Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

David Mamet

David MametFilm Yönetmek Üzerine yazarı
Yazar
8.1/10
15 Kişi
63
Okunma
1
Beğeni
1.689
Görüntülenme

David Mamet Sözleri ve Alıntıları

David Mamet sözleri ve alıntılarını, David Mamet kitap alıntılarını, David Mamet en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Mutlu İnsan Öyküleri
Mr. Trollope'nin dediği gibi "Asıl mutlu insanlar anlatacak öyküsü olmayanlardır."
Sayfa 56 - Mamet'in anlatımını iyi noktaladığı yerdeKitabı okudu
Jesus Factor, "kağıt üzerinde gayet doğru gibi görünüp; bir nedenle uygulamada istenen sonucu vermeyen" anlamına gelen teknik bir terimdir.
Reklam
Yapımcılar
Bu ülkede neredeyse hiç kimse nasıl senaryo yazılacağını bilmez. Senaryoların hemen hepsi filme çekilemeyecek öğeler içerir. "Nick, otuzlarında, olağanüstü bir sezgi gücü olan, genç bir adam." Bunu filmleştiremezsiniz. Nasıl filmleştirebilirsiniz ki? "Jodie, otuz saattir bankta oturan girgin bir hipster." Bunu nasıl çekeceksiniz? Bunları, görsel ya da söze anlatıya girmeden çekemezsiniz. Görsel: Jodie saate bakar. Görüntü kaybolur. Şimdi otuz saat sonradır. Sözel: "Benim gibi hipster'in son 30 saatini bir bank üzerinde geçirmiş olması tam bir felaket." Eğer herhangi bir konunun anlatıma kaymadan aktarılması imkansız görünüyorsa, o konu kesinlikle öykü için, yani izleyici için önemli değildir. İzleyici bilgi değil, drama ister (dramatik biçimin yararlı olduğu tek konu, öykü anlatmadır). Öyleyse bu bilgiye kim gereksinim duyar? Öyleyse bu bilgiye, neredeyse tüm Amerikan senaryolarına gölge düşüren, bu çok zahmetli anlatıya ne gerek var? Çoğu film senaryosu, stüdyo yöneticilerinden oluşan bir izleyici topluluğu için yazılmıştır. Stüdyo yöneticileri, film senaryosunun nasıl okunması gerektiğini bilmezler. Bir kişi, bir teki bile bilmez nasıl okunması gerektiğini. Bir senaryoyu okumak ve bir filmi "görmek" için sinema eğitimi almış olmak ya da naiflik gerekir; bu özellikler ise stüdyo yöneticilerinde bulunmaz.
Nereye gittiğimizi ve kimlerle gittiğimizi biliyoruz. Kimi sevdiğimizi biliyoruz; ama kiminle evleneceğimizi Tanrı bilir. Haydi bakalım, rasgele!
Sayfa 45 - Hil YayınKitabı okudu
Jesus Factor, "kağıt üzerinde gayet doğru gibi görünüp, bir nedenle uygulamada istenen sonucu vermeyen" anlamına gelen teknik bir terimdir. O zaman şu sözü hatırlamak gerekir: "Bir şiir asla bitmez, ancak terk edilir."
Film dünyası, yozlaşma çemberi içinde sıkışmış durumda; çünkü pusulası olmayan insanlar, bu dünyayı yönetmekte. Bu baskıya karşı yapabileceğiniz tek şey ise doğruyu söylemektir. Doğruyu söyleyip muhalif kuvvet oluşturan birileri her zaman bulunur.
Reklam
Jesus Factor
Çekimler bittikten sonra film üstünde biraz daha çalışma ihtiyacı duyabiliriz. Bu olaya bilim adamları Jesus Factor diyorlar. Jesus Factor, "kağıt üzerinde gayet doğru gibi görünüp, bir nedenle uygulamada istenen sonucu vermeyen" anlamına gelen teknik bir terimdir. O zaman şu sözü hatırlamak gerekir: "Bir şiir asla bitmez, ancak terk edilir."
Diyalog
Oyunculukla diyaloğun sorunları aynıdır. Oyunculuğunki gibi, diyaloğun amacı da çekim listesindeki zayıf noktaları toparlamak değildir. Diyaloğun amacı "karakter" hakkında bilgi vermek değildir. İnsanların konuşma nedeni, sadece istediklerini elde edebilmektir. Filmlerde ya da sokakta kendini anlatan insanlar size yalan söylemektedirler. Fark şudur: Kötü bir filmde adam "Selam Joe, bu akşam senin evine geleceğim; çünkü benden borç olarak aldığın paraya ihtiyacım var" der. İyi filmde ise "dün hangi cehennemdeydin?" der. Erkek kıza "ne kadar güzel bir elbise!" der. Hiçbir zaman "altı haftadır kimseyle yatmadım" demez.
Teknoloji
Stedikam (elde tutulan kamera), diğer teknolojik mucizeler gibi pek çok zarara yol açtı. Amerikan filmlerine zarar verdi. Kahramanın etrafında gezinmeyi o kadar kolaylaştırdı ki, artık kimse "çekim nedir?" ya da "kamerayı nereye koymam gerekiyor?" diye düşünmüyor. Bunların yerine sinemacılar "hepsini sabah çekebilirim" diye düşünüyor; ama böyle yaptığınızda, o sabah yapılmış çekimlerin günlük gösterimlerinden hoşnut kalsanız da, montaj odasında bunlardan nefret edersiniz. Çünkü günlük gösterimlerin amacı sizi mutlu etmek değildir; çekimleriniz 'küçük piyesler'e dönüşmemelidir. Bunların, işin sonunda öyküyü anlatmak üzere birbirine bağlanabilecek, müdahale edilmemiş çekimler olması gerekir.
Sessiz Filmlerin Yönetmene Mirası
Diyalogla anlatma zorunluluğunuz, görüntü ve oyunculukla anlatma zorunluluğunuzdan fazla değildir. Ne kadar az anlatırsanız, o kadar çok izleyiciye "vay be!" dedirtirsiniz. "Burada neler oluyor? Peki sonra ne olacak?" Öyküyü görüntülerle anlatıyorsanız, diyalog, dondurma üstündeki küçük çikolata kırıntılarına benzer. Olan bitenin üstüne atılmış ciladır. Öyküyü çekimler taşır. Aslında iyi bir filmde diyalog olmaz. Bu nedenle her zaman sessiz film yapmaya çalışmalısınız (Charlie Chaplin'in de savunusu bu yöndedir). Yoksa Amerikan film endüstrisinin başına gelen, sizin de başınıza gelir. Çekim listesi hazırlamak yerine, öğrenciyi ayağa kaldırır ve ona "Bu Mr. Smith değil mi? Sanırım ona kararını değiştirteceğim" dedirtirsiniz. Ses, sinemada kullanılmaya başladıktan sonra Amerikan filmlerinde yapılan budur ve o zamandan bu yana Amerikan filmleri beter olmuştur. Öykünüzü çekimlerle anlatmalısınız, çünkü böylece gerek duyulup da en beğendiğiniz diyalog çıkarıldığında -gerçekten de, film seslendirilirken ya da filme altyazı eklenirken bu olabilir- güzel bir film hemen hiç zarar görmeyecektir.
33 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.