Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Oğuz Tanrıdağ

Oğuz TanrıdağÇocuk Beyninin Gelişimi yazarı
Yazar
Editör
9.0/10
18 Kişi
84
Okunma
16
Beğeni
2.546
Görüntülenme

Oğuz Tanrıdağ Sözleri ve Alıntıları

Oğuz Tanrıdağ sözleri ve alıntılarını, Oğuz Tanrıdağ kitap alıntılarını, Oğuz Tanrıdağ en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
derslerime notlar
Bir dönem kekemeliğin psikolojik nedenlerle ortaya çıktığına inanılıyordu.Günümüzde sorunun psikolojik kökenli olmadığı ancak kekemeliğin giderek kişinin konuşmaya karşı farklı tutumlar geliştirmesi nedeniyle, psikolojisinin de etkilemesinin doğal olduğu düşünülmektedir.
Üç bin yılın hesabını göremeyen, karanlıkta yolunu bulamaz; günü gününe yaşar ancak.
Sayfa 17 - GoetheKitabı okuyor
Reklam
Kekemelik terapisi*
Günümüzde tıp alanında bir kalp hastasının bir nörolog tarafından, bir depresyon hastasının bir kardiyolog tarafından tedavi edilemeyeceği çok iyi biliniyor. Benzer biçimde, bir makine mühendisinin ve bir elektronik mühendisinin uzmanlık alanları da farklı kabul ediliyor. Yine benzer biçimde; hukuk, iktisat ve eğitim alanlarında farklı uzmanlık alanları olduğu bir gerçek. Kekemelik konusunun bu alanlardan hiçbir farkı yok. Kekemelik terapisi bir özel eğitimcinin, bir psikoloğun ya da bir odyoloğun konusu olmaktan çok konuşma-dil terapisi alanının işi. Bu bağlamda kekemelik belirtileri gösteren çocukların öncelikle konuşma-dil terapistlerine gösterilmesi gerekiyor.
Beyinsel körlük ve bu körlüğün farkında olmama...
Otizm dünyadan yok edilseydi, insanlar hala mağaraların girişlerinde yaktıkları ateşle ısınıyor ve sosyalleşiyor olurlardı.
derslerime notlar
Sinir hücrelerinin oluşumu en erken 7.haftada oluşmaya başladıktan sonra sinir kök hücreleri beyin korteksini şekillendirmek üzere göç ederler
Reklam
Beyin suyu düşüncesi
Bu düşünce M.Ö. 5. yüzyılda Hipokrat tarafından ileri sürülmüş ve 2300 yıla yakın bir süre tek beyin hipotezi olarak kalmıştır. Hipokrat'ın Beyin Hipotezi tümüyle Tales'in Su Teoremine dayanmaktadır. Tales'e göre su, diğer önemli elementlerin yanısıra doğada varoluşun ve değişimin kaynağıydı. Hipokrat da beynin çalışmasını ve değişken davranışların doğasını beynin içinde varolan suya bağlıyordu. Bu su, bugün bizim Beyin-Omurilik Su'yu (BOS) olarak adlandırdığımız ve halen bazı hastalıkların oluşumunu ona bağlayarak tedavilerini onun üzerinden yaptığımız önemli bir oluşumdur. Günümüzdeki nörologların klasik bilgileri içinde yer alan ve BOS yavaş yavaş fazlalaştığında bunama, dengesizlik ve idrar tutamamaya neden olan Normal Basınçlı Hidrosefall (NBH) hastalığı beyin hipotezinin doğrulandığı bir örnektir.
derslerime notlar
Kekemelik konuşmanın doğal akışının bir biçimde kesintiye uğraması ya da konuşmanın akıcılığında gözlenen istemsiz aksaklıklar olarak tanımlanabilir.Kişinin konuşurken sesleri uzatması kimi sesleri üretirken zorluk çekmesi bir sesi ya da heceyi tekrarlaması biçiminde gözlenen akıcılık bozukluklarıdır.
derslerime notlar
Otistik bozuklukların algılanmasında yanlış anlayış, birçok zihinde otizmin zeka geriliğiyle eşdeğer tutulmasıdır.Bu hatalı algıların temelinde çocuk beyninin gelişiminin yeterince bilinmemesi ve tek tip zeka kavramına inanılması yatmaktadır
Sanata hayat ve imkan veren yaratıcılık; “yaratıcı kişi eliyle ortaya konulan yaratma durumu ,yaratabilme yeteneği gösteren kişinin yeniden var edebilme yeteneği ve yaratıcılığın kişileşmiş biçimidir.!”
Reklam
derslerime notlar
Eğer bir çocuğun normal dil işlevlerine sahip olması sadece genetik faktörlere bağlı olsaydı çocuğun doğumundan belirli süre sonra otomatik olarak konuşması beklenirdi.Oysa çocuklar böyle konuşmamaktadır.Beyninde dille ilgili normal hazırlıkla doğmuş olan bir çocuk eğer etrafından insan sesleri duymazsa ve ortalama 10 ay kadar bu sesleri belleğine kaydetmezse istediği kadar normal bir beyne sahip olsun konuşamaz.
Biyoloji kültürü şekillendirir
