Nasıl şimdiye kadar kimseye kötülük etmemişsem, kendime de elbette etmeyeceğim; kendimin bir kötülüğe layık olduğumu söylemeyeceğim, kendim için bir ceza önermeyeceğim. Niçin edeyim?
Ama gerçek bunun tam tersidir;ben,tanrıların varlığına, ey Atinalılar, tüm beni suçlayanların inandığından daha yüksek bir anlamda inanırım; bundan dolayıdır ki sizin için ve benim için iyisi neyse ona karar vermek üzere, davamı size ve tanrıya bırakıyorum.
O halde,Atinalılar,size tanrının bir vergisi olan beni mahkûm ederek ona karşı bir günah işlemeyin dediğim zaman, sizin sandığınız gibi kendimi değil, sizi düşünüyorum. Çünkü, gülünç bir benzetme yapmama izin verin; beni öldürürseniz, hem büyük, hem cins, ama büyüklüğünden dolayı ağır ve dürtülmek isteyen bir ata benzeyen devleti yerinden oynatmak için, tanrının başına bela ettiği benim gibi bir atsineğinin bir benzerini kolay kolay bulamazsınız. Ben tanrının, devletin başına sardığı bir atsineğiyim, her gün her yerde sizi dürtüyor, uyarıyor, azarlıyorum; peşinizi bırakmıyorum. Benim gibi bir kimseyi kolay kolay bulamayacaksınız. Onun için, size, kendinizi benden yoksun bırakmamanızı öneririm. Belki de, ansızın uykusundan uyandırılan biri gibi, canınız sıkılarak, Anytos’un öğüdüne uyar, beni kolayca vurup öldürebileceğinizi sanır ve tanrı size acıyıp başka bir atsineği gönderinceye kadar,yaşamınızın geri kalanında gene uykuya dalarsınız.
Atinalılar,size saygi ve sevgim vardır; ancak, ben size değil, yalnızca tanrıya baş eğerim,ömrüm ve gücüm oldukça da iyi bilin ki felsefe ile uğraşmaktan,karşıma çıkan herkesi buna yöneltmekten, felsefeyi öğretmekten vazgeçmeyeceğim; karşıma çıkana, her zaman dediğim gibi yine şöylediyeceğim:“Sen ki, dostum, Atinalısın. Dünyanın en büyük,gücüyle ve bilgeliğiyle enünlü kentinin hemşerisisin; paraya,onura, üne bu kadar önem verdiğin halde bilgeliğe, akla,hiç durmadanyükseltilmesi gereken ruha bu kadar az önem vermekten sıkılmaz mısın?