Ortadoğu Teknik Üniversitesi’nde Sosyoloji (Lisans) ve Ekonomi (Yüksek Lisans) okudu. Ardından, Pittsburgh Üniversitesi’nde Felsefe (Yüksek Lisans) ve Doktora (Sosyoloji) eğitimi gördü. ABD ve Almanya’da farklı üniversitelerde dersler verdi. 2009-2010 akademik yılında London School of Economics Cities Programme’da Senior Fellow olarak bulundu. 2011-2012 yıllarında Mardin Artuklu Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nde konuk öğretim üyesi olarak görev aldı. 2003 yılından bu yana Yıldız Teknik Üniversitesi, İnsan ve Toplum Bilimleri Bölümü’nde öğretim üyesi olarak çalışmalarını sürdürmektedir. Halen, “Mardin: Dönüşen Bir Kentte Kültürel Miras ve Kentsel Mekanın Yeniden Üretimi” konulu TÜBİTAK projesini yürütmektedir.
Arkasına dini alarak kadınları baskı altında tutan gelenekleri irdeledi. Kadınların içinde yaşadıkları durumu değiştirememelerinin nedeni iş sahibi olamamalarıydı.
Eski bir Fransız yazarı bile "Dayaksız kadın tutulamaz” diyor. Hay canına rahmet! Fransız yazarın öğüdü ne ne gerek?.. Camilerde, mescitlerde gürül gürül vaaz eden ulema! yeterli değil mi? Saçının telini gösteren bir kadının nasıl müthiş bir sona uğrayacağını, cehennem alevlerinin birer azgın ejderha gibi boyunlarda dolanacağını, erkeğini eliyle evlendiren bir eksik eteğin cenneti âlâda firdevs köse küne kurulacağını nasıl ballandıra ballandıra anlatırlardı.
Çorum'da yeni bulunduğum sıralarda beldenin g leneği üzere yirmi otuz hanım birlikte "Safa geldin" demeye ziyaretime geliyorlardı. Tabii hepsinin ayrı ayrı hatırlarını almak istiyordum. Bazı genç hanımlara ettiğim hitaplar daima cevapsız kalıyordu. Tabii bu hal merakımı çekti. Bunların hepsi dilsiz olamazdı ya! Sonra öğrendim ki yeni gelinlere söz söylemek yasakmış. Hatta genç gelin hanımların çoluk çocuk sahibi olduktan sonra bile kayınbabalarının, kayınbiraderlerinin yanında söz söylemek şöyle dursun, yaşmak dedikleri pullu başörtüleriyle sıkı sıkı gözlerini kapatmaları bir saygı göstergesiymiş.
Nezihe Muhittin, Abdülhamit’in istibdadı sırasında varlıklı bir ailenin çocuğu olarak 1889 yılında İstanbul'da dünyaya geldi. Eğitimli kadınlar arasında büyüdü. Özgürlükçü bir babası ve askeri okullarda okuyan rejim muhalifi kuzenleri vardı. Evdeki entelektüel havanın Muhittin'de bıraktığı iz, onun feminizmi ve politik görüşleri üzerinde kuvvetli
Türkiye’deki kadın hakları mücadelesinin daha bebek adımlarını attığı dönemde Türk kadınının sesi olarak ön plana çıkan Nezihe Muhittin’in mücadelesini ve 1931 yılı itibarıyla genç Cumhuriyet toplumundaki Türk kadınının yerini konu edinen “Nezihe Muhittin ve Türk Kadını 1931” adlı bu eser, Türk modernleşme sürecinde kadınların oynadığı rolü