Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Sylvia

Sylvia
@tugbaox
beni yıkıp yeniden inşa etmeye zorlayan kitaplara hayranım.
Günlükler 07.04.22 / 4:31
Şu an yaşadıklarım hep zamanında ölmemiş olmamın acısı.
Reklam
Femist Okumalar
Bu burada dursun, feminist okuma yapacağım zaman yararlanırım.
ipek

ipek

@readwithtonks
·
12 Temmuz 2022 00:06
Bu listeyi bu kitapları elimden geldiğince okumak için kaydediyorum. Özellikle de Feminizm ile ilgili düşünceler içeren kitapları okumak istiyorum çünkü bu konuda ortada gezinen çok ama çok fazla fikir var ve ben bu konuda da kitapları kendime esas alma taraftarıyım. Sizden binlerce kilometre uzakta olan, tanışma ihtimaliniz bile olmayan birinin
ekşi’de denk geldim, burada da dursun istedim
“iyi insanlar başkalarıyla mutlu olurlar, birbirleriyle değil”

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Sahilde Kafka 19. Bölüm Hkkn. (Spoilerımsı)
Kütüphanede feminist kadın örgütünden gelen iki kadınla Oşima’nın yaptığı tartışma yanlı ve abartılıydı. Bu bölüme kadar çok iyi gelen hikaye bu bölümde “sığ” diyebileceğim bir tartışmaya sahne oldu. Okurken önce “Marukami kadın düşmanı mı?” oldum sonrasında ise “hee tamam toplumsal cinsiyet eşitliğini temel alarak non-binary bireyleri ön plana çıkartmak istemiş” dedim. Fakat her ne olursa olsun iki kadının ideolojiye saplanmış kalan yüzeysel insanlar olarak tasvir edilmesi ve Oşima’nın onlara tarihten başta Aristoteles olmak üzere başka önemli kişiliklere atıf yaparak entellektüel anlamda “ezmesi” bana çok samimi gelmedi. Okurken rahatsız oldum. Sonuçta eğer o iki kadın ,kadın-erkek eşitliğini amaç edinen toplumsal bir örgüt adına araştırma yapabilecek nitelikteyse, Oşima’ya da benzer entellektüellikte cevap verebilecek karakterler olmaları gerekliydi. 19.bölümü kurgudaki bir zayıflık olarak gördüm.
Gece İç Döküşü
Bazı şeyleri zor yoldan öğrendim fakat öğrenebildim. Bütün farkındalıklarım için teşekkür ederim. Özellikle de kitaplara teşekkür ederim; hayatımı kurtardıkları ve beni daha iyi bir insan yaptıkları için.
Reklam
Zor Yollar ve Biz
Bazı yollar zordur ama yürünmesi lazımdır diyerek Alice Miller’ın, Yetenekli Çocuğun Dramı ismli kitabına başladım.
Bir yorumda rastladım…
“Kara kışın ortasında çiçek açacağız, yeminler çok sağlam.”
Martin Eden’a Dair
Kitabı yarıladığım için kitaba dair hayal kırıklığımla ilgili birkaç söz söylemek istiyorum. Yarılayana kadar çok sabrettim ama yıldızım barışmayacak galiba. Öncelikle kitapta alıntı yapabileceğim hiçbir cümle bulamadım. Cümleleri genel olarak çok etkisiz buldum. Martin Eden’ın -a.k.a. Jack London- kendi mücadelesi ise çok yavan ve klişe geldi. Yazar olmak isteyen fakir genç zengin kıza aşık oluyor. So what?? Edebiyat dünyasının yarısı öyle yani. Bunu anlatırken benzersiz bir üslup kullanırsın anlarım, ama bu haliye çok yetersiz bir hikaye hissi aldım. Akıcı bir hikaye orası ayrı. Bir de Ruth’la Martin’in aşkı çok cringe’di. Okurken böyle “ıyyy” oldum. Ruth ise inanılmaz sinir bozucu, sığ ve biraz da aptal gibi. Martin onu fiyakalı elbiseler, yapılı saçlar ve pahalı saç aksesuarları ile görmeseydi aynı hislere sahip olur muydu? Sanmam… Herkese çok övdüğü ve puanı yüksek olduğu için çok büyük hevesle başladım ama kitabı yarılamama rağmen hayal kırıklığım geçmiyor. Bakalım son dakika golü gelecek mi yoksa Martin Eden benim için “herkesin bayıldığı fakat benim hiç sevmediğim ve okumayı zaman kaybı olarak gördüğüm” kitaplar rafında mı yerini alacak? 🤔
