Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

A.Vahap Doğan

A.Vahap Doğan
@vahap_dogann
Ağzımı açtım ve çıkan bir avuç cehennem ile kendimi yaktım...
Üniversite
Nevşehir
11 okur puanı
Mayıs 2022 tarihinde katıldı
21.05.2024
Sürekli olan eksikliğin bir süreden sonra yokluğunun fazlalığından seni kaybediyor.
Reklam
20.05.2024
Buruk bir özlem taşıyorum omuzlarımda. Sanki ağaç dallarına konan kuş değil de benmişim gibi dalları eğiyorum. Boynu bükük dalları bükük kaldı öylece büyüyormuş gibi yapıyor.
19.05.2024
Seni sevemem dedi. Nedeni ise havaların sıcak olmasıymış. Meğer kalbinin sıcaklığına bir de yaz güneşi eklenince fazla gelmiş! Ama sadece bu değildi, aslında daha derin bir sebep vardı. 'Senin sevgin bana ağır' dedi. İşte o an anladım ki belki de hislerimi yanlış zamanda yanlış şekilde ifade etmiştim.Belki de sevgim onun omuzlarında bir yük gibi duruyordu. Her kelimem her bakışım ona olan düşkünlüğüm ona ağırlık gibi geliyordu. Belki de benim kalbimde hissettiğim bu yoğun aşk, onun kalbine fazla geliyordu. Onu boğuyor, nefes almasını zorlaştırıyordu. Ama sevgim hiçbir zaman onu incitmek ya da zorlamak için değildi. Belki de bunu anlaması zaman alacaktı.Düşündüm, belki de sevgimi biraz hafifletmeliydim. Onun nefes alabileceği, rahatlayabileceği alanlar bırakmalıydım. Sevgi bazen sadece yanında olmak, ama bunu hissettirmeden yapabilmekti. Belki de ona zaman ve mekan tanımalıydım, kendi duygularını keşfetmesi için.Sonbaharın serin esintileri geldiğinde belki o zaman biraz daha özgür hissederdi kendini. Yaprakların döküldüğü o serin akşamlarda, belki de yükü biraz hafiflerdi. Belki de kışın, kar taneleri düşerken birlikte oturduğumuz sıcak bir köşede içimizdeki sıcaklığı paylaşabilirdik. Ama bu kez ona nefes alacak kadar hafif ama varlığımı hissettirecek kadar da sıcak olmalıydım.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
18.05.2024
Seni sevemem dedi. Nedeni ise havaların sıcak olmasıymış. Meğer kalbinin sıcaklığına bir de yaz güneşi eklenince fazla gelmiş! Bu bahaneyi duyduğumda içimden gülmek geldi, ama bir yandan da düşündüm: Belki de gerçekten zamanlama yanlıştı. Belki de onun kalbi, yazın yakıcı sıcağında sevgiyi taşıyamayacak kadar doluydu. Sonbahar gelirken, yapraklar
17.05.2024
Bir zamanlar kalbim, adını andığında hızla çarpan bir enstrüman gibiydi. Onun gülüşü, her defasında içimi ısıtan bir güneş gibi parlıyordu. Hayatımın her anında, onun varlığıyla bütünleşmiştim. Onu sevmek, benim için bir tutkuydu. Ama hayat, bazen en derin hislerimizi bile sorgulatacak kadar acımasız olabilir. O kızı sevmek, benim için bir
Reklam
16.05.2024
Bugün yolda yürürken sendeledim. Bir elim sürekli göğsümde, tetikte bekliyordu. Sanki her an duracak olursa kendisine masaj yapmak için. Normalde de öyleyimdir ama bugün biraz daha fazlaydı. Bugün içime ağır gelen bir şeyler vardı. Mesela sen. Mesela seninle tanıştığım insanlar ve mekanlar. Fatma’yı gördüm bugün. Aklıma hemen sen geldin. Acaba o
15.05.2024
Yazacaklar birikince kelimeler ardı sıra kaçıyor. Hani çok acıktığımda iştahım kesilir ya, işte öyle bir şey. Zaten yazsam da kendime yazıyorum. Demek ki kendime de zaman ayıramıyorum bu aralar. Yazdığım günlüklere ara vermiş gibiyim. Kelimelere ara vermiş gibiyim. Düşüncelerime ara vermiş gibiyim. Kendime ara vermiş gibiyim. Ertelemeyi pek sevmem aslında. Yoğunluk ve yorgunluktan olsa gerek. Bu aralar biraz yorgun ve yoğunum. Zihinsel yorgunluğuma sebep olan bir çok şey var. Yaklaşık iki aydır zihinsel olan yorgunluğum yerini fiziksel yorgunluğa bıraktı gibi. Yataktan çıkasım yok. Uyumak istemiyorum, uzanmak istiyorum. Bu aralar başımın ağrısı bir hayli arttı ve beni biraz yoruyor. Dinlemek bilmeyen ben, her iki adımda bir dinleniyorum. Elimi başımdan ayıramıyorum. Sanki elimi başıma attığımda ağrısı kesiliyor gibi. Kesilmiyor ama refleks olsa gerek. En azından göz perdelerime karanlık bir ortam yapıyor ve rahatlıyorum. İnsanlardan uzaklaşmak istiyorum. Konuşma sesi gürültü gibi geliyor. Fısıltıya bile tahammül edemiyorum bazen. Her akşam yaptığım gibi akşam kol saatimi yatağımın yanındaki komodine koyuyorum. Ama son bir haftadır o tik tak sesi beni uyutmuyor. Defalarca gece saati duvara vurup kırmamak için uzaklaştırdım kendimden. Sanki saat komodinde değil de beynimde yer alan bir çanın içinde çalıyor gibi yankılanıyor
14.05.2024
Betül, adeta doğanın en zarif yaratıklarından biri gibi etrafına huzur saçan bir çiçek. Saba ise günün ilk ışıklarında doğanın uyanışını müjdeleyen bir rüzgar. Betül'ün gülüşünde baharın coşkusu, Saba'nın esintisinde ise tazeliği var. İkisi bir araya geldiğinde doğanın en romantik hikayesini anlatıyorlar. Bu isimler sevginin ve huzurun sembolü haline geliyor, birbirlerine hayat veriyorlar. Ama sadece birbirilerine...
