Halkım ben, parmakla sayılmayan
Sesimde pırıl pırıl bir güç var
Karanlıkta boy atmaya
Sessizliği aşmaya yarayan
Ölü, yiğit, gölge ve buz, ne varsa
Tohuma dururlar yeniden
Ve halk, toprağa gömülü
Tohuma durur bir yerde.
Buğday nasıl filizini sürer de
Çıkarsa toprağın üstüne
Güzelim kırmızı elleriyle
Sessizliği burgu gibi deler de
Biz halkız, yeniden doğarız ölümlerde
Ama belki bir gün, bitkinlikten ve bilgisizlikten ölmeye hazır olduğumuz zaman, gidip ovaya, aynı ışığın altına uzanmak üzere, yaygaracı mezarlarımızdan vazgeçebilecek, bildiğimi son bir kez daha öğrenebileceğim.
Asla yalnız değilim
seninle yeryüzünde,
ateşlerden geçerken bile.
Yalnız değilim asla.
Toplarken
seninle şafağın
mahmur ışık oklarını,
baharın körpe yosununu.
Bu akşam anladım ki, bir insan diğer bir insana bazen hayata bağlandığından çok daha kuvvetli bağlarla sarılabilirmiş. Gene bu akşam anladım ki, onu kaybettikten sonra, ben dünyada ancak kof bir ceviz tanesi gibi yuvarlanıp sürüklenebilirim.
Fakat hakikat ne kadar başka... Hava her zamanki gibi kapalı; odam soğuk...Yanımda, her şeye rağmen yabancı, bütün yakınlığına rağmen benden ayrı, benden başka bir insan...Adalelerimde yorgunluk ve başımda ağrı...
Böyle bazı talihli anlarda tam uykuya dalarken yaşamımın gerçek merkezinin ne olduğunu tüm kuşkuların ötesinde biliyorum, geçmiş ve gitmiş, ama yine de sürekli olan o zaman, süren an, sıcaklığın yüreği.
Kendini bana sunan her şeyi, yetişmekte, solumakta ya da ölmekte olan her şeyi ya da ölmüş olanı daha da büyük biçimlendirmem gerek. Doğanın, yaşamın, düşlerin, duyguların bana sunabildiğinden daha çoğunu yaşamam, daha çoğunu algılamam, daha büyüğünü duymam gerek. Her nesneyi, her canlıyı, herhangi bir insanı, anlık her görüntüyü yaşantıya dönüştürmeliyim. Yaşamı büyütmek, kendimce geliştirmek, derinleştirmek, genişletmek, rüzgarlarla estirmek, yağmurlarla yağdırmalıyım, ta ki kendimi canlı ya da cansız, doğmuş ya da doğmamış tek bir nokta olarak görene dek. Ve kendi üzerinde kurduğum egemenlikle ölümü de büyütmem gerek. Yaşamın, ölümüm her yaşam, her aşk ve her ölüm olmalı.