Müzik, bizi hissel özgürlükler simülasyonuna sokar. Her duyguyu hissedebiliriz orada ve hepsi gerçektir. Çorak diyarlara döndüğümüzde yaşadığımız uyumsuzluk o gerçekliğin derinliğini gösterir. Tüm bu gerçek duygular müzik var oldukça olabilecektir. Ancak bir kere beynimiz bu örüntüleri kapmıştır ve döndüğü çorak diyarlarda bunu tarayacaktır. Bazen bir vaha görecek, bazen de bu yolda ölecektir. Sabit kalıp gözlerimizle örüntüleri uzaktan istemsizce arayarak susuzluktan ölmektense, en azından yaklaşmak ve hiç olmazsa ayak izimizi bırakmamız gerekmez mi?
Müzik benim için yemek, uyumak gibi günlük ve zorunlu temel ihtiyaçtır. Abartısız söylüyorum günde 5-6 saati vardır. Bu özel listeler hazırlamamı sağladı. Ben Spotify'dan önce (6 yıl filan oldu) klasik müzik dinlemezdim. Şimdi birçok ismi ezbere bilip, şu eser şunundu haline geldim. Özellikle dark ambient türü beni bu dünyadan alıp uzaya bırakıyor ve orada süzülüyorum.
Gök kubbeyi sırtına almak için eğilip yükünü sabitlediğinde ise Atlas hemen oradan ayrılmış ve çok geçmeden de kızlarının kopardığı üç altın elmayla geri dönmüştü. Ne var ki özgürlük Atlas'a cazip gelmiş ve Herakles' e dönerek, "Bu değerli emanetleri Eurystheus' a, hiçbir problemle karşılamadan bizzat götürmek istiyorum; tabi birkaç ay daha omuzlarındaki yükü taşımayı kabul edersen" dedi.
Derler ki cennete gitmek için önce cehenneme layık olmalısın. Eğer cehennemden geçemezsen cennete gidemezmişsin. Keza cennette gül bahçeler ile donatılmamış. Cehennem ise cennetten öte bir yer.