Harvard Üniversitesi'nde iktisat profesörü olan Galbraith, 1961-1963 yılları arasında Hindistan'da Amerikan Büyükelçisi olarak görev aldı.
Keynezyan ve kurumsalcı görüşe sahip olan Galbraith, 20. yüzyıl Amerikan Liberalizmi'nin önemli savunucularındandır. Ekonomi konularındaki kitapları 1950'lerden 1970'lere kadar en çok satanlar listesinde yer almıştır ve kendisi bu bakımdan ekonomi alanında toplum entellektüeli görevini üstlenmiştir.
Her ekonomik bunalımın ardından, politikacılar halka güven duygusu vermeye, işlerin aslında göründüğü kadar kötü olmadığını telkin etmeye çalışıyorlardı. Malî konularda akıl verenler halka sabır vermekten başka duadan da yararlanıyorlardı.
Batı ve Doğu Berlin'i ayıran Brandenburg Kapısı. Kapitalizmin ve komünizmin tarihsel çatışma yeri mi? Yoksa 1945'te kapitalist ve komünist sistemlerin silahlı temsilcilerinin biraz da ticaretten söz etmek için buluştukları bir yer mi? Ya da iki sistemin sanayi toplumlarının birbirlerine yaklaşıp benzeştiği nokta mı?
Buradan siz değerli okurlara, bugün akşamüstü bitirdiğim ve incelemiş olduğum ekonomi, emek ve iş dünyasının olmazsa olmazlarından John Kenneth Galbraith’ın Para adlı kitabını aktarmaya çalışacağım. Konu ve terimler açısından biraz zorlayıcıydı, ama işin içinde olan ve para politikasına aşina olanlar, bilenler için gerçekten nimet türünde bulunmaz
ABD başta olmak üzere, Avrupa ve tüm dünyayı kasıp kavuran, borsaların çöktüğü, bankaların battığı 1929 ekonomik buhranının sebep ve sonuçlarını ele alan kitap, milyonlarca insanın nasıl işsiz kaldığını ve tröst sistemini anlaşılır bir şekilde anlatmaya çalışmış.
Çöküşün sebeplerinde biri olarak insanların büyük kesiminin tasarruflarını 1920’lerden beri hızla tırmanan borsada değerlendirmesini teknik analiz ve örneklerle ifade etmeye çalışan Galbraith, dönemin ve günümüzde gerçekleşebilecek ekonomik koşulları hakkında ders niteliğinde bir eser sunmuş biz okuyucularına. Kesinlikle okunması gereken bir eser….
Büyük Kriz 1929 isimli kitap, John Kenneth Galbraith'in ilk baskısı 1955 yılında yapılan ve daha sonraki yıllarda bile aranan istenen ve hatta 'efsanevi' kitabıdır. Kehanetlerde bulunmadığını, var olan göstergeleri söylemenin de bir kehanet olamayacağını belirtiyor. Asıl sorun bu duruma kayıtsız kalanlardır diyor. Hatta bizim bile şu an ki