Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Thomas Paine

Thomas PaineAkıl Çağı yazarı
Yazar
8.3/10
310 Kişi
1.351
Okunma
166
Beğeni
11bin
Görüntülenme

Thomas Paine Gönderileri

Thomas Paine kitaplarını, Thomas Paine sözleri ve alıntılarını, Thomas Paine yazarlarını, Thomas Paine yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Parçaların tutarlılığı bütünün doğruluğunu kanıtlamaz, ama parçalardaki tutarsızlık bütünün yanlışlığını kesinlikle kanıtlar.
Yaşlandığımızda mutlu olabilmek için, yaşam boyunca zihnimize eşlik edenlere kendimizi alıştırmamız gerekir, böylelikle her şeyden sırası geldiğinde mutlu oluruz. Sadece zevk adamı olan biri ileri yaşlarda acınacak duruma düşer; köle gibi çalışan da biraz daha iyi olsa bile aynı durumdadır.
Reklam
Hikâyenin antik nitelikte olması, gerçekliğinin kanıtı değildir, tam tersine bu onun efsanevi olduğunun belirtisidir; bir hikâyenin ne kadar eski olduğunu iddia edilirse, o kadar çok efsaneye benzer.
Kitab-ı Mukaddes'in özgünlüğü konusunda körü körüne böbürlenenler, bunun için hiçbir inceleme yapmaya gerek duymamış ve hiçbir otoriteye dayanmadan saflıkla bunları birbirine anlatanların hikayelerini gerçekmiş gibi kabul etmişlerdir; tarihi ve kronolojik kanıtlara dayanarak Kitab-ı Mukaddes'in ilk kitabının Homeros'un kitabı kadar eski olmadığını, en az üç yüz yıl sonra yazıldığını, bunun Aisophos'un fabllarının yazıldığı tarihle aynı olduğunu söyleyebiliriz.
Gözlerimizi inatla kapatmaz ve yüreğimizi taş gibi katılaştırmazsak, zihinlere uzun zamandır kazınmış bağnazlıklara rağmen, rahiplerin ve Yahudi liderlerinin kendi aşağılık karakterlerini örtmek için yarattıkları iltifat yüklü Tanrı'nın seçilmiş kulları benzetmesinin bir YALAN olduğunu görmemek mümkün değildir. Hristiyan rahipleri de bazen yoz, sıklıkla da gaddar olan bu inancı vaaz ediyorlar.
Antik kitapların büyük bir bölümü dahilerin eseridir; bunlar arasında Homeros'a, Platon'a, Aristoteles'e, Demosthenes'e ve Cicero'ya atfedilenler önemli yer tutar. Burada, söz konusu kitapların değerinin, onlara yazarlarından dolayı verilen önemden kaynaklanmadığını bir kez daha vurgulamalıyım. Dahilerin eserleri olan bu kitaplar, yazarları bilinmeseydi de günümüzde aynı etkiye sahip olacaklardı. Homeros'a atfedilen Troya hikayesinin doğruluğuna kimse inanmamaktadır; burada hayranlık duyulan şairdir ve hikaye efsanevi de olsa şairin değeri aynı kalacaktır. Kitab-ı Mukaddes yazarlarının (örneğin Musa) ileri sürdüğü hikayelere Homeros'un hikayesine inanmadığımız gibi inanmayacak olursak, elimizde Musa'nın sahtekar olduğu dışında bir şey kalmaz.
Reklam
Bu baskı dolu uzun cehalet zincirinin ilk halkasının koparılması Luther tarafından yapılan Reform sayesinde olmuştur. Her ne kadar Luther tarafından böyle bir niyetin belirtilmiş olduğu açık değilse de bu tarihten itibaren ya da kendilerine Reformcu denen kişilerin ortaya çıkmasından bu yana, bilimler canlanmaya ve bunun doğal yandaşı Özgür düşünce ortaya çıkmaya başladı. Reformun yarattığı tek kamu yararı buydu; dini yarar ön planda tutulsaydı bu gerçekleşmeyebilirdi. Mitolojik anlayış aynen devam etti; ulusal Papa'ların sayısı Hıristiyanlık Papa'sının düşmesinin ardından hızla arttı.
Dünyanın bir küre gibi yuvarlak olduğunu ileri süren düşünceye inanmadaki ahlaki fazilet kadar onun bir tepsi gibi dümdüz olduğunu düşünmek de ahlaken sakat değildir; Yaratıcının milyonlarca dünya yarattığına ve sonsuz uzay boşluğunu bunlarla doldurduğuna inanmanın ahlaki fazileti kadar tek bir dünya yarattığına inanmakta da herhangi bir ahlaki zafiyet yoktur. Ancak doğru olmayan bir yaratılış hikayesine dayanarak gelişen ve kendisini bu inancın bir parçası haline getiren bir din sistemi söz konusuysa konu farklı bir alana kaymaktadır. Ahlaken kötü olmayan hatalar artık kendilerinin de yer aldığı kötülükler içinde sahtelik kazanır.
TANRI KELAMI GÖZLEMLEDİGİMİZ EVRENDİR: Bu anlamıyla hiçbir insan icadının ne karşı çıkabileceği, ne de değiştirebileceği bir kelamdır ve Tanrı insana evrensel bir dille seslenmektedir.
İsa, Hıristiyan mitoloji üreticilerinin söylediği gibi bir kişi idiyse, yani dünyaya acı çekmek için geldiyse, bu kelime bazen onun ölmesi olarak da kullanılmaktadır, asıl acı çekmek yaşamak olacaktır. Onun varlığı cennetten bu dünyaya sürgün edilmesi ya da gönderilmesi olarak kabul edilmektedir, geldiği yere dönmek ancak ölüm yoluyla olabilirdi. Bu tuhaf sistemde her şey saklamaya çalıştığının tersidir. Bu sistem gerçeğin tersini temsil etmektedir, ben de onun saçmalıklarını ve tutarsızlıklarını incelemekten yoruldum, daha iyi bir şeyler yapmak için incelemelerimi sonuçlandırmakta acele ediyorum.
Reklam
Matta, Markos, Luka ve Yuhanna adlı ilk dört kitapta İsa'nın yaşamı hakkında, ona ait uzak hikayeler dışında hiçbir bilgi yer almamaktadır. Bu kitaplardan anlaşıldığı kadarıyla bir din önderi olarak sürdürdüğü faaliyetler on sekiz aylık bir süre ile kısıtlıdır; söz konusu kişiler sadece bu kısa süre içinde onunla tanışmışlardır. Bu kişiler onun on iki yaşındayken Yahudi din öğretmenleri arasında oturarak sorular sorduğunu ve onların sorularına cevaplar verdiğini anlatmaktadırlar. Bu olay İsa'yla tanışmalarından çok önce olduğundan muhtemelen bu hikayeyi ailesinden dinlemişlerdir. Sonraki on altı yıl boyunca onun hakkında hiçbir şey duyulmamıştır. Bu süre boyunca nerede yaşadığı, ne iş yaptığı hakkında bilgi yoktur. Büyük bir ihtimalle marangoz olan babasının yanında çalışmıştır. Okul eğitimi gördüğüne dair bir bilgi yoktur; muhtemelen yazmayı bilmemektedir; ailesi çok yoksul olduğundan doğumunda yatacak bir yatağı da olmamıştır.
Kilisenin mitoloji üreticileri, bulabildikleri yazılı metinleri toplayarak ve bunları istedikleri biçimde düzenleyerek kendi sistemlerini kurmuşlardır. Günümüzde Eski ve Yeni Ahit adıyla var olan bu tür yazıların, toplayanların iddia ettiği gibi bulundukları sıradaki içeriklerinin aynı olduğu kuşkuludur; bunlara ilaveler yapılmış, değiştirilmiş, özetlenmiş ya da süslenmiş olabilir mi? Eğer durum buysa, sistemi kuranlar oylama yoluyla bir araya getirdikleri kitapların hangilerinin Tanrı Kelamı hangilerinin de Tanrı Kelamı olmadığına karar verdiler. Bazılarını reddettiler; Apokrif denilen bazılarının da kuşkulu olduğuna oylama yoluyla karar verdiler; oyların çoğunu alan kitaplar da Tanrı Kelamı olarak kabul edildi . Başka şekilde oylamış olsalardı, kendilerine Hıristiyan adını veren inanç sahipleri başka şeye inanacaklardı; çünkü birinin inancı başka birinin oyuyla belirlenmişti. Tüm bunları yapanlar kimlerdi, bunu hiç bilmiyoruz. Kendilerini genel olarak Kilise diye tanımladılar ve tüm bildiğimiz de bu.
Trajedi ve intihar dışında duygularımızı ateşleyecek başka şeyler yok mudur?
Herhangi bir şey ne kadar doğal değilse o kadar hüzünlü bir hayranlık nesnesi olma yeteneğine sahiptir.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.