13.05.2024
Gece, sessiz sedasız balkonda oturmak... Gökyüzünü seyretmek, yıldızlara dokunmak istemek. Yatağa sığamazsın o an odanın içi dar gelir eve sığamazsın. Tek sığınak balkondur. O, saudade'nin en derin olduğu yerdir gecelerde. Gök sana doğru iner, içini doldurur. Başını kaldırdığında, yıldızlara dokunmak ister gibi... Derin bir nefes alırsın ama içine çektiğin hava, göğsünde bir ağırlık gibi durur. Sevdiğinden uzak olduğun zamanlarda, bedeninle ruhun arasında bir uçurum hissedersin. Artık geceler, sana huzur değil onu getirir. Gözlerin kapanmaz, uykuya dalmazsın. Boğazında bir yumru, bir türlü atamazsın. Kurtulamazsın bu iç sıkıntısından savaşamazsın. Ah, ne büyük bir yıkımdır bu! Artık sahiline ulaşamazsın. Ve sen, yeşermeyen bir ağacın kurumuş, düşmüş, ezilmiş bir dalısın sadece...
12.04.2024
Canım çok şey anlatmak istiyor ama gerçekten çok yorgunum. Beynim yorgun, bedenim yorgun, kalbim yorgun, duygularım yorgun, zihnim yorgun düşüncelerimi bile yorgun hayal kuramıyor. Biraz dinlenip anlatmak istiyorum ama anlaşılmaya mecalim yok. Bende yorgun olmayan bir tek yorgunluğum kaldı...
Reklam
11.05.2024
Peki ya farkına vardığında diğerlerinden bir farkın kalmazsa. O zaman ne anlamı kalır farkına varmanın.
10.04.2024
Yağmur yağıyor üşüme çocuk al ceketimi Yüreğin kor gibidir bin sobadan bile sıcak Kar yağıyor üşüme çocuk al ceketimi Ellerin buz gibidir eriyen dağlardan bile soğuk. Hangi sokaktan yükseliyor yaktığın ateşin dumanı Gökyüzü yandı suçlusu sen oldun Hangi elin üşür cebi yırtık paltonda ısıtamadığın Yeryüzüne kar yağdı suçlusu sen oldun. Ah seni
09.05.2024
Asırlar öncesinden kaybetmiş gibi, araya araya zor bulmuşum gibi derin bir hasretle, heybetli bir sarılmaya ihtiyacım var sana. Seni sarmak, sanki kollarımın arasında küçücük kalmış, ama koskoca kainatı sığdırmış gibiyim. Her cümlen derin bir mana taşıyor bende. Dilinden dökülen her söz, ya yara açıyor ya da şifa oluyor. Yara da olsa şifa da olsa sen layıksın. Gönlümün tahtında dizginleri elinde tutan sana tutsak olmak benim özgürlüğümdür. Senin nefesin, benim yaşamımı sürdürüyor. İster yar ol ister yara, lütfun da başım üstüne kahrın da... Bu bağlamda seninle olan bağımızın derinliği, kelimelerle ifade etmek zor olsa da, içtenlikle paylaşıyorum: Sen, varlığınla benim için hayatın anlamısın, tıpkı bir nehrin kıyısında huzur bulan yolcu gibi, seninle olan bağım da huzurumun kaynağı.
08.05.2024
Karanlığın kollarında sürüklenen bir gemi gibiyim, sessizliğin içinde kaybolmuşum. İçimdeki fırtınalar, dışarıda sakin bir deniz gibi duruyor. Her sabah uyandığımda, evim gibi hissetmediğim bir yerde buluyorum kendimi. Bu kaybolmuşluk, içimi kemiren bir fırtına gibi, ruhumu paramparça ediyor. Kimse beni gerçekten anlamıyor gibi geliyor, çünkü içimi dökebileceğim biri yok gibi hissediyorum. Belki de bu yüzden, yeni bir dünya arayışına giriyorum. Kendimi bulmak, anlaşılmak için. Yalnızca kelimelerin değil, derin hislerimin de olduğu bir yere ait olmayı arzuluyorum. Herkes kendi dünyasında, kendi dertlerinde kaybolurken, benim iç çığlıklarım duyulmuyor. Ve bu yalnızlık, adeta bir kıyamet gibi, her an içimi sarsıyor. Ancak dışarıya karşı sergilediğim sakinlik, sanki bir denizin dalgasız yüzeyi gibi, gerçek içsel fırtınanın altında gizleniyor. Bu arayışım, belki de bir gün gerçek bir ev bulmama yardımcı olacak.
147 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.