T. E. Lawrence sözleri ve alıntılarını, T. E. Lawrence kitap alıntılarını, T. E. Lawrence en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Giyinmeden önce Başkomutan merakla beni çağırttı. Raporumda, Selahaddin ve Ebu Ubeyde'yi düşünerek, Suriye'nin doğu kabilelerinin stratejik önemini ve Kudüs bağlantısına karşı bir tehdit olarak uygun şekilde kullanıldıklarını vurgulamıştım.
Türkiye,daha savaş ilan etmeden önce, İngiliz sivil iktidarının Mısır'daki temsilcisi Sir Henry, McMahon,Şerif Hüseyin'e mektup yazarak Arapların bağımsızlığı için ingiliz desteğinin sözünü vermiştir.
Trende) gruptan (Türklerden) sağ kalanlar panik içinde çöle doğru kaçmaya başladılar, kaçarken tüfeklerini ve teçhizatlarını fırlatıp attılar. Bu, Lewis'in topçuları için bir fırsattı. Çavuş, açık kumlar cesetlerle dolana kadar vura vura acımasızca ilerledi
Birden Avde yüksek sesle "Allah muhafaza!" diyerek ayağa fırladı ve çadırdan dışarı fırladı.Birbirimize baktık ve dışardan bi çekiç sesi geldi. Ne anlama geldiğini öğrenmek için arkasından gittim ve Avde'nin bir kayanın üzerine eğilmiş,takma dişlerini bir taşla parçalara ayırdığını gördüm."Unutmuşum," diye açıkladı,"bunları bana Cemal Paşa vermişti.Rabbimin ekmeğini Türk dişleriyle yiyordum!" Ne yazık ki kendi dişleri çok azdı,bu yüzden bundan sevdiği eti yemek zor ve acı vericiydi ve biz Akabe'yi alıncaya ve Sır Reginald Wingate ona bir Müttefik takımı için Mısır'dan bir dişçi gönderinceye kadar yarı aç dolaştı.
''En iyiniz bana en çok Türk ölüsü getirendir,'' dedim ve solmakta olan düşmanın peşine döndük, yolumuzun üzerinde yol kenarında kalmış ve merhametimizi dileyenleri vurduk. Yarı çıplak, ayakta duramayan yaralı bir Türk oturmuş bize ağlıyordu. Abdullah devesinin başını çevirdi, ama Zeki küfürlerle önüne geçti ve otomatik silahından adamın çıplak göğsüne üç kurşun sıktı.
Araplar toplanırken, ben ölülerin bağışlayagilcekleri giysileri olup olmadığına bakmak için savaşın olduğu vadiden aşağı indim. Ancak, Bedeviler önceden benimle gelmişler ve onları (Türkleri) derilerine kadar soymuşlardı. Bu, onlar için onur meselesiydi.
Bütün gün arkamızda endişeyle çömelmiş olan Ermeniler ise şimdi kalkıp biçaklarını çekmişler ve ileri atlirken birbirlerine Türkçe uluyorlardı.
Burası ile Kerek arasındaki derinlikleri, Hesa vadisini, kırık, sarp
patikaları, çalılıkları, yolun darlıklarını ve çukurlarını düşündüm, Bu bir katliam olacaktı ve düşman için üzülüp ağlamam gerekirdi; ama savaşın öfkesi ve yorgunluğundan zihnim O korkunç yere inip geceyi onları kurtararak geçirmeyi umursamayacak kadar yorgundu.
Verdiğim savaş kararıyla, alt yüz adamımızdan yirmi ya ya da da otuzunu
öldürmüştüm ve yaralılar belki de bu sayinın üç katıydi. Bu bin kadar
zavallı Türk'ün yok edilmesi savaşın sonucunu etkilemeyeceği için, Gücümüzün altıda biri sözlü bir zafere harcanmıştı. Sonunda iki dağ obüsü (Skoda topları, bizim için çok yararl), yirmi yedi makineli tüfek, iki yüz at ve katır, iki yüz elli esir ele geçirmistik. Adamların söylediğine gore sadece elli kişi bitkin bir halde demiryoluna geri dönebilmişti. Yoldaki Araplar onlara karşı ayaklanmış ve kaçarken onları alçakça vurmuşlar. Bizimkiler takibi çabucak braktılar,
çünkü yorgun, bitkin ve açtılar, üstelik hava da bayağı soğuktu.
Geri döndüğümüzde kar yağmaya başladı. Ancak çok geç ve son
bir çabayla yaralı adamlarımızı içeri alabildik. Türk yarallar yerlerde
yatıyordu ve ertesi gün hayatlarını kaybettiler...