Ebert, Scheidemann, Noske..
Bunların fotoğraflarını duvara asıp her sabah dart atmak istiyorum suratlarına. Bi süre kendimi bu şekilde rehabilite edeceğim. Bir partinin (SPD), nasıl zaman içerisinde yarattığı maddi güce aşık olup işini gücünü onu korumaya adamasinin hikayesi SPD'nin hikayesi. Aynı zamanda içinden çıktığı sınıfa ihanetinin. Tabi ihanet diyoruz ama doğru kelime bu mu, şüpheli? Ihanet kendinden gördüğün kişinin yaptığına denir. Sosyal Demokratlar hele ki başta saydığım isimler bizden miydi? Ki zaten esas mesele burda düğümleniyor. Bu ayrismanin zamanında ve net biçimde yapılmamış olması sonraki trajedilerin esas nedeni. Kitapta da bu işleniyor.
Başka ülkelerin tarihlerini okuyunca aslında yaşadıklarımız anlamında hiç de yalnız ve ayriksi olmadığımızı fark ediyorsunuz. Savaş döneminde vatanseverlik yaristirmak, aman şimdi burjuvaziyi korkutmayalim, Şiddete basvurursak faşizm gelir vs vs. lafları. Tanıdık politika ve argümanlar. Görüyoruz ki bir kısım insanlar bahane uydurmakta hiç yaratıcı ve yenilikçi değil. Niye olsun ki, her defasında yiyoruz.
Rosa, Karl ve tüm Alman devrimcilerinin aziz anısına!