Yalnızlık ağır geliyor. Bir dostum olsun isterdim, gerçek bir dostum ya da kendisine dertlerimi açabileceğim bir sevgilim. (S/33)
Yalnızlık... Birçok insanın tercih sebebi, bazen isteyerek bazen de mecbur kalarak...
Gerçekten yalnız olmak, yapayalnız kalmak ne ürkütücü geliyor kulağa öyle değil mi?
Oysa ki yaşadığımız bu çağda birçoğumuz yalnız kalmak istiyoruz, soyutluyoruz bir bakıma kendimizi, ya 'kafa dinlemek' adına ya da bir parça 'nefes almak' adına...
Victor Bâton bir savaş gazisi yalnız ve fakir. Mütareke yıllarının fakir Paris'inde zor bir hayat yaşıyor, yalnızlığı iliklerine kadar hissederek. Her gün yaşadığı köhne dairesinden eski püskü kıyafetleriyle çıkarak sokak sokak o insanı arıyor. Bir arkadaş, bir dost ya da bir sevgili. Kâh konuşmak, kâh ağlamak, kâh susmak için gözgöze...
Arkadaşlarım; Emmanuel Bove'un 1924 tarihli ilk romanı. İlk romanı olduğu için çok özel. Yalnızlık gibi zor bir konuyu işlediği için daha da özel. Bunu iç monologlarla betimlediği için, böylesi melankolik bir kurguyu sıkmadan ve kasmadan okuyucuya aktarabildiği için daha da özel.
Knut Hamsun nasıl açlığı anlatmışsa eserinde, Emmanuel Bove da yalnızlığı resmetmiş son zerresine kadar. Yalnız kalmak istemekle gerçekten yalnız olmanın arasındaki farkı tüm soğukluğuyla yüzümüze çarpmış.
Ah! Yalnızlık ne güzel ve ne hazin şey! Kendimiz seçtiğimizde nasıl da güzel! Bize yıllarca dayatıldığında nasıl da hazin! (S/150)
Yalnızlığın tercihimiz olması dileğiyle...
Sevgiyle...