Her gün bu kadar güzel mi bu deniz?
Böyle mi görünür gökyüzü her zaman?
Her zaman güzel mi bu kadar,
Bu eşya, bu pencere?
Değil,
Vallahi değil;
Bir iş var bu işin içinde.
- Orhan Veli'den bir haber var mı?
- Bu akşam saat beşte randevumuz var.
Telefonda bir sükut oldu. Sonra Sait Faik'in boğuk sesi:
-Ölmüş diyorlar da... Belki haberin vardır diye sordum
Ağıt Önce üstün başın eskidi
Etlerin gözün kaşın eskidi
Ne varsa taze bildiğin
Eskidi oğlu eskidi
Elden ayaktan oldun kardeşim
Kalem parmaktan tırnaktan
Bir canın vardı cıvıl cıvıl
Candan oldun kardeşim
Satırlara kaldın kitaplar içinde
Hani saç kirpik deri
Öf ne kötü dünyaınış
Bir Orhan Veli varmış
Gel gel kardeşim
Orhan Benim ellerimi al
Benim gözlerimi kullan
Oktay Rıfat
Benim arkadaşım, dostum, kafadarım, duygu düşünce ortağım, yakınım, kardeşimdi. Görünce yüzüm gülerdi. Başkalarına kolaylıkla anlayamıyacakları bir işi, bir düşünceyi ona iki kelimede söyleyiverirdim. Anladığını, can alacak yerinden anladığını bir işaretle belli ediverirdi. Çok zekiydi. Dinlerken insana çokluk bakmaz, adamın üstüne düşüp
Şiirlerini, çok uzun zaman fasılaları içinde, çok büyük emeklerle meydana getiriyordu. Üç dört mısradan ibaret şiirlerinin üstünde aylarca çalıştığı oluyordu.
"Eskiler bugünün gençlerine yapılması gerekeni değil, yapılmaması gerekeni gösterdiler. Gerçi bu da bir hizmettir. Amma hizmeti bundan ibaret olan bir neslin kendinden sonrakilere dil uzatması da biraz fazla olur gibi geliyor bana."