İnsan bu yeryüzüne geliyordu, yaşıyordu, ama zamanın nasıl geçip gittiğini hissetmiyordu ve sonunda yaşam bitiyordu ve hiçbir şeyi kavramadığınızı kabullenmek zorunda kalıyordunuz, en basit şeyleri bile kavramadığınızı...
İnsan bu yeryüzüne geliyordu, yaşıyordu, ama zamanın nasıl geçip gittiğini hissetmiyordu ve sonunda yaşam bitiyordu ve hiçbir şeyi kavramadığınızı kabullenmek zorunda kalıyordunuz, en basit şeyleri bile kavramadığınızı...
"Garip, yüzlerinde kendisine ilgi çekici gelen hiçbir şey bulunmayan, net bir biçimde hatırlanmaya değmeyen ne kadar çok insan vardı. Yoksa bunun nedeni, aniden zihninin merkezine yerleşen o insanın hatlarını hatırlamak için kendini şiddetle zorlaması, bu hatlardaki ayrıntıların artık bir yüz şeklini oluşturmaya yanaşmayıp elinden kayıp gidecekleri kadar zorlaması mıydı?"
"...iki cümlenin sürekli yerini birbirine bırakarak içinde yükseldiklerini hissetti, birbiriyle karıştırılamayan iki farklı renk gibiydiler ya da birbirini dışlayan ışık durumları gibi, o anlardan biri, onu kurtarmalıyım..."
"Karanlığın ne olduğunu anlamaya çalıştı, ne kadar amansız ve mutlaktı... İnsan böyle bir karanlığın ancak çok küçük parçalarını aydınlatabiliryordu, güneşin karşısında tüm ışık kaynakları gülünç kalıyordu. Çok güçlü lambaların bile sınırlı bir ışığı vardı..."