Son zamanlarda, kültürün beyin üzerindeki etkisinin sınanması amacıyla fonksiyonel MR kullanılarak bazı araştırmalar yapılmaktadır. Fonksiyonel MR işlevsel ve dinamik bir MR tekniği olup belirli testler sırasında deneğin beyninde testlerin içerdiği işlevlerle ilgili alanlarda artan kan akımının görüntülenmesi esasına dayanır. Bu araştırmalarda, yukarıda belirtilen ölçülerde birbirinden uzak iki kültür grubunda , örneğin kolektivist kültüre sahip Çinliler ve bireycilik kültürüne sahip Amerikalılar arasında, parça-bütün ya da öne çıkan belirginlik genel zemin algılamaları açısından değerlendirmeler yapılıyor. Örnekler şunlar: testteki belirginliği ya da parçayı bir zürafa resmi oluştursun. Zürafa iki bağlam içinde sunuluyorluyor: Birisi Afrika ormanları içinde, diğeri ise bir futbol stadyumu içinde. Araştırmalar iki aşamalı olarak yapılıyor: Davranışsal tepki aşaması ve fonksiyonel MR analizi. Davranışsal tepki aşamasında kolektivist kültüre sahip insanlar zürafanın kendisinden çok, zürafayla birlikte takdim edilen ortamın ne olduğuna da bakıp, aykırı ortama (futbol stadyumu) daha fazla dikkat sarf ediyorlar. Yani hedef nesnenin ya da canlının kendisinden çok içinde bulunduğu ortama dikkat ediyorlar. Buna karşın, Amerikalılar zemine fazla dikkat etmeden zürafayı inceliyorlar. Yani çevre faktörü ne olursa olsun nesnenin kendisini inceliyorlar. Buradan davranışsal olarak, kolektivist kültürde uyumun, bireycilik kültüründe ise tekleşmenin önemli olduğu sonucu çıkarılıyor.
Böylelikle, bu kaynaklar eşliğinde beyin ve kültür kavramlarının ilişkileri ve ayrıca beyin kültürü kavramının içeriği yavaş yavaş aydınlanmaya başlar. İlk olarak, geldiğimiz noktada beyin ve kültür kavramlarının sosyal beyin araştırmaları yoluyla yakınlaştıklarını söyleyelim. Bu yakınlaşma içinde etkileşim iki yönlü olup, etkileşimin bir yönünde beyin, kültür yaratan organ olarak ele alınırken diğer yönünde ise kültür yoluyla beynin değişmesi ele alınır. Beynin kültür yaratan organ olması kendini en güçlü biçimde, içinde dil mekanizmalarını barındırmasıyla belli eder. Eskiden Tabula Rasa kavramı içinde zihnin ve beynin doğuştan boş bir sayfa gibi olduğuna inanılıyorken beyin araştırmaları insanların doğarken beyinlerinde dil ve başka tür davranış biçimleriyle ilgili biyolojik öncüllerle doğduklarını göstermiştir. Örneğin dil için ön hazırlık beyinde anne karnındayken 7. ay civarında ortaya çıkar. Beynin kültür yoluyla değişimi ise kendini doğumdan sonra beyindeki dil mekanizmasının içine doğulan dili benimsemesiyle belli eder. Yani doğumda yeryüzünün bütün dillerinin gramer yapısını çözecek yetenekte doğan bebek beyni, etrafındaki seslerin istatistiğini tutar ve 10-12 ay içinde o sesleri çıkarmaya baslayarak yani anadil kavramının içine adapte olarak kültürel bir organ haline gelir. Bu bebek aynı zamanda beynindeki ayna nöron sistemiyle etrafındaki insanların davranışlarını taklit ederek özgün davranış, örf ve adetleri de öğrenir. Her yeni öğrenme beyinde protein senteziyle sonuçlandığından etrafindan öğrendikleri beyni yeniden inşa edecektir. Yani kültür beyni yeniden yapılandıracaktır.
başarıöykülerimiz
Düşünce organizasyonu ve problem çözme, Davranışları mantıklı ve dengeli hale getirme, Planlar yapma,stratejiler oluşturma, Güdü kontrolü, Sosyal ve moral uygunsuz davranışları inhibe etmek ve uygun davranışları başlatabilme, Gelecek hakkında öngörülerde bulunabilme...
Bunlardan birincisi, beyinde olumsuz hafızaların merkezi olarak bilinen amigdal isimli çekirdeğin reaksiyonlarına dair bilgimiz. Amigdal, limbik sistem adı verilen ve beynin yan lobunun içinde bulunan hafıza ve duygulanımla özelleşmiş yapıların oluşturduğu bir sistemin içinde yer alan bir çekirdekçik. Bu sistem içinde, beyne yeni bilgilerin giriş yeri olarak bilinen hipokampusla amigdal çok yakın bir ilişki içinde. Öyle ki, genel bilgi girişi içinden olumsuz deneyimlerin hafızasını amigdal ayıklıyor. Bu bakımdan amigdal evrimsel savunma sistemimizin de kilit noktalarından biri. Fonksiyonel MR'la yapılan deneylerde insanların yalan söyleyip söylemediğini beyinsel olarak bize amigdal söyler. Özellikle insanların ırkçı tepkilerinin "sosyal" olarak gizlendiği durumlarda amigdal tepki duyup duymadığımızı belli eder. Amerika'da beyazlar arasında yapılan ve siyah yüzlerin test olarak gösterildiği bir araştırmada, önceden siyahlara karşı tepki duymadığını belirten kimi deneklerin amigdallerinde ortaya çıkan kan akımı artışı bu kişilerin beyinsel olarak tepki içinde olduklarini göstermiştir.
Sayfa 111 - Üsküdar üniversitesi yayınlarıKitabı okuyor
30 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.