engizisyon mahkemeleri 18.yüzyıl boyunca da devam etti,ancak o dönemde ruhsal hastalıklar rasyonel olmayan davranışlar olarak ele alınmaya başlanmıştı.
ölüme mahkumiyet sona erdi,hastalar hapishaneye benzeyen kurumlara kapatıldılar.
burada onlara herhangi bir tedavi uygulanmadı.
hastalar zincirlere vuruldu ve hayvanat bahçesinde hayvanların sergilenmesi gibi,kafeslerin ardından halka teşhir edildiler.
bazıları yıllarca yataklarına zincirlenmişti veya kolları ve bacakları demir parmaklıklarla hareketsizleştirilmişti.diğerleri tasmalı köpeklerden farksız bir şekilde boyunlarından demir halkalarla bir noktaya sabitleniyor,zincirlerle duvardaki bir çengele tutturuluyordu.bu hapishaneler,”hala yaşamakta olanların mezarlığı”şeklinde tanımlanarak akıl hastanesi olarak biline geldi.
Bugün tüm psikologların üzerinde anlaşmaya vardığı bir psikoloji tanımı, yaklaşımı ve şeklinden söz edemezken, bilimsel ve mesleki ihtisaslaşma ile çalışma konusu alanlarındaki muazzam farklılıklardan söz edebiliriz. Örneğin psikologlar tüm dikkatlerini bilinç veya bilinçdışı güçler, dışarıdan gözlenebilen davranışlar veya fizyolojik ve biyokimyasal süreçler üzerinde yoğunlaştırabilirler. Çağdaş psikolojinin pek çok alanı vardır ve bu alanlar insan doğasıyla ilgili olmanın ve bir şekilde bilimsel olmanın gayretiyle çeşitli yaklaşımlar oluşturmak dışında çok az ortak noktayı paylaşırlar.
...çoğunlukla kişisel sebeplerden dolayı, verilerin kamuoyundan kasıtlı olarak gizlendiği de olmuştur. Buna ilişkin bir örnek, davranışçılığın kurucusu olan John B. Watson'la ilgilidir. Yaklaşık 1919 yılında Watson, Johns Hopkins Üniversitesinde insanlarda cinsel münasebet esnasında ortaya çıkan fizyolojik değişiklikleri araştıran ilk çalışmalardan birini ortaya koymuştu. Watson kendi vücuduna ve o dönemde lisans eğitimi alan genç bir kız öğrencisinin vücuduna çeşitli bilimsel ölçüm aletleri bağlamış ve onunla cinsel münasebette bulunurken bedenlerinde oluşan değişiklikleri kaydederek bu araştırmayı oldukça mahrem bir yolla gerçekleştirmişti.
Savaş aynı zamanda birey psikologlarının geliştirdikleri teori ve sistemleri de etkiledi. Freud I. Dünya Savaşındaki katliamlara tanık olduktan sonra, saldırganlığın insan hayatında en az cinsellik kadar önemli bir dürtü olduğunu öne sürdü. Bu önerme Freud'un psikanaliz sistemi içerisinde çok temel bir değişiklikti. Bir kişilik teorisyeni olan ve savaş karşıtı eylemlerde bulunan Erich Fromm da daha sonraları anormal davranışlarla ilgilenmesini savaş sırasında Almanya'da ortaya çıkan fanatizme yordu.
Kitap önerisi isteği üzerine,hem Psikoloji Öğrencileri hem de Psikoloji meraklıları için kendi okuduklarımdan bir derleme yaptım.Aşağıda ki eserlerin yanı sıra daha başka önemli eserler de vardır,bu konuda lütfen yalnızca aşağıdakilerin temel olduğu anlaşılmasın.
Dr.Francine Shapiro California-Palo Alto Zihinsel Araştırmalar Ensitüsü
Berkeley, ölümün tek işaretinin çürüme ve kokuşma olduğuna inandığı için , kendi isteği doğrultusunda çürüyüp dağılana dek yatağında bırakılmış ve bu olmadan önce gömülmek istememişti.
Thompson Wooley, kadınların biyolojik olarak erkeklerden aşağı olduğu yolundaki Darwin'ci düşüncenin ilk deneysel testini yapmıştır. Sonuç olarak, kadınlar ve erkeklerin motor yetenekler, duyusal eşikler gibi birçok konuda çok az fark gösterdiklerini bulmuştur. Görülen küçük farklılıkların ise yetiştirilme tarzından (kız ve erkek çocuklara yönelik beklentinin farklı olması) kaynaklandığını bulmuştur.
Adı üzerinde Psikoloji Tarihini anlatıyor, ben farklı bir iki şey söylemek istiyorum. O kadar eğlenceli bir anlatımı var ki koca kitabı oturup bir günde okudum. Sıkmayan, akıcı, kolay anlaşılır bir şekilde yazılmış. Biraz magazinsel kısma da girmiş Psikoloji Tarihine yön vermiş kişilerle ilgili. Hem biyografi hem de bilim tarihi karşımı bir kitap. Kuramcıların nasıl şartlar altında, neler yaşadıkları öğrenilince ortaya çıkardıkları fikirler daha anlamlı hale geliyor bana kalırsa. Bu alanda okuyan/çalışan ya da sadece merak eden herkes okuyabilir, hatta okumalı.
Eserin ilk basımı 1969'da ingilizce'de yapılıyor ve elimdeki 8.baskı ise 2004 Yasemin Aslay çevirisi. Türkiye'de ise 3 yıllık bir çeviri sürecinden sonra 2007'de basılıyor ancak.
Toplamda 15 bölümden oluşan kitap (1)Psikoloji Tarih Çalışmaları (2)Psikoloji Üzerindeki Felsefi Etkiler (3)Psikoloji Üzerindeki Fizyolojik Etkiler (4)Yeni Psikoloji
Psikoloji tarihini şartlar ve durumların hazırladığı zemini de içine katarak anlatan bi kitap. Aslında bi ders kitabı ama lisans eğitimimden altı sene sonra okumanın daha bütüncül bi bakış açısı sağladığını söyleyebilirim . Psikolojinin felsefeden ayrılıp kendi başına bi bilim dalı olma süreci ve gelişimini yazarların kendi makalelerinden örneklerle pekiştirip anlatmasını çok sevdim. Koca kitapta psikoloji alanıyla ilgilenen onca bilim insanının bi tanesi mi normal bi hayat yaşamaz :) sanırım bu alanla ilgilenmemize bize güdüleyen de bu . Belki de psikolojiyle ilgilenen her birey biraz da kendi psikopatolojisinin peşinde. Alanla haşır neşir olan herkesin keyif alacağını düşündüğüm bi kitap . Kimine göre ansiklopedi gibi gelebilir ama psikoloji alanında lisans eğitimi olanları tatmin edecek bi içeriğe sahip. Ben sevdim