Günaydın 1K.
Edit: Kimse yaptıklarımı yapmasın:) En çok da 1. Şık. Bu bir hayal. Yalnız hayal edin:)
Bu gün sizinle bir sırrımı paylaşmaya karar verdim. Ama yargılayacak olanlar yazmasın, yorumu kaldırırım.
Ölmeden önce yapmak istediklerim listesi var aklımda. Hiç bir yere kaydetmedim. Buraya yazacağım ki, her satrım gibi burada dursun.
"Uçurum kenarında yıkık bir ülke... Türlü düşmanlarla kanlı boğuşmalar... Yıllarca süren savaş... Ondan sonra, içeride ve dışarıda saygı ile tanılan yeni vatan, yeni sosyete, yeni devlet ve bunları başarmak için arasız devrimler... İşte, Türk genel devriminin bir kısa deyimi..."
Uçurum kenarında yıkık bir ülke… Türlü düşmanlarla kanlı boğuşmalar… Yıllarca süren savaş… Ondan sonra, içeride ve dışarıda saygı ile tanınan yeni vatan, yeni sosyete, yeni devlet ve bunları başarmak için aralıksız devrimler…
Din eğitimi verecek olan bir hoca, yurt dışına Kur'an öğretimi için çıkıyor.
Ailesini, evini, yurdunu, herşeyini geride bırakıp.
Bir an şöyle bir his geliyor;“ Herşeyi terkettim, sahabeler gibi. Onlarda herşeylerini terketmişlerdi. Günümüzün sahabisi olabilir miyim ?" Gibi. O gece rüyada araba kullanıyor olarak görüyor kendini. Arabada
Ey yar islamın zambağı gibi ne açarsın yalnızlıklar içinde! Can bedenden çıktı ruh pervaneler gibi döner durur yokluğunda.
Görüneni zaten görmüşler. görünmeyeni gel bana sor. Nağmelerim hasretinden dir. Yokluğun acı Bi mezar. Hayata oluşun
Tutuyor uçurum kenarında. nefes nefese
Kalışımı görünmeyen bir sükut da gizlidir.
Ey yar demleniyor gözler iyice. tevekülde döktüm yaşları. Yokluğunda sabır ile
Yoldaş oldum. görme sen ey yar. görürsen
Beyazlar sarar. Güler solar, gelincikler yeşerir
Umut topraklarında. O zaman işte can girer bedene ruh kurur nefes kesilir..!
Bir uçurum düşünün, yüksek, hem de çok yüksek. Dibi mavi deniz. Dalgalar kıyılara vuruyor. Sıldırım kayaların başı duman almış. İşte o uçurum kenarında oturmuş, ayaklarını boşluğa doğru sallayan bir kadın. Hiç ama hiç korku yok içinde. Ha düştü ha düşecek gibi bir hiss var. Ama o kadın, bulutlarla arkadaş olmuş, uçuruma savaş açmış. Sıldırım kayalara anlatıyor tek tek içinden geçenleri.
Mesela, yarım kalmış arzular, asla gerçekleşmeyecek düşler, çok ama çok istese bile yapamayacağı istekler...
Ne çok var anlatacağı. Dolu, ruhu, kalbi dolu.
Acaba o da sıldırım kayalarda uçan kuşlara mı dönüşecek.
Ha siz bilir misiniz? Uçurumdan atlayanların kuşa dönüştüğü hikayeyi? Bir kitapta okumuştum.
Abaddon
Ama değil ya.. Kanadı kırılmışlar uçurumdan atlarsa bile kuş olamaz...
Kaderinin kendisinden habersiz- attığı korkunç adımı ölçtü; geçen yaz duyduğu ve ahmakça dağılıp giden endişeleri hatırladı, uçurumu fark etti, uçurum aynıydı, ama Jean Valjean bu kez uçurumun kenarında değil dibindeydi.
Kalbi atıyor...
Daha ilk satırlarda bir gidişin hançer gibi sözleri ile karşılaşıyoruz.
Nasıl bir anlatımdır!
İçimizde bir şey kanamaya başlıyor, keskin bir vedanın yarası deşiliyor.
Daha tanışmadan ayrı düşüyoruz.
Evet,
Kalbi atıyordu Acibe’nin.
Cam kenarında çocukları izlerken,
Akide şekeri yerken,
En çokta Faruk Nafiz’i görürken...
Kalbi