Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Oğuz Tektaş

Oğuz TektaşSeksenler yazarı
Yazar
8.5/10
13 Kişi
30
Okunma
2
Beğeni
1.594
Görüntülenme

Oğuz Tektaş Sözleri ve Alıntıları

Oğuz Tektaş sözleri ve alıntılarını, Oğuz Tektaş kitap alıntılarını, Oğuz Tektaş en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
İhtiyar bir teyze veya amca yoldan geçerken bize şeker dağıtır, saçlarımızı okşardı… VE O YAŞLI ADAM HİÇBİR ZAMAN SAPIK OLMAZDI.
Evlerimizin balkonlarında civciv beslerdik. Pazarlarda ve sokak aralarında satılan civcivlerden beş-altı tane satın alır, yazın evlerin balkonlarında,kışınsa odada kuytu bir köşede yetiştirmeye çalışırdık.
Reklam
Arkadaşlığı, paylaşmayı, yere düşen ekmeği üç kere öpüp başıma koymayı, yaşıma uygun oyunları hep burada öğrenmiştim.
Soner gibi ekmeğimi bölüştüğüm bir arkadaşımın olması ne kadar da güzeldi.
Bizim mahallenin kızları vardı. Herkes onları neredeyse kardeşi gibi görür, diğer mahalle delikanlılarından korumaya çalışırdık. Arada birimiz birine âşık olur, diğerlerimiz daha da sahiplenirdik bizim mahallenin kızını,bacımızı.
Bol içki içildiği akşamlar sahilde ateş yakılıp, “Akdeniz Akşamları” onun olmadığı zamanlarda muadili şarkılarla vakit geçirildiği yerlerdir.
Reklam
İhtilali gerçekleştirenler ise adil olduklarından dem vurup, utanmadan “Soldan ne kadar adam astıysak sağdan da o kadar astık,” diyerek, erdemlerini ve adalet duygularının ne kadar eşit olduğunu dile getiriyorlardı.
kolunu değirmen çarkı gibi sallayıp atanlar da olabilir. :D
Toplu konutların inşaatına başlandıktan sonra sokak aralarındaki boş arsaların da suyu ısınmıştı. Bir bir hepsi dolmaya başladı. Etrafımız şantiyeye dönmüş, önce boş yerler sonra da birkaç katlı küçük evler yerlerini yüksek katlı apartmanlara bırakıyordu. İnşaatlar devam ederken çevrelerindeki topraklar suyla sürekli meşgul olunduğu için çamur olurdu. Biz de çamurdan kartopuna benzer toplar yapar ve bunları bir apartmanın yan duvarına, en yükseğe yapıştırmaya çalışırdık. Yani bir apartmanın yan duvarı, orada da bir inşaat olacak ve bu çamurlar oraya atılıp yapıştırılmayacak? İşte bu olacak işlerden değildi.
zımba :D hür irademizle dövdük, dövüldük. ulan ne şabalakmışız. neyse :D
Çok sert geçen, belki adına oyun bile denmeyecek bir garip hareketler silsilesidir. Aklı başında birinin tercih edeceği bir oyun değildi bu zımba. Bir kale ve oyun alanının sınırları çizilir. Ebe olan oyuncu bu çizilen kale içinde, diğer oyuncularsa az uzaklara sıralanır ve ebe olan: “Bir, iki, üç, zımbaaa!” dedikten sonra tek ayağı üzerinde sek sek yaparak, diğer oyunculara dokunmaya çalışırdı. Eğer ebe bir oyuncuya dokunursa, kendisi de dahil olmak üzere diğer oyuncular bu yeni ebeye, kalesinin içine girene kadar tekme atarlardı. Eğer ebe kaleden çıkarken bir yanlışlık yapar ya da ayağı yere değerse herkes onu tekmelerdi. İşte bu da böyle garip ve sert bir oyundu. Ama bu oyunu da oynamak yine çok zevkliydi.
Reklam
Cin Ali : Dünya tarihinin en basit çizgilere sahip, en uyumlu, düzgün, ahlak­ lı kahramanı. İlkokul kitaplarında bir seri olarak yayınlanmış olup, ço­ cuklara işte iyi bir çocuk böyle olunuru anlatmak ve okumayı öğret­ mek için yapılan bir çalışma. Hiçbir zaman cinliğini göremediğimiz ama dişlerini fırçalayan, hayvan sever, kitap okuyan okula giden bir çöp çocuk. Sadece kendisi çöp değil, babası anası da, arkadaşları, hay­ vanları da çöpten. Bunları birbirinden ayıran özellikleri; babasında bı­ yık ve kravat, atın koca kafası, kuzusu aynı, fili aynı... Cin Ali sürekli top atar, tutar, kırbacı ile topaca vurur, fil onu tıraş eder dururdu.
Küçük Ev adındaki 1800’lü yıllar Amerika’sının orta halli bir ailesinin durumunu anlatan dizi, yine TRT klasiklerindendir.
:D :D
Pelikan markasının ürettiği yeşil renkli, dikdörtgen şekilli ve uzun tarafı eğimli bir çeşit Silgi vardı. Hâlâ vardır. Kötü tadı dolayısıyla yemeye kemirmeye pek uygun değildi. Sert yapısıyla da kağıtları yırtardı ara sıra. Sahteleri silerken alta yeşil rengini bulaştırırdı. Genelde erkekler Pelikan’ı kızlarsa kokulu ve üzerinde Arı Maya gibi resimli olanlarını kullanırdı. Bu silgiler önce kaybolmasın diye sonra da ufaldığı için ortasından bir ip geçirilerek boyna takılırdı.
bu hikayede 'yanan' ben oldum. (=(
Boşluk hissi verirdi, tasla kafamızdan aşağı döktüğümüz sıcak sular. Soğuk su ise canlandırırdı bedenimizi. Bazen ikisini ayarlayamaz soğuk ya da sıcak su değdiğinde vücudumuza, aklımız başımızdan giderdi, anlık. Banyodan yandım-dondum sesleri gelirdi duruma göre.
Sokağımızdan gelip geçenlere bakarken elimizdeki Japon Çekirdeklerini çitler, soranlara adres tarif ederdik.
81 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.