Günlerden birinde Mecnûn’u bir duvarın üstünde, ayaklarını sallandırmış oturururken buldular. Kerpiçten duvarın üstünde gayet neşeli ve bahtiyardı. Kendince konuşuyor, işaretleşiyor, gülüyordu. Gelip geçenler bu hale bakıp gülmedeydi. Nihayet bir gönül eri oradan geçti. Kalbiyle bakınca Mecnûn’un yanında Leylâ’nın da oturmakta olduğunu gördü...