Bu yaşlı beyefendiler eskiden insanları düşünmekten ne de güzel kurtarıyordu! Karşılarında cehalet ne de güzel geriliyordu! Kediler cennete gitmez. Kadınlar Shakespeare’in oyunlarını yazamaz.
Kadın kendi hayatını yazmıyor, nadiren günlük tutuyor; sadece birkaç mektubu mevcut. Onu değerlendirebileceğimiz ne bir oyun ne de bir şiir bırakmış bize.
Kurmacada krallarla fatihlerin hayatlarına hükmediyor; gerçekte ise anne babasının parmağına yüzüğü zorla geçirdiği herhangi bir oğlanın kölesiydi. Edebiyattaki en ilham dolu kelimeler, en derin düşünceler onun dudaklarından dökülüyor; gerçek hayatta ise zar zor okuyor, zar zor yazıyor ve kocasının malı sayılıyordu.
Erkek kendini kahvaltıda, akşam yemeğinde asıl boynundan en az iki kat büyük görmezse yargı dağıtmaya, yerlileri medenileştirmeye, yasa çıkarmaya, kitap yazmaya, takıp takıştırıp şölenlerde konuşmalar yapmaya nasıl devam edebilir?