ben de oradan görüp okumak istedim.Kitap genel akışı itibariyle beni de ilk anlardan itibaren içine çekti diyebilirim. Yazarın akıcı kalemi sizi alıp götürüyor, siz farkına varmadan... Yazar bu kitapta bize "Ufak değişiklik hayatınızda büyük değişimler getirebilir." diyor bir yerde. Bize yerleşmiş alışkanlıkları ufak adımlarla değiştirebiliriz ve yerine daha verimli, üretken olmamızı sağlayan alışkanlıklar koyabiliriz. Kitap bölümlere ayrılmış ve adım adım anlatmış, bu okuyucuyu sıkmadan gerekli yerleri vurguluyor bence. Kitabın bu denli popüler olmasını da ben buraya bağlıyorum: netlik. Kitap, birkaç aydır düzenli okuma yapamayan bana iyi geldi diyebilirim. Üzerimdeki ataleti aldı. Ama onun dışında diğer kişisel gelişim kitapları ile benzer şeyleri okuduğumu düşünüyorum. Bilirsiniz ya insanoğlu ne tembellikten vazgeçiyor ne de tembelliğini bırakmaya çalışmaktan. Ne yardan ne serden geçmek misali...
Atomik Alışkanlıklar
Atomik AlışkanlıklarJames Clear · Pegasus Yayınları · 202210,6bin okunma
Reklam
272 syf.
·
Puan vermedi
Eser kurtuluş savaşı döneminde 1920-1923 seneleri arasında peyderpey olarak gazetede yayımlanan fikir yazılarının derlenmiş hali. Yakup Kadri o dönemde,kendine göre, yapılan hatalara, eksikliklere değiniyor. Aynı zamanda asıl sorunun cahillik olduğunun da defalarca altı çizilmiş. Bazı noktaları anlamsız bulsam da genel olarak Milli Mücadele dönemimizi anlayabilmek ve farklı bakışlardan okumak için güzel bir eser. Teşekkürler ve keyifli okumalar.
Ergenekon 1 - Milli Mücadele Yazıları
Ergenekon 1 - Milli Mücadele YazılarıYakup Kadri Karaosmanoğlu · İletişim Yayınları · 201078 okunma
92 syf.
5/10 puan verdi
nasıl olsa gerçeğe ihanet etmeden bir şeyleri anlatma olanağı yoktur.
"Bu yeryüzü panayırında hiçbir şey yapmadan durmak, sizleri seyretmek uğruna sürekli para ve değer kaybediyorum." Bu taze bir inceleme olacak, kitap elime aldığım gibi bitti çünkü. Yazar eserini çok genç yaşta yazmış ve ilk eseriymiş. Kamburluk bir alt metin olarak anlatılmış, bedensel bir kamburluktan ziyade hayatın aslında hepimize yüklediği yorgunlukların bizi nihayetinde dönüştürdüğü "kambur"dan bahsediyor. Bu kambur bizi " yaşama da ölüme de yakın tutuyor" aslında... Bir konusu yok, yazarın anlatmaya çalıştığını sezebiliyoruz yalnızca ; kitabın hacmine göre altını çizdiğim epey cümle var ama bu cümleler kopuk kopuk dolayısıyla anlatım hem zorlaşmış hem de sıkıcı hale gelmiş. Belki de aslında sıkıcı olmalıydı bilemiyorum. Aslında bir şey bildiğimiz yok da yazmaya çalışıyoruz işte bir şeyler... . "Daha sonraları yerimi yadırgamamak için, yükselme isteğimi bir türlü anlayamam." Teşekkürler, iyi okumalar.
Kambur
KamburŞule Gürbüz · İletişim Yayıncılık · 20196,1bin okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
80 syf.
·
Puan vermedi
Cemile
Merhaba, bugün Kırgızistan'ın büyük yazarı Cengiz Aytmatov'un kaleminden Cemile'yi inceleyeceğim. Savaşın içinde bir aşk hikayesi... Savaşın yalnızlığını, eşleri ve oğulları asker olan kadınların yaşadıklarını, ve bunun içinde aslında hiç olmaması gereken ama olan bir aşk üçgenini okuyoruz. Hatta bu üçgendeki kişilerin biri çok sonradan anlıyor aşık olduğunu. Belki de aşk değildir, aşk zannetmiştir duygularını kim bilir. Gerçekten bir solukta okunacak kadar kısa bir öykü, aynı zamanda Cengiz Aytmatov'a da şöhretini kazandıran bir eser. . . Orhan Veli'nin şu dizeleriyle nedendir bilmem çok özdeşleştirdim bu hikayeyi "Her şey birdenbire oldu Birdenbire tütmeye başladı duman topraktan Filiz birdenbire oldu, tomurcuk birdenbire Yemiş birdenbire oldu Birdenbire Birdenbire Her şey birdenbire oldu Kız birdenbire, oğlan birdenbire." Teşekkürler ve keyifli okumalar 1000k ailesi.
Cemile
CemileCengiz Aytmatov · Ötüken Neşriyat · 201932,5bin okunma
100 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Bugün Atatürk zamanında çok ses getiren, o dönem Kur'an-ı Kerim'den sonra en çok okunan kitap olarak tarihe geçen bu eseri inceleyeceğim. Kitap genç bir ülke olan ve 6 Aralık 1917 yılında bağımsızlığını ilan eden Finlandiya'nın nasıl kalkındığını anlatıyor. Finlandiya'nın kalkınmasındaki esas unsur "eğitimde eşitlik" ilkesi; eğitim sunulan her birey onlar için çok özel ve ülkenin her yerinde eşit bir eğitim veriliyor. Eğitime ciddi bir masraf ayırılıyor, öğretmenlik ülkenin en saygın mesleklerinden biri. *Eğitim küçük bir ülkenin güvencesidir. Kitapta, toplum devlet ilişkisi; " her halk layık olduğu şekilde yönetilir." ilkesi bastıra bastıra anlatılıyor. Finlandiya aslında coğrafi olarak çok elverişli bir ülke değil. Ama buna rağmen ülkenin kendi kendine yetebilmek için çabaladığı, tarımda, eğitimde, ticarette ulusallığın ön plana çıktığı bir ülke olmayı hedefliyor. İşte bütün bunlar bu ülkeyi eğitimde birinci yapıyor. Gerçekten çok ufuk açıcı bir kitap, okuduktan sonra Atatürk'ün neden o dönemde okul müfredatına alınmasını istediğini anlayacaksınız. Teşekkürler.
Beyaz Zambaklar Ülkesinde
Beyaz Zambaklar ÜlkesindeGrigory Petrov · Karbon Kitaplar · 099,5bin okunma
Reklam
210 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
25 saatte okudu
"Yaşamak" deyince ilk önce güzel yaşamak gelir insanın aklına. "Be adam sen de bu hayatı yaşamaya gelmişsin!" derler, hayatı güzel yaşayanlara. Bu da bir "yaşamak" hikayesi aslında ama hakkı verilmiş, cefası cekilmiş bir "yaşamak"... Öyle ki kendine verdiği "yaşamalıyım" emri beş 'canını' toprağa vermek zorunda bırakmıştır kendisini.... İşte bu böyle bir "yaşamak" hikayesi.
Yaşamak
YaşamakYu Hua · Jaguar Kitap · 201633,6bin okunma
80 syf.
7/10 puan verdi
Bir Kadının Yaşamından 24 Saat
Aslında ismi itibariyle çok sıradan gibi görünen fakat karşılaşılması oldukça zor olan bir olay örgüsüydü. Bir kadının yaşamından 24 saati okuyoruz, evet. Fakat bu 24 saat herkesin başına gelebilecek türden bir 24 saat değil. Dışarıdan bakıldığı zaman pek çok insanın - hatta neredeyse tamamımızın - aynı şekilde davranmayacağı ve hatta hoş görmeyeceği ama kadının neredeyse 20 yıl unutamayacağı kadar etkilendiği bir olayı okuyoruz. Aslında bir deli cesareti, çılgınlık demek daha doğru olur. Kitapta beni etkileyen ve aynı zamanda oldukça yoran şey betimlemelerin çok fazla olması ve cümlelerin nokta yokmuşçasına uzatılmasıydı... Sanırım betimleme bir kitap olsaydı o kitap bu olurdu, çoğu Zweig eserinde olduğu gibi... Kitap hakkında düşündüklerim bu kadar sanırım... Okuyacak olanlara şimdiden keyifli okumalar dilerim.
Bir Kadının Hayatından Yirmi Dört Saat
Bir Kadının Hayatından Yirmi Dört SaatStefan Zweig · Karbon Kitaplar · 2017127,1bin okunma