İnsanlığımızı düşün, tekâmül eden bir varlık olmak bakımından, yani, diyorum ki, insanlık nedir, erdem... Hayat'ın, Özgür'ün ha bire başka cümlelerle yineleyip durduğu bu argüman silsilesinden artık sabrı taştı, kızıl saçları öfkeden adeta tutuştu, bas bas bağırıyor, Erdemine de sana da! Tekâmülmüş! Bizi öldürüyorlar. Sokaklarda. Yetmiyor, yakıyorlar! Bilmem kaç yerinden bıçaklıyorlar. Çöp tenekelerine atıyorlar. O çok bi üstün zekân alıyor mu? Seni bilmiş! Seni...
“Felaket, uzamını yıtiren, bir yok etmeyle cezalandırmadan o yayılamayış içerisinde hep geri gelendir, daima felaket sonrasındaki felakettir, yakıp yıkmayan sessiz geri dönüştür, ki felaket o dönüşte saklanır.”
Maurice Blanchot, Felaket Yazısı