“Onu bir kez daha yirmi metre ötemde bana bakarken görünce onu kaybetmiş olmanın acısının, sanki on yıl boyunca tek bir gün bile geçmemiş gibi o huzur içindeki ruhumda kanayarak ortaya çıktığını hissettim. “
Uruguaylı yazar Horacio Quiroga, Abelardo Castillo’nun tabiriyle “Edgar Poe ’nun Güney Amerikalı avatarıydı”. Yirminci yüzyıl başlarında yaşayan yazar, Cortàzar, Borges ve Màrquez‘i de etkilemiş bir kalem, ki bu onun külliyatını tamamlama çabamın yegane nedeni.
Bir yazarın yaşamındaki etkileyici olaylar öyle ya da böyle onun edebi kimliğine etki eder. Horacio Quiroga’nın babası bir av sırasında kendini vurur. Felçli üvey babası da, o daha on yedi yaşında bir delikanlıyken, bir çifteyle kendisini vurur. Belki bundan sebep Quiroga’nın yazısı ölümle kuşatıldı, ölümün büyüleyiciliği ve dehşeti onun en öne çıkan temaları oldu. O da ölümü alıp düzyazının başına taç olarak taktı.
Bellekten kolay kolay silinmeyen öykülerinin öne çıkan başka bir yanı ise, neredeyse hiç betimleme yapmamasına rağmen kendinizi anlatının ortasında bulmanız. Sanki yazar size anlatıyor gibi değil de gösteriyormuş gibi hissediyorsunuz. Öykü sanatı üzerine yazdığı denemelerde “atmosfer edebiyatı” kelimelerini kullanması öykü yazarken nasıl bir önceliğe yaslandığını anlatır. Anekdotlar ve atmosfer, onun öykülerinin belirleyici unsurları.
Bu yazarı hiç okumamış olanlar için yazara başlangıç kitabı olarak bu öyküleri öneririm.
İyi okumalar..
Latin Amerika’nın Poe‘su; Cortázar, Borges ve Márquez gibi yazarların öncülü, müthiş öykücü Horacio Quiroga’nın aşk ve ölüm gibi bıçak sırtı temaları büyüleci üslubuyla kaleme aldığı on beş öykü ve öykü üzerine dört kısa denemenin yer aldığı bu kitabı bitirir bitirmez hemen sizlerle paylaşmak istedim. Aslında önce #storytel uygulamasında dinledim
Horacio Silvestre Quiroga Uruguaylı yazarın kitabın içeriğinde yer alan 15 adet öykünün kitabın ismi ile inilti olarak genel anlamda Aşk, Delillik ve Ölüm'ün bireyi ve toplumu, insan ruhunun türlü halleriyle, toplumsal durumların alacalı durum tespitleriyle anlatıldığı, insan hayatına etkilerini, karakterlerin yaşadıkları anlatırken aslında ilginç hayatını ve yaşadıklarını anlatıyormuş gibi hissetmeme neden olan, okurken fazla yormayan, bunun yanında kimi öykülerini iki kere okumama neden olan bir kitap oldu benim için.
"Öykü yazmak, unutulmaz bir hikâyeyi mümkün olan tek yolla anlatma sanatıdır." diyerek kendi yazım dünyasıyla ilgili düşüncelerini anlattığı kitabın sonunda yer alan "Öykü Sanatı Üstüne Dört Kısa Deneme" adlı bölümle öykü yazmayı düşünen herkese önemli tavsiyelerde bulunduğu bölüm bir şekilde bu konuyla ilgili kişiler için önemli tavsiyelerin yer aldığı etkili bir bölüm olmuş.