Ruhun güneşi sonsuzdur, dünü yoktur.
Alıntılardaki sayfa numaralı Hkkn.
Arkadaşlar Marcel Proust’un Mahpus isimli eserini bu zamana kadar ebook olarak ve yky’nın iki ciltlik baskısından okuduğumdan dolayı alıntılar basılı kitaptaki sayfa numarasıyla uyuşmamaktadır. Şimdi pembe kapaklı basılı kitaba geçtiğimde fark ettim. Kimi kitapları ebook olarak kindle’dan okuyorum ve kindle’da yazan sayfa numarasını ekliyorum alıntılara fakat uyuşmazlıklar olabiliyor. Bilgilendirme yapma ihtiyacı hissettim. Sevgiler.
Reklam
İnanç Üzerine
Çok klişe olan fakat anlamının üstünlüğünü yaşadıkça öğrendiğimiz cümleler vardır. Benim için bunlardan bir tanesi “neye inanırsan onu yaşarsın.” cümlesi. Mesela bir insanın sizi sevdiğine inanıyorsanız, yaptıkları sizin için bir önem taşımaz; sizi aldatabilir, kötü davranabilir fakat siz dersiniz ki “hayır, beni seviyor. beni sevdiği için bu şekilde davranıyor”. Ve o kişiden uzaklaşmazsınız. Ya da tam tersi; bir kişi ısrarla sizi sevdiğini söyler, size hediyeler alıp çeşitli sürprizler yapar ve sizin tek düşündüğünüz “bu kişinin benden çıkarı ne acaba?” olur. Her iki durumda da bir süre sonra inandığınız şey sizin gerçekliğiniz olur ve sevildiğinizi zannedildiğiniz fakat aslında aşağılandığınız bir ilişkide kalabilir ya da sizi seven bir insanla güzel bir ilişki yaşama potansiyeliniz varken bunu yok edip gece yatağınızda tek başınıza oturup bütün vaktinizi çalıp düşünmemenize neden olmasını umacağınız yeni bir kitaba başlarsınız. İnancın bu kadar güçlü olması korkutucu olmasının yanı sıra iç rahatlatıcı da olabilir. İnsanların inandıklarından vazgeçememesi de hep bu yüzden değil midir? Peki inanç kendimize söylediğimiz bir yalan mı? Ya da inançla yalan sınırını tam olarak hangi nokta da çizebiliriz? İnanç bizi gerçeklikten uzaklaştıran bir illüzyon mu? Tam olarak hiçbir şeye inanmayan biri var mıdır? Peki nihilizm ile inanç bağlantısı nedir? Ben bu gece biraz bunun üzerine düşüneceğim.
Günlükler 3:32
Boşlukta süzülüyorum hissim artık beni rahatsız etmiyor. İnsan boşluğa bile alışıyor galiba. Sanırım bütün yaşadıklarımdan sonra olan da bu; kendime alışıyorum, hayatıma alışıyorum. Alışkanlıklarım beni rahatsız etmiyor, onları seviyorum. Galiba kendini sevmenin yanında gelen bir özellik bu.
İnsanların bize söyledikleri vs Bizim yaptıklarımız
Lisedeki edebiyat öğretmenim bir yazarın 2-3 kitabını okuyun ki diğer yazarları okumaya vaktiniz kalsın demişti. Ben de gidip Proust’un 7 ciltlik 3000 küsür sayfalık romanına başladım, öyle işte.
Kayıp Zamanın İzinde serisine dair bir itiraf
Marcel Proust’un Kayıp Zamanın İzinde serisiyle çok ilginç bir ilişkim var. Mesela okurken bunalıp ‘bu kitaptan sonra bir süre ara vereceğim’ diyorum fakat aradan 3-4 gün geçince yazarı özlüyorum ve serinin devam kitabına başlamak için çok büyük bir merak ve istek duyuyorum. Bakalım bu sevgi-nefret (nefret gerçi ağır bir ifade ama siz anladınız içeriği) ilişkisi beni nereye götürecek?
Kayıp Zamanın İzinde Serisine Dair
Çiçek Açmış Genç Kızların Gölgesinde
Çiçek Açmış Genç Kızların Gölgesinde
Kayıp Zamanın İzinde serisinin henüz ikinci kitabını okuyorum fakat seriye devam edip etmemekle ilgili kafamı kurcalayan bir kaç şey var. Swann’ların Tarafı’nı okurken betimlemelerden dolayı zorlanmakla birlikte oldukça haz aldığımı ve Proust’un betimlemelerinin şu ana kadar okuduğum hiçbir yazarla karşılaştırılamayacak ölçüde başarılı