Hüseyin Aygün sözleri ve alıntılarını, Hüseyin Aygün kitap alıntılarını, Hüseyin Aygün en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Osmanlı, Dersimlileri "vahşi, ikiyüzlü, eşkıya" olarak nitelemekten kaçınmaz. Raporların dili hakaretamizdir. Ancak sorun sadece hakaret ve aşağılama değildir. Bir "yönetim mantığı" söz konusudur. İmparatorluğun resmi politikasına bir türlü uyum göstermeyen Dersimliler "tehdit" olarak görülür ve aşağılanır. Raporlarda, Dersim inancı olan Alevi-Kızılbaşlık "cehalet, ilkellik, vahşet" olarak küçümsenir. İslami bir devlet olan Osmanlı, Alevilik-Kızılbaşlığa "İslam'ın bir mezhebi" gibi bile değil, "din sapkınlığı, düşmanlık" olarak bakar. Dersimli Kızılbaşlara bakış ise daha da olumsuzdur. Dilleri de farklı olan Dersimli Kızılbaşlarla "konuşmak" bile yersizdir. Islahat, diyalog veya hoşgörü ile değil, ancak ve sadece "askeri harekât ve sindirme" ile mümkündür. Yüz küsur yıl evvel Dersim'e "Örfi İdare" (Sıkıyönetim Rejimi) kurulmak istenmesinin nedeni budur.
II. Abdülhamit dönemine kadar klasik bir anlayış vardır: bir devletin en önemli zenginlik kaynağı, sahip olduğu nüfusun sayısal çokluğu ile orantılıdır. II. Abdülhamit, Türk ve Müslüman olmayanları Osmanlı sınırları içine kabul etmemeye başlar: ''Devletimiz sınırları dahilinde ancak kendi milletimizden olanları ve bizimle aynı dini inançları paylaşanları kabul edebiliriz. Rumeli'nde ve bilhassa Anadolu' da Türk unsurunu kuvvetlendirmek ve her şeyden evvel içimizdeki Kürtleri yoğurup kendimize mal etmek şarttır." Aslında bir milis gücü olarak değerlendirilebilecek bu tedbirler sayesinde Dersim, Suriye ve Filistin gibi asayişin bozuk olduğu yerlerde devlete bağlı unsurlar artırılmak istenir. (Dündar, 2007: 51-52)
Sayfa 49 - Cumhuriyet Öncesi Dönemde DersimKitabı okuyor
"Geride bıraktığımız kırk yılı kasıp kavuran son Kürt isyanının doksanlara tekabül eden bölümünde binlerce köyün boşaltılıp, bir milyondan fazla Kürt yurttaşın yerinden edilmiş olması da gösteriyor ki, rejim Kürt meselesini kesinkes halletmenin yolunun Kürtleri yerinden edip, Türk bölgelerine yerleştirmekten geçtiğine inanmaya devam ediyor."
"Islahatla, tedip ve tenkille, zorunlu iskânla, sürgünle geçen yüzyılın ardından Dersim, pasifleştirilmek bir yana, Kürt meselesinin, Kürt rezistansının merkezine doğru ilerlemiştir."
"Genelkurmay Başkanlığı Harp Dairesi'nce yayımlanan Türkiye Cumhuriyetinde Ayaklanmalar adlı meşhur kitap (Reşat Hallı, 1972), Dersim İsyanı esnasında 17 günde yapılan tarama harekatında ölü ve diri 7954 kişinin ele geçirildiğini ve 1019 silahın toplandığını rapor etmektedir. Topu topu bir kaç on bin kişinin yaşadığı bir havaliden 7954 kişinin ölü ve diri ele geçirilmiş olması kadar, ele geçirilen kişilerle yakalanan silahların sayısı arasındaki bariz örtüşmezlik, isyan esnasında vuku bulan eziyetin derecesi hakkında yeterince şey söylüyor olsa gerek."
Robert Koelh (1953) yeniden iskânın mantığının, kontrol edilemez olduğuna inanılanların hâkim olunan bir bölgeden uzaklaştırılması ve onların yerine kontrol edilebilir bir nüfusun iskân edilmesine dayandığını söyler. (Yeğen, 35)
Sayfa 45 - Zorunlu İskân: Kavramsal Çerçeve ve Tarihsel Arka PlanKitabı okuyor