Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Arno Gruen

Arno GruenNormalliğin Deliliği yazarı
Yazar
8.9/10
304 Kişi
1.324
Okunma
255
Beğeni
14,6bin
Görüntülenme

Arno Gruen Gönderileri

Arno Gruen kitaplarını, Arno Gruen sözleri ve alıntılarını, Arno Gruen yazarlarını, Arno Gruen yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Eğer bana anlattıklarınız doğruysa, tek söyleyebileceğim , bu insanların gerçek gücü hiçbir zaman görmediğidir." Bu cümle şunu anlatmaktadır: Güç uğruna kendi insanlığına ihanet etmek zorunda kalan bir insanın acısı, tek bir an için bile olsa, bilinçli olarak açığa çıkabilmektedir. Bayan Tschiang, gücün idealleri öldürdüğünü biliyordu.
Sayfa 45 - Çitlembik YayınlarıKitabı okuyor
Toplumumuzdaki gerçekten zayıf kişiler, acı çekenler değil, acı çekmekten korkanlardır. Topluma uyumu başarıyla gerçekleştirmiş olanlar, asıl zayıflardır. Bu yüzden binlerce yıldır duyarlılığın zayıflık olduğunu iddia ederek propagandalarını bu biçim de yürütüyorlar. Bilinçlerini bölerek bütün acılardan kaçmaya çalışanlar onlardır; deforme olmuş bir gerçeğin, yani güç ve iktidar ideolojisinin asıl taşıyıcıları.
Sayfa 44 - Çitlembik YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
"İdalistlik" neden hep duygulara kılıfsın ?
Kızlarına ve oğullarına ihtiyaç duydukları sevgiden başka her şeyi vermiş olan anne ve babalarından intikam alma sabırsızlıklarına başka bir kılıf uydurmak için ideolojilerini kullanmışlardı.
Sayfa 41 - Çitlembik YayınlarıKitabı okuyor
Ama bunlar çok gerçek
Bizim neslimizin asıl yarası da budur: Daha iyisini, daha insancıl olanını istiyoruz, ama bu hedefe engel olanın, kendi kırılgan insanlığımız olduğunu anlayamıyoruz. Miller şöyle devam eder: "Bütün bunların benim için tek bir anlamı var; daima annemize bağımlı kalacağız. O isyan da sadece bu köleliği örtbas etmek için yapılan çaresiz bir denem eydi." Gerçek gereksinimlerinden kopmuş insan, her şeyle savaşmak zorundadır.
Sayfa 41 - Çitlembik YayınlarıKitabı okuyor
Kurtarıcı olarak güçle özdeşleşmemiz bizi, ezenlerle aynı prensibe götürür.Görmüş olduğumuz zarar, daha önce anne babamızın görmüş olduğu ve savaştığımız toplumun zararıyla aynıdır: gerçek gereksinimler reddedilir, kendi kendiliğimizden korkarız. Böylece de düşmanla sıkı sıkı bağlı kalmaya devam ederiz.
Sayfa 40 - Çitlembik YayınlarıKitabı okuyor
Ama görünüşe bakılırsa, canlılığımızı ve yaşama şevkimizi düşmanımız haline getiren, korkunun ve huzursuzluğun etkisi altında geçen çocukluk yıllarımız yüzünden özgürlüğün değerini anlayamamaktayız. Yani kendiliğimiz, düşmanımız haline gelmiştir. Sorumluluktan kaçınmanın temeline inildiğinde, kendiliğine sahip olma korkusuyla karşılaşılır. Korkulan, soyut bir sorumluluk değildir, bizi tedirgin eden kendimizi gerçekleştirmenin sorumluluğudur. Kendi canlılığımız ve karşımızdakinin canlılığı bizi korkutmaktadır. Ama bu yaşama arzusu bir kere ortaya çıkmayagörsün, öfkemiz kabarır ve kendi özgürlüğümüze sırtımızı döneriz. Arkamızı döndüğümüz aynı zamanda canlılığın ta kendisidir.
Sayfa 39 - Çitlembik YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Toplumsal uysallığımız konusunda düşündürücü tek şey, hepimizin belli bir dereceye kadar, istemeden de olsa başkalarının isteklerine göre yaşamamız değildir. Daha tehlikelisi, bedenselliğimizin bir anlamda dışına çıktığımız anda, esas kendilik duygularımızın aniden uyanmasıyla ortaya çıkan özgürlükten korkmaya başlamamızdır. Hepimiz özgürlük istediğimiz halde, saygısını ve övgüsünü beklediğimiz güce çeşitli şekillerde bağlıyız. Bu, bizi sonsuz bir tasvip edilme ihtiyacına mahkûm eder, hem de gerçek isteklerimizi reddedenlerin tasvibine. Daha önce de söylediğim gibi, "sevgilerine" bağımlı olduğumuz insanların isteklerine taviz vermeyi çok küçük yaşlarda öğrendik. Üzerinde fazla kafa dahi yormadan, özgürlüğü itaatsizlikle eş tutmayı öğrendik. Bunun sonucu olarak, sözünü ettiğim oturumun da gösterdiği gibi, özgürlüğü korku ve endişe duygularıyla beraber hissetmekteyiz.
Sayfa 38 - Çitlembik YayınlarıKitabı okuyor
Gerektiğinde gösterilen bütün başkaldırılara rağmen, bu sisteme uyumun bedelini kendi özgürlüğümüz ve canlılığımızdan korkarak öderiz. Çünkü bir toplumun normlarına karşı gelebilmek için bu korkunun bilincinde olmak gerekmez. Bir bakıyoruz, farkında olmadan teslim olmuşuz. Farkında olmadığımız ve bilmediğimiz yerde kendimizi güçle özdeşleştirmişiz. Kendi özerklik korkumuz ve onun neden olduğu yaşama korkusu, hayatımızın farkına varamadığımız bir düğüm noktası oluvermiş. Özerklik olanaklarımızın parçalanması o denli geniş kapsamlı ki, bunun farkına bile varamıyoruz.
Sayfa 35 - Çitlembik YayınlarıKitabı okuyor
Eğer bir çocuk her şeye rağmen anne babanın iktidarını sarsabilirse sevgiden yoksun bırakılarak cezalandırılır. Bu durumda boyun eğmek zorundadır. Böylece kültürümüz için tipik olan bir temel yarılma ortaya çıkar: Bir yandan gerçek anlamda seven anne babayla bağlılık isteği, diğer yandan anne babaya duyulan nefret. Bu çelişkili duygular yan yana var olurlar ama bu yan yanalık hali bilinçle kavranmaz.
Anne babalar, kendi yaralanmış kendilik değerlerini telafi etmek için böylesi bir her şeye muktedir olma duygusuna ihtiyaç duyduklarından çocukları karşısındaki iktidar pozisyonlarından vazgeçmek istemiyorlar. Bu süreç, insan oluş sürecinde temel bir hasara yol açıyor.
Reklam
Gerçek bir ilişki yaşamadan hiçbir zaman gerçek bir insan olamayız.
Sayfa 316
Haklı ve karışık
Marcel Proust'un şöyle anlattığı bir gerçektir, "Acının, bize acıyı verenler tarafından dindirilmesi gerekliliği yalanı tarafından kışkırtılan bir sevginin var olduğu bir dünyada yaşama cesaretini nasıl gösteriyoruz?"
Sayfa 34 - Çitlembik YayınlarıKitabı okuyor
Çehov düşmanlığın, kötülüğün ve sadizmin, çaresizlik ve kendini hor görmenin bir sonucu olduğunu anlamıştı; bunların aşırı eleştirel bir sosyal gerçekliğe uyum vasıtasıyla oluştuğunu ve doğuştan gelen bir saldırganlıkla ilgisi olmadığını idrak etmişti.
Sayfa 31 - Çitlembik YayınlarıKitabı okuyor
Gelenekleri kabul etmeyi ruhsal sağlığın ölçütü haline getirdiğimiz sürece, geleneklerin bazı şartlar altında yanılgı ve yalanın hükmü altına girmemizi isteyen eğilimlere hizmet ettiğini göz ardı etmiş oluruz.
Sayfa 31 - Çitlembik YayınlarıKitabı okuyor
Kavanau'nun burada izah ettiği ve çoğu zooloğun kendi önyargıları yüzünden kabul edemediği nokta, yaşamda dayatılan şartlara karşı koyan güçlerin ortaya çıktığıdır ve bu, reddedilemez bir durumdur.
Sayfa 29 - Çitlembik YayınlarıKitabı okuyor